18 Mayıs 2017 01:00

Öncesi 'hayaller'in sonrası 'kırıklıklar'ın zirvesi!

Öncesi 'hayaller'in sonrası 'kırıklıklar'ın zirvesi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Önceki gün Washington’da yapılan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “milat olacak” dediği, “Trump-Erdoğan zirvesi” sadece 20 dakika sürdü. Ama görüşmede, iki kişinin konuştuğuna ve arada da çevirmenler olduğu dikkate alındığında Erdoğan ve Trump’a, onca önemli sorunu konuşmak için, en fazla 5’er dakika kalmıştır! 

“Asıl görüşme, öğle yemeğinde oldu” denerek durum kurtarılmaya çalışılsa bile, onca sorunun yemek sırasında nasıl ve ne ölçüde konuşulduğu da çok tartışmalıdır.

Bu dört aydır beklenen ziyaretin sonucu ise, bütün Trump hayranları ve Amerikanofiller için hayal kırıklığıdır!  

Oysa her önemli sorun gündeme geldiğinde, AKP sözcüleri ve yandaş basının ünlü kalemleri, ”Bunu Trump’la görüşmesinde Sayın Cumhurbaşkanı gündeme getirecek” diye, Trump’la görüşmeyi “Godot’yu beklemeye” dönüştürmüştü.

Cumhurbaşkanı ABD ziyaretinden üç gün önce Esenboğa Havalimanında yaptığı açıklamada bile “ABD Başkanı Trump ile önemli gelişmeleri değerlendirme fırsatımız olacak. Terörle mücadele, Suriye, FETÖ konularını görüşeceğiz. Öncü bir ekibi ABD’ye göndermiştik. Heyet döndü. Şimdi de biz en üst düzeyde Sayın Trump’la bu görüşmeleri yapalım istiyoruz ki bizim yapacağımız görüşme virgül mesabesinde değil nokta mesabesinde önemli.” demişti. Yani Cumhurbaşkanı, bu görüşmede “Ya bizim isteklerimizi kabul ederler ABD ile birlikte yola devam ederiz ya da ‘nokta’ konur, herkes kendi yoluna gider!” diyen bir açıklama yapmıştı.

Ne var ki, ziyaret öncesi, “Bu sefer nokta mesabesinde” görüşülecek diye böbürlenen yandaş medya ve AKP’li siyaset erbabı, şimdi ise “Çok şükür nokta konmadı, virgül atıldı” diye sevindi, bu da Erdoğan’ın “strateji yeteneği”ne bağlayan bir moda döndü.

TÜRKİYE TARAFI GÖRÜŞMEYİ ‘MİLAT’ İLAN ETMİŞTİ

Obama döneminde, “Eyyy ABD!”, “Eyyy Üst akıl!” çağrılarıyla güne başlanan dönemden sonra, Trump’ın sürpriz biçimde başkan olmasına sevinen, ondan dünya ve Türkiye için yeni “güzel şeyler” bekleyen tek yönetim Türkiye yönetimiydi!

Burada sorun, Trump yönetiminin sorunları bilmemesi olarak görüldüğü için bir “milat” olacağı iddia edilen Erdoğan’ın ziyareti öncesinde, Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ABD’ye gönderilmişti. Arada Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da bu ağır toplar heyetine katıldı! Ama onlar bu görüşmeleri yaparken, hatta heyetin Beyaz Saray koridorlarında Trump’la ayaküstü sohbet ettikleri günlerde Trump, “PYD-YPG’ye silah yardımı” kararını onaylayarak hem heyete hem de Türkiye’deki beklenticilere soğuk duş yaptırmıştı. Ama, bu bile Trump’ın Türk dostluğuna olan inancı sarsmaya yetmemişti. Dahası Cumhurbaşkanı Erdoğan, “nokta”, “virgül”, “mesabe” gibi sözcüklerle süslediği açıklamasını, Trump’ın bu açık tutumundan sonra yapmıştı. Dahası Cumhurbaşkanı “Benim Trump’la görüşmem sonucu belirleyecek. Diğer şeyler teferruattır!” anlamına gelen açıklamalarla, görüşmeye verdiği önemi yinelemişti!

BUNCA ZAHMET, BUNCA MASRAF BOŞUNA MIYDI?

16 Mayıs günü Beyaz Saray’daki Trump-Erdoğan görüşmesi sonrasındaki açıklamada, bu görüşmenin haftalar önce ilan edilen en önemli iki gündemi şöyleydi:

1- PYD-YPG’ye silah yardımı yapılmaması, PYD-YPG’nin terör örgütü olarak görülmesi ve Rakka operasyonunun onlarla değil Türkiye ve ÖSO ile yapılması,

2- Fethullah Gülen’in iadesinin sağlanması, en azından iadenin önünü açacak bazı önlemlerin alınmasıydı.

Ama görüşme sonrası yapılan açıklamalara bakıldığında bu iki konuda da hiç bir ilerleme olmadığı anlaşılıyor.

Cumhurbaşkanının, “Görüşmede masaya getireceğim” dediği Reza Zarrab’ın hakkında açılan davayla ne konuşulduğu ise henüz bilinmiyor. Ama, Zarrab sorununun yargıda olan bir konu olması itibariyle yönetimin bu konuda bir vaatte bulunmasına pek olasılık tanınmıyor.

Bu yüzden de gerek “ağır toplar”ın ön ziyareti gerekse Cumhurbaşkanının Washington ziyaretinin sonucuna bakıldığında, Trump’tan beklentileri olanların hayal kırıklarını aşan bir sonucun olduğu söylenemez. 

Hani biri çıksa da; “Onca önemli kişinin bunca zahmeti, bunca masraf, boşuna mıydı?” dese, bu soruya “Değildi!” demek kolay değildir. 

DEMEK Kİ ‘MUHABBET’ KARŞILIKLI DEĞİLMİŞ!

Kısacası bu ziyaretle birlikte; Erdoğan ve ekibinin onca “umut”la ve “muhabbet”le beklediği ziyareti, ABD ve Trump tarafının aynı muhabbetle beklemediği ortaya çıktı. Tersine “öğle yemeği arasına” sıkıştırılan brütü 20, neti 5 dakika olan 16 Mayıs görüşmesi, denebilir ki bugüne kadar Türkiye’nin en üst yöneticilerine gösterilen karşılamaların en düşük profillisi olmuştur!

AKP sözcüleri ve onların kulaklarına fısıldadıklarını gazeteye haber, köşe yazısı yapan yandaş medyanın duayenleri, Washington’daki görüşmelerin beklendiği gibi gitmeyeceğini önceden sezmiş oldukları için, Trump-Erdoğan görüşmesi  olarak ilan ettikleri “milat”ı, son günlerde, 21 Mayıs’ta yapılacak AKP’nin Olağanüstü Kongresine taşıdılar!

Erdoğan’ın partinin başına geçmesiyle, Türkiye’nin bütün önemli sorunlarını, sanki elindeki sihirli değneği kullanarak, çözeceğini iddia ediyorlar. Böylece Trump-Erdoğan görüşmesindeki başarısızlığın üstünü örtmeyi, böylece günü kurtarmayı  amaçlıyorlar.

TRUMP’LA GÖRÜŞMENİN HİÇ Mİ YARARI OLMADI?  

Ancak şu da bir gerçek ki, Türkiye’nin kronikleşen iç ve dış politikadaki sorunlarının üstünün artık bu tür manevralarla örtülmeyeceği görülmektedir.

Bu yüzden de birkaç gün sonra yapılacak AKP Kongresi, ekonomide, iç ve dış politikada yeni bir “reform” ve “atılım” döneminin başlangıcı olarak ilan edilerek, gün kurtarılmaya çalışılmaktadır. 

Sanki bugüne kadar Erdoğan fiilen AKP’nin başında değilmiş gibi, “Hele bir Erdoğan AKP’nin başına geçsin Türkiye uçuşa geçecek!” propagandası yapılmaktadır. 

Oysa yapılacak olan, bugüne kadar eleştirilen uygulamalardan sorumlu tutulacak bazı bakanlar ve AKP üst yönetimlerinin tasfiyesi, zaten tasfiye edilmek istenen belediye başkanlarının yıpratılması için “atışın serbestleştirilmesi” olacaktır. Bu girişimler, “Her şeyi bilen, her şeyi gören, her şeye gücü yeten ‘tek adam’a sarılmanın tek kurtuluş yolu olduğu” propagandasına bağlanacaktır. 

Ama bunların hiç birisinin Türkiye’nin kronikleşmiş devasa sorunlarını çözmesi beklenemez.

Çünkü artık bu “peynir gemisi”nin lafla, bölge ve dünya gerçeklerini dikkate almayan manevralarla yürüyecek hali kalmamıştır.

Bu yüzden de Erdoğan-Trump görüşmesinden illa, “Yararlı bir sonuç çıktı!” denecekse, bu sonuç; zirvenin, Erdoğan yönetiminin Türkiye’nin sorunlarını, bugüne kadar oluşturduğu politikalarla çözemeyeceğini açık biçimde göstermiş olmasıdır.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa