FIFA’nın şeyhi öldü, yaşasın yeni şeyh!
Fotoğraf: Envato
FIFA, 11 Mayıs’ta Bahreyn’de 67. Kongresine hazırlanırken, 65. Kongre öncesini aratmayan depremler yaşandı. Sarsıntıların kaynağı, 2 yıl önce Sepp Blatter’in 17 yıllık hanedanlığına son veren operasyonlarda olduğu gibi ABD’ydi. Okyanus ötesinde yürütülen rüşvet operasyonunda
ABD’ye bağlı ufacık bir Mikronezya adası olan Guam’ın FIFA Denetim ve Uyum Kurulu Üyesi Richard Lai, 1 milyon dolara yakın rüşvet aldığını kabul etmişti.
ABD savcılığının yaptığı açıklamada Lai’nin 2009-2014 arası Asya Futbol Konfederasyonundaki yetkililerden 850 bin dolar rüşvet aldığı belirtiliyordu. Buna göre Lai’nin işi, bölgede rüşvet karşılığı saflarına çekilebilecek başkaca yöneticileri belirlemekti. Lai’ye rüşvet veren çevrenin böylece Asya Futbol Konfederasyonunda ve FIFA’da nüfuzunu artırmaya çalıştığı iddia ediliyordu.
Bu haber sonrası, bu köşeyi ve FIFA ile IOC’deki güç mücadelelerini yakından takip edenlerin çok iyi tanıdığı bir isimden “istifa” kararı geldi.
İstifanın sahibi Şeyh Ahmed el Sabah’tı.
Kuveyt kraliyet ailesi üyesi… Milyarder… Eski bakan ve OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) başkanı… IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) üyesi… Asya Olimpik Konseyi ve Asya Hentbol Federasyonu başkanı…
Unvanlarına bakınca “Ne büyük bir spor aşığı” diye düşünmeden edemiyorsunuz. Oysa Sabah’a spor yöneticiliği, Irak’ın Kuveyt işgali sırasında öldürülen ve IOC içerisinde önemli bir figür olan babasından miras kalmıştı. O da bu mirası, IOC ve FIFA’nın yazılı olmayan kurallarına göre en akıllı şekilde değerlendirdi.
Spor yöneticiliği siyasi nüfuz demekti, sporu bunun için kullandı.
Uluslararası spor çevrelerinde koltuk sahibi olmak ise güç ilişkilerini doğru yönetmeye bakıyordu. Demokratikmiş gibi görünen sistemin içerisinde aslında her biri “Tek adam” olan ülke temsilcilerini yanınıza çekebilmek için “rüşvet”in ne kadar etkili ve yaygın bir yöntem olduğunu, son yıllarda FIFA ve UEFA Başkanı düzeyinde ortaya dökülen soruşturma ve istifalardan görebiliyoruz.
Şeyh Ahmed el Sabah, bu yolsuzluklar çarkının Don Corleone’siydi. Spor çevrelerinde “Kingmaker” yani “Başkanları belirleyen adam” olarak biliniyordu. Halihazırdaki IOC Başkanı Thomas Bach, koltuğunu en çok ona borçlu olmaya devam ediyor. FIFA Başkanı Gianni Infantino da!
Şeyhin, yıllardır, IOC, FIFA ve benzeri (elini attığı her spor kurumu) organizasyonlarda sahip olduğu nüfuzu yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayan rüşvet ağına borçlu olduğu söyleniyordu.
ABD’deki son soruşturma ile Şeyh’in adının Asya Futbol Konfederasyonu içerisindeki 4 rüşvetçi arasında geçtiği iddia ediliyor.
Şeyh Ahmed el Sabah istifa etmesine rağmen iddiaları reddetmeyi sürdürüyor. Ancak onun FIFA görevlerinden istifası ve FIFA Kongresinde aday olmayacağını ilan etmesi, en azından Şeyh Ahmed el Sabah efsanesinin sona ermesi anlamına geliyor.
Şeyh etrafındaki tüm bu iddiaların artçı sarsıntılarının ne yönde seyredeceği ise merak konusu. IOC, “adamını” korumak için hızlıca açıklama yaptı ve iddiaların Olimpik Hareketi kapsamadığı belirtildi. Şeyh, IOC gibi Asya Futbol Konfederasyonu Başkanı Bahreynli Şeyh Selman bin İbrahim el Halife’nin pozisyonu için de çok “emek” sarf etti. Son gelişmeler, Şeyh Selman’ın koltuğunu da daha şaibeli hale getiriyor.
Şeyh Sabah’ın tek derdi, son rüşvet soruşturması değil. Kendi kraliyet ailesinde de kan davası devam ediyor. Spor bakanı olan kuzeni Şeyh Selman Sabah’ın, Şeyh Ahmed el Sabah’ın ülke sporundaki etkisini sınırlandırmak için attığı adımlar, bizzat iddiaların odağındaki Şeyh tarafından IOC’ye şikayet edilmişti. Bunun neticesinde IOC, Kuveyt’i “Spora siyaset karıştırmak” gibi tüm bu atmosfer içerisinde “şaka gibi” görünen bir gerekçeyle Olimpiyatlardan men etmişti. Kuzen kavgası sonucunda Kuveytli sporcular Rio 2016’da ülkeleri adına değil bağımsız bayrak altında yarışabilmişti.
Son hadiseler, bu savaşta da spor bakanı kuzeni güçlendiriyor.
Neticede birkaç yıl öncesine kadar, FIFA ya da IOC başkanlığına kesin gözüyle bakılan Şeyh Ahmed el Sabah, aç gözlülüğünün kurbanı oldu. Uluslararası futbol 2015’te Sepp Blatter’i feda ederek yoluna devam etmişti. 2017’de Şeyh Sabah gitti. Blatter krizinden sonra Michel Platini, işleri devralmak istediğinde onun Sabah’la kurduğu ittifakı hatırlatmıştık. Mesele, isimleri değiştirmek değil sistemi değiştirmek. Bu olmadan Blatter gider Platini gelir, Platini gider Infantino gelir. Evet bugün olduğu gibi, “Başkanları belirleyen” Sabah da bir gün gitmek zorunda kalabilir ama Blatter’leri, Sabah’ları üreten düzen değişmedikçe uluslararası spor çevrelerinin temizlendiğini kimse iddia edemez. Bizi bekleyen yeni bir ‘Şeyh’ten ya da ‘Dük’ten başkası değil.
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25