12 Mayıs 2017 00:30

Kaygı'yla gerçeği hatırlamak

Kaygı'yla gerçeği hatırlamak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cümleyi olumsuzdan kurmak mümkün ve yaygın; “unutuyoruz” diye. Travmaların hakkı yenmiş, hafızaların hakikatten mahrum olduğu doğru. Ama bu kadar genç sinemacının seyircisini tarihle yüzleşmeye çağırması bize başka bir şey söylüyor. Sinemada epeydir genç yönetmenlerden hafızası kuvvetli filmler izlememiz, bu unutmayı reddedişin sonucu. Sayısız fenalık var hafızalarda, yok olmuş değil. Peki bu hafızayla ne yapmalı?

Ceylan Özgün Özçelik’in ilk uzun metrajlı filmi Kaygı, hatırlama eylemine dair bir film. Daha doğrusu, hafızanın bastırılmışlığına isyanı, genç bir kadın gazetecinin karşılaştığı baskıya karşı mücadelesiyle birleştirmeyi deneyen biri. Hafızayı hassas kılan meseleler, memleketin bereketli toprağı, bazen filmlerin mesaja boğulmasına sebep oluyor. İlk filmlerini çeken yönetmenlerde belki daha yüksek bir oranda gönderme bolluğu görülebiliyor. Kaygı ile ilgili medya, kentsel dönüşüm, hafıza, Sivas Katliamı gibi anahtar kelimeler ilk bakışta ne söylüyor bilemiyorum ama, filmde aralarında eğreti ya da sürpriz bağlantılar yok. Etiketler yanıltıcı olabiliyor, mesela Kaygı’nın Sivas Katliamı ile ilgili bir film sanılması öyle olur.

Bir haber kanalında çalışan Hasret, arkadaş grubunun daha idealist sayılan üyesidir. Belgesel kurgusu yapmakta, kanalda gördüğü muameleler giderek canını sıkmaktadır. Bir yandan da aynı kabusları görmeye başlamıştır. Anne babasının trafik kazasında ölümü aklına düşmektedir. Kanalda haber kurgusu bölümüne alınınca, eli kolu daha da bağlanmaya başlar. Sonunda eve kapanır. Hatıraları canlandıkça, geçmişin hafızasındaki gibi olmadığını fark edecektir. 

Farklı yanlarından etkilenerek, farklı dikkat noktalarıyla izlenmeye uygun bir film Kaygı. Aradaki bağlantı yersiz değil, gerçeğin üstünün örtülmesine kadar, ortada. 

Kaygı ruhunu kurduğu karanlık atmosferden alıyor. Şehrin yüzü değişiyor, ülkenin yüzü değişiyor, katı olan ne varsa inşaatın harcına katılıyor. Kaygı’nın kahramanı, bütün bunların ortasında unutmaya direniyor. Atmosferin en yoğun olduğu yer ise, Hasret eve kapandıktan sonra oluşan tek kişilik gerilim. Haber kanalında başlayan hikaye, ilk yarıda ustaca örülmüş bir siyasi gerilim olarak işliyor. Genç bir gazetecinin çalışma koşullarından, gerçeğin üstünün örtülmesine karşı mücadelesine toplumsal hayatı, ikinci yarıda yerini inzivaya bırakıyor. Kendiyle baş başa kapalı mekanda kalan kahraman bu kez bir psikolojik gerilim yaşamaya başlıyor. Burada başvurulan unsur çok; rüyalar, hatıralar, başka bilinçaltı oyunları ya da belki metafizik, bazen kafa karıştırarak. 

Gerçeği ortaya çıkarma mücadelesini, tek başına hatırlamanın sancılarıyla nihayete erdiren bir film Kaygı- etkileyici bir şekilde.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa