Gereği düşünüldü: Basın özgürlüğünün katline!..

Cumhuriyet.com.tr Yayın Yönetmeni Oğuz Güven, basın tarihinde görülmemiş biçimde, “habere atılan başlık” nedeniyle  tutuklandı.

Yani, Cumhuriyet.com.tr’de, Denizli Başsavcısının bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi, “İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti” başlığıyla duyurulduğu için sitenin Yayın Yönetmeni Oğuz Güven, “Terör örgütü propagandası yaptığı” gerekçesiyle tutuklanmıştır!

Oğuz Güven Cumhuriyet gazetesinin tutukluluk süresi 200 güne dayanan 12 yazarı, çizeri ve yöneticisiyle birlikte, tutuklanan 13. Cumhuriyet çalışanıdır. Bu nedenle öncelikle Cumhuriyet gazetesine, onun çalışanlarına, tüm gerçek gazeteci arkadaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz.

Çünkü artık bu tutuklama ile Cumhuriyet gazetesi hedef alınmakla kalınmamakta, tüm gerçek gazetecilere, gerçeği aramaya çalışan tüm gazetelere, medya organlarına yönelik gözdağı verilmesi amaçlanmaktadır.

Çünkü, artık haber başlığından dolayı bir gazetecinin tutuklanması, ülkeyi yöneten güçlerin basın özgürlüğünün sınırlarını nereye kadar düşürdüğünü göstermektedir.

Bu tutuklamayla da tüm iktidarı elinde bulunduranlar gazetecilere, “Attığınız başlıktan dolayı bile tutuklanabilirsiniz, gözümüz üstünüzde” demektir. Ki, basın özgürlüğünün bu ölçüde sınırlandırılması, faşist yönetimler ya da askeri darbeler dönemi dışında görülmüş bir durum değildir.

Basın özgürlüğünü ayaklar altına almada çıta öylesine yükseltilmiştir ki, baskı gerçek gazetecilikle iktidara biat eden gazeteciliği ayrıştıran bir etki yaratmayı da gözle görülür hale getirmiştir. 

Nitekim bir hafta önce Oğuz Güven’in tutuklansa, bunu protesto edecek ilk gazeteciler arasında sayılacak olan, daha önce kendisi de gazetecilik yaptığı için aylarca cezaevinde yatan Nedim Şener, cumhuriyet.com.tr’nin bu başlığını hedefe koymakla da kalmamış, “Sevgili Orhan Erinç büyüğümüz, şu başlığı atan hayvanı Cumhuriyet çatısı altında tutmayın” diyerek, basın özgürlüğü mücadelesinde safını değiştirmek fırsatı olarak değerlendirmiştir.

Şener bu “tweeti” atarken elbette sadece Orhan Erinç’i değil savcıları da göreve çağırdığını bilecek kadar bilinçli bir vatandaştır! 

Artık yandaş basının, yeni bir Cem Küçük’ü vardır!

Bundan böyle bütün dünyanın gözünde Türkiye, yasal bakımdan hiçbir suçlama yapılamayacak bir haber başlığı attığı için gazetecilerin tutuklanıp cezaevine konduğu bir ülkedir!

Böylece Türkiye tutuklu 165 gazeteciyle dünyada basın özgürlüğü sıralamasında 163. sıraya “düşmüş” bir ülkedir!

Evet, Oğuz Güven’in tutuklanması, yaygın söylemle “Basın özgürlüğü açısından sözün bittiği yer”dir. Çünkü, beğenilmeyen haber başlığının; o gazetenin, haber portalının yayın yönetmeninin tutuklanma nedeni olduğu bir yerde gazetecinin özgürlüğü, yargı ve yasa güvencesinden tümüyle yoksundur. Ve iktidarın beğenmediği gerçeği haber yapabilmek için geriye sadece gazetecinin “bedel ödeme” cesareti ve gazetecilik aşkı kalmıştır!

Bu cesareti gösteremeyen ve gerçeği söylemek için gazetecilik aşkından yoksun olanlar için artık iki seçenek kalmıştır: Ya yandaş gazeteciler safına katılmak ya da gazeteciliği tümden bırakmak! 

Kısacası bugün Türkiye’de gazeteciler, geçen çarşamba gününe göre bile daha az özgür, daha çok köşeye sıkıştırılmıştır! 

Cumhuriyet dün, Oğuz Güven’in tutuklanmasını, “Hukukun biçilmesi” olarak gördü. Ama aynı zamanda bu tutuklamayla “Gazetecilik de biçilmiş”tir!

Ancak Türkiye’nin gerçek gazetecileri, bütün bu baskılara karşın topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeye devam edecektir.

Geçmişte pek çok gazeteci hayatlarını da ortaya koyarak gerçekleri söylemeye devam etmişlerdir. Bugün de, onlarcasının cezaevinde olması, yüzlercesinin mahkemelerde yargılanıyor ve binlercesinin işsizliğe mahkum edilmesine karşın gerçek gazetecilik yapmaya devam edecek çok sayıda gazeteci vardır.

Oğuz Güven’in de cezaevlerindeki tüm gazeteci arkadaşlarımızın da gözü arkada kalmasın!