06 Mayıs 2017 00:55

Onların kararlılığı ve cesareti ile mücadeleye!

Onların kararlılığı ve cesareti ile mücadeleye!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün Türkiye’de devrimci mücadelenin en önemli dönemeçlerinden birisinin yıl dönümü.

Bugün 6 Mayıs; Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in, 1972 yılında 12 Mart cuntası ve arkasında mevzi tutan gerici-faşist güçler tarafından katledilmesinin 45. yılı!

Türkiyeli devrimciler için bugün sıradan, belirli törenlerle sınırlı bir anma günü değil. Tersine 45 yıldan beri her 6 Mayıs; Türkiye’nin devrimcilerinin, ilerici demokrat güçlerinin, sosyalistlerinin, mücadelelerinin muhasebesini yaptıkları, kolektif bir eleştiri-öz eleştiri günü, mücadele azimlerini ve kararlılıklarını yenileme günü!

NEREDE MÜCADELE VARSA ONLAR DA ORADA!
Geçtiğimiz pazartesi günü, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü’ydü. Ve Türkiye’nin her yanında işçiler, emekçiler, ilerici demokrat güçler, hemen bütün bileşimleriyle 1 Mayıs alanlarındaydı. 

Ve alanlara akan istisnasız bütün ilerici, demokrat güçlerin, devrimci çevrelerin gençleri Deniz, Yusuf, Hüseyin’in, onlarla aynı kuşağın önderleri olan Mahir Çayan’ın, İbrahim Kaypakkaya’nın posterlerini, onların adlarıyla bütünleşen sözlerini pankartlara, dövizlere yazmışlardı.

Sadece 1 Mayıslarda değil, ne zaman ve nerede bir mücadele varsa, nerede emperyalizme, gericiliğe karşı bir başkaldırı, nerede zulme, baskıya karşı bir isyan varsa orada mücadele edenlerin aklına ilk gelen Deniz, Yusuf, Hüseyin’dir; onların şahsında dönemin mücadelesinden öğrendiklerimizdir. 

Bunlar bile gösteriyor ki Deniz, Yusuf, Hüseyin’in şahsında temsil edilen; “68 dönemi” diye ifade edilen ama bütün olarak ‘60’lı yılların ikinci yarısını kapsayan dönemin antiemperyalist, antifaşist mücadelesi, onların şahsında simgelenmiştir. Bu yüzden de Deniz’i, Hüseyin’i, Yusuf’u her 6 Mayıs’ta anarken, her görüşten, hayatını ortaya koyarak mücadele etmiş devrimci önderleri de anıyoruz. 

’60’ların ikinci yarısında başlayıp 1972’nin 6 Mayısı’nda, dönemin üç devrimci önderinin katledilmesine kadar süren dönemdeki antiemperyalist, antifaşist mücadelenin etkileri, ondan çıkarılan dersler elbette bugün de önemini korumaktadır. Onun içindir ki bugün de nerede bir mücadele varsa, nerede devrimci değerlerin önemi üstüne bir tartışma varsa, orada Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in şahsında yansıyan mücadeleden, onların darağaçlarında bile korumakta özen gösterdikleri, devrimci kararlılık ve cesaret, halka bağlılık, davasını savunurken gözünü budaktan sakınmayan bir fedakarlık, devrimcilerin alfabesi olmaya devam etmektedir.

BUGÜN DE AYNI EMPERYALİST VE GERİCİ GÜÇLERE KARŞI 
Bugün onları, üç yoldaşımızı, Ankara’da mezarları başında ve tüm ülke sathında, çeşitli etkinliklerle anıyoruz. Onlardan öğrendiklerimizi bir kez daha anımsayacak, savaş politikalarına, sömürüye, faşizme, ülkenin üstüne kabus gibi çöken gericiliğe hıncımızı bileyeceğiz.

Çünkü bugün ülkemiz; Erdoğan-AKP Hükümetleri ve arkasında mevzilenen en gerici güçler tarafından “tek parti tek adam rejimine” sürüklenmektedir. Hükümet, 15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek ilan ettiği OHAL’i, KHK’leri, TMY’yi ilerici devrimci güçler ve kendine muhalif gördüğü her gücü sindirmek için kullanmaktadır. Meclisteki üçüncü büyük partinin 12 milletvekili tutuklanmış, binlerce HDP’li belediye yöneticisi ve siyasetçi cezaevine atılmıştır. Yüzlerce gazete, dergi, radyo, TV kanalı, yayınevi, dernek,... kapatılmıştır. Basın ve TV kanalları çok yönlü bir kuşatma ve ağır bir baskı altındadır. 159 gazeteci halen tutukludur. Türkiye gazeteciler ve muhalif siyasetçiler için bir açık cezaevine dönüştürülmüştür. Yargı adım adım AKP’lileştirilmektedir. YSK artık seçim güvenliğinin güvencesinin değil, “şaibe”nin öznesi haline gelmiştir.

Bugün Türkiye ancak darbe dönemleriyle ölçülecek ağır bir baskı döneminden geçmektedir. Ve 6 Mayıs 1972’den yarım yüz yıl sonra Türkiye’nin devrimcileri ’60’lı yıllarda hangi faşist-gerici güçlere karşı mücadele ediyorsa bugün de farklılaşan koşullara karşın aynı güçlere karşı mücadele etmektedir.

MÜCADELE ETTİĞİMİZ ÖLÇÜDE ANMIŞ OLURUZ
Bu da dünle bugünkü mücadele arasında bağ kurmamızı kolaylaştırmaktadır.

Gerçekçi olup imkansız görüneni isteme, sadece isteme değil onu elde etmek için harekete geçmeye cesaret etmeyi, amaç halkların kurtuluş davası olduğunda gözünü budaktan sakınmamayı, hayatını ortaya koymaktan çekinmeyen bir devrimci tutumu bu ülkenin devrimcileri onlardan öğrendiler. Ki, bugün de bu değerleri yeniden yeniden özümsemeye daha çok ihtiyaç duyduğumuz da apaçıktır. 

Bugün, 45 yıldan beri 6 Mayıs’ın anımsattığı değerleri daha özgün, daha ileriden bir özümsemeye ihtiyacımız vardır. Bunu başardığımız ölçüde 6 Mayıs etkinlikleri bir tören, bir ritüel olmayı aşarak devrimci bir faaliyete dönüşecek, mücadelenin yeni bir ruhla yenilenmesinin dayanağı olacaktır. Bunu başardığımız ölçüde 6 Mayıs’ın bizi çağırdığı mücadelede ileriye doğru adımlar atabiliriz. 

Evet, bugün 6 Mayıs; Deniz, Yusuf, Hüseyin’in katledilmesinin üstünden 45 yıl geçti. Bugün onları özlemle, sevgiyle ve saygıyla anıyoruz. Onların cesareti ve kararlığı ile, devraldığımız bayrağı daha ileriye taşıma sözümüzü yeniliyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa