11 Mayıs 2017 00:02

Fon kumarı

Fon kumarı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye ekonomisinin uzun süredir ciddi anlamda olumsuz sinyaller verdiği hemen herkes tarafından görülebilir hale geldi. İşsizlik ve enflasyonun istikrarlı bir şekilde artmayı sürdürmesi, halkın önemli bir bölümünün ağır borç ve kredi yükü altında ezilmesi, çalışan nüfusun üçte ikisini oluşturan işçi ve emekçilerin yaşam ve geçim koşulları giderek zorlaşmasını beraberinde getirdi. Bütün bu yaşananların asıl sorumlusu olan hükümet, bir taraftan halkın yeterince tasarruf yapmamasını gerekçe gösterip zorunlu BES gibi uygulamaları hayata geçirirken, diğer taraftan iktidar, ‘paralel ekonomi’ olarak ifade edilen Türkiye Varlık Fonu üzerinden, hükümet yatırımlarına. ‘çılgın projelere’ ve patronlara kaynak yaratmanın derdine düşmüş durumda.  

Ülke ekonomisi açısından hiç de olumlu bir sicili olmayan fon kavramı ‘Belirli bir iş için ihtiyaç duyulduğunda harcanmak üzere ayrılıp işletilen para ya da mali kaynak’ olarak tanımlanıyor. Türkiye ekonomisinin 1980 sonrasında rotasının çizildiği 24 Ocak 1980 kararları ve sonrasında hayata geçiren ekonomik istikrar programları çerçevesinde çok sayıda fon kuruldu ve işletildi. Ülke ekonomisindeki dalgalanmalar ve istikrarsızlık nedeniyle, özellikle ‘zorunlu tasarruf’ amacıyla oluşturulan fonların tamamı zarar ettiği için zaman içinde tasfiye edildi. 

Türkiye’nin ‘fon ekonomisi’ uygulamaları adına oluşturulan açık ve gizli fonlarda bugüne kadar sadece fondaki paraları kullananlar kârlı çıkarken, söz konusu fonlara zorunlu ya da gönüllü olarak birikimlerini aktaranlar bırakalım kazançlı çıkmayı, ellerindekini bile kaybettiler. 

Türkiye’de aktif olarak işletilen fonların başında, işsizler için kullanılacağı iddiasıyla oluşturulan, ancak fon gelirlerinin sadece yüzde 12’sinin işsizlere harcandığı İşsizlik Sigortası Fonu geliyor. İşsizlik Sigortası Fonu 106 milyar liralık birikimle şu anda en büyük aktif fon durumunda. Benzer bir şekilde 1 Ocak’tan itibaren başlayan Zorunlu BES uygulaması ile daha da büyümesi beklenen Bireysel Emeklilik Fonlarında biriken miktar 60 milyar TL. Çalışan nüfusun yüzde 67’sinin (15 milyona yakın) işçi statüsünde olduğu Türkiye’de Kıdem Tazminatı Fonu kurulması halinde, kısa süre içinde en büyük fon olacak ve fonda biriken kaynaktan en az 15 yıl boyunca tek kuruş ödeme yapılmayacak. 

İşsizlik Sigortası Fonu’nun kuruluş amacının dışında, işsizlerden çok patronlara destek ve hükümet yatırımlarına kaynak olarak kullanılması, kurulması halinde Kıdem Tazminatı Fonu kaynaklarının hükümet yatırımları ve patronlara kredi olarak kullandırılmasının önünde bir engel yok. 

Ülke ekonomisi açısından büyük bir kumar olarak görülmesi gereken ve fon ekonomisi açısından en büyük riski Türkiye Varlık Fonu (TVF) taşıyor. Ülkeyi AŞ (anonim şirket) gibi yönetme iddiasında olan iktidarın OHAL KHK’si ile kurduğu TVF’ye borsa, tahvil ihracı ve diğer finansal faaliyetler yapma yetkisi verildi. Devlete ait kamu varlıklarını rehin vererek, ipotek ederek büyük miktarlarda ‘borçlanma yetkisi’ tanındı. Sadece bunlar bile, ileride oluşması kuvvetle muhtemel olan zararların faturasının kimlerin sırtına yıkılacağını gösteriyor. 

Ekonominin içinde bulunduğu olumsuz tablo, bu aralar iç ve dış politikadaki siyasal gündemlerin gerisinde kalıyormuş gibi görünse de, geçmişte fon kumarı oynayıp kaybedenlerin, aynı yanlışı tekrarlamaları halinde sonucun geçmişten çok daha ağır olacağını söylemek mümkün. 

Bir süredir içe dış politikada yaşanan sorunlar ve krizler nedeniyle Türkiye’nin pek çok yönden köşeye sıkıştığı bir dönemde, ülke ekonomisi açısından büyük bir kumar olarak değerlendirebileceğimiz ‘fon ekonomisi’ uygulamalarının, geçmişte yaşanan olumsuz örneklere rağmen yeniden ve büyük riskler alınarak hayata geçirilmesi, ‘Aynı yöntemleri kullanarak farklı sonuçlar almayı beklemek aptallıktır’ sözünü akla getiriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa