13 Mayıs 2017

Canlar ölmesin, özgürlük yeşersin...

Eli öpülesi çocuklar var, bir de panzerin... 

Kuveyt’te şeyhlerin önünde bir çocuğun elini öpen Cumhurbaşkanının ülkesinde daha birkaç gün önce panzerle iki çocuk...
Ve nice çocuklar...

Kuveyt’te başka, Türkiye başka...

Ve, o Cumhurbaşkanının ülkesinde “Çocuklar ölmesin” dediği için Ayşe öğretmen cezalandırılmıştı. Ayşe öğretmene destek çıkıp,

Barış Bildirisi” kaleme alan, imzalayan binlerce üniversite hocası üniversiteden atılmış, cezalandırılıp, yargılanmıştı...
Ah öpülesi çocuklar...

***

Şırnak’ta taş taş üstünde bırakmadılar.

Bodrumda, kitlesel katliamlar yaşandı.

Yerle yeksan edilen şehir merkezinde evlere zafer namına kocaman Türk bayrakları asıldı...

Ne çok insan öldü, ne çok çocuk annesiz, babasız kaldı.

Yetim, öksüz büyüyor onca çocuk...

Kimi çocuğun cesedi defnedilemediği için günlerce buzdolabında bekletildi.

Şırnak’ın Silopi ilçesinde bu defa zırhlı bir araçla işlendi bir çocuk katliamı...

İki küçük kardeş uykularındayken...

Biri 6, biri 7 yaşında...

3 Mayıs gecesi yataklarında uyurken polis panzerinin evlerine girmesi, duvarların üzerine yıkılması....

Önce polisler sarhoş dendi, ama sarhoş ayık ne önemi vardı ki...

İki çocuk, uykularında...

Polisler panzerleriyle... 

Sonra mı?

Çocukların annesi, yan odada küçük bebeğini emzirmiş, uyutmaya çalışıyordu.

Bir felakete irkildi süt emmiş bebek, anne çığlık attı. Sonra yıkılmış duvarın altında kalan yavrularına koştu... 

Anne bu, koştu, çığlık attı.

Polisler, “Bir şey yok, bir şey yok” demiş, çekip gitmişler.
Panzerle çocukların üzerine yıktıkları betonun kaldırılmasına bile yardım etmemişler.
İnsanın dili varmıyor demeye...
Çocuklar uykularındayken... İki kardeş, iki çocuk, biri 6 biri 7 yaşında...Ve panzer, ve iki kardeş bir daha hiç uyanamayacaktı...
Yüreklere ateş düştü...
Günler geçti, ancak ne ülkenin Cumhurbaşkanı, ne Başbakanı, ne bakanları, ne de milletvekillerinden ses eden, acı duyduğunu diyen oldu.
Şırnak’ın Silopi’si... İki Kürt çocuk...

6 yaşındaki Furkan ile 7 yaşındaki Muhammed...

Ne Emine Erdoğan, ne bir başkası...

Kimseden evlat acısına ilişkin ses çıkmadı...

Sırası gelince İsrail’in yaptığı mezalimden, Filistinli çocukların İsrailli askerler tarafından ölümlerinden söz edip, Müslümanlığı elden bırakmayanlar, Silopi’deki Furkan ve Muhammed’in polislerin panzerle evlerine girmesiyle uykudayken ölümlerine bir şey demediler. 
Ayın 3’üydü... Bir gün geçti, iki gün... Ses veren olmadı. 9’unda polislerden biri tutuklanabildi. Sonucun ne olacağını kestirmek zor değil!
Ve sonra, yani 9 Mayıs’ta ilçeye bir bakan geldi. Bakan Soylu, çocuklar için “Muhammed ve Furkan’ın bizi cennette karşılayacağına inanıyoruz” dedi.

Kürtler, bir bakan ve cennet... 

Tüm bu yaşananların sorumlularından biri olarak sorumluluk yüklenmek, onca acı olaydan sonra başında bulunduğu görevden istifa etmek yerine, kendisini cennetlik ilan edip, “Polisler panzerle çocuklarınızı öldürdü, ama rahat olun, onlar cennete gittiler, orada beni karşılayacaklar, buna şükredin...” demiş oldu.

Kendi tırnaklarına taş gelse memleketi ayağa kaldıranlar, sıra halk çocuklarının ölümüne, madencilere, işçi ve emekçilere, onların çocuklarına gelince ölümü kutsayabiliyor, böyle konuşabiliyorlar.

*** 

Ve, HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın milletvekilliği düşürüldü. 4 Kasım 2016 tarihinde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan ve tutuklanan, daha sonra 21 Nisan 2017 tarihinde tahliye edilen Milletvekili Nursel Aydoğan hakkında tahliyeden hemen sonra tutuklama kararı çıkarılmıştı. Ne hırsızlık, ne yolsuzluk, ne rüşvet... Miting konuşmaları, cenaze törenlerine ve yürüyüşlere katılmak suç sayılmış. 4 yıl 8 ay ceza verildi ve “Canlar ölmesin, özgürlük yeşersin” diyen Nursel Aydoğan’ın, Silopi’de iki çocuğun, Furkan ile kardeşi Muhammed’in uykularında polis panzeri ile ezilerek öldürülmelerinden birkaç gün sonra vekilliği düşürüldü.

Çocuklar ölmesin diyen Ayşe Öğretmen cezalandırıldı. Barış Bildirisi’ne imza atan akademisyenler üniversitedeki görevlerinden atılmaya, ihraç edilmeye, yargılanmaya, cezalandırılmaya devam ediyorlar.

Açlık grevindeki akademisyenlerin her geçen gün ölüme biraz daha yaklaşmaları karşısında iktidar sağır sultanı oynuyor. Açlık grevinin 66. günündeki Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın talepleri kabul edilmiyor. Kemal Gün açlık grevinin 79. gününde ve tek isteği oğlunun cenazesine kavuşmak... 

Ve işte böylesi bir Türkiye’dir sizin iktidarınızdaki...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et