20 Mayıs 2017 01:00

19 Mayıs halkın kutlama günüdür

19 Mayıs halkın kutlama günüdür

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Toplumsal formatlar insanları farkında olmadan bilmedikleri alanlara sevk ederek, sistemlerin kesintisiz uygulanmasına ve olumsuzlukların kafalara kazınmasına yol açmaktadır. 19 Mayıs bir devlet kuruluş günü değildir. 19 Mayıs ülkenin fiili işgaline karşı direnişin başlatıldığı gündür. Şu hale göre, 19 Mayıs çok önemlidir, hatta denebilir ki, cumhuriyetin ilanından da daha mühim bir gündür, zira 19 Mayıs ile başlatılan halk direnişi olmasa ve zafer kazanılmasa idi, 29 Ekim de olanaklı olmayabilirdi. Kısacası, 19 Mayıs ruhen ve bedenen bir ulusun kararlı bir biçimde ayağa kalkış ve direnişe başlangıç günüdür. Bu direnişin sönümlenmemesi amacıyladır ki 19 Mayıs, yaşatılmak üzere, gençliğe armağan ve teslim edilmiştir. 

98 yıl öncesinin projesine bugünkü görüntüsü ile yaklaştığımızda, Atatürk’ün gençliğe hitabesinin uzak görüşlülüğü ve anlamı daha bir derinleşmektedir. Savaşlar, sömürgecilik faaliyetleri ya da milletlerin esareti gibi politika bilimi ve uygulama alanındaki tanımlanan olgu ve kavramları tarihsel görüntüleri ile algılamak ve düşünmek bizleri yanıltmaktadır. Geçmiş dönemin silah zoruyla yürütülen sömürgecilik faaliyeti, günümüzde ekonomik ilişkilerle, fark edilmeden ve geçmişten daha da etkin bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Geçmişte silahlarla yapılan savaşlar günümüzde gıda maddelerinin genetik denetimi ya da bilimsel emperyalizm ve doktrin ışınlaması yöntemleri ile bizzat ülke akademisyen(!) ve aydınları(!) marifetiyle yine geçmiştekinden çok daha etkili bir şekilde sürdürülmektedir. Ülkenin işgali ise, taşlaşmış kafalar ve bağnazlık üzerinden, tam bir narkoz etkisi altında, halkın direnişi ve yeni atılımlar adına fevkalade güçlü bir şekilde gerçekleştirilmektedir. İşte, 19 Mayıs kutlamaları bu havada yaşanırken, tüm algılama ve idrak antenlerimiz devre dışında kaldığından,aslında modern yöntemlerle sürdürülen ve geçmiştekilerden çok daha güçlü ve etkili olarak gerçekleştirilen ülke işgal eylemini anlayamamaktayız.  

19 Mayıs halkın uyanış günü olması hasebiyle, siyasi erkin devrede bulunmaması işin doğası gereği olmalıdır. Kapitalist sistemde eğer emekçi hakları çiğneniyor ve “kıdem tazminatı” reddedilen bir uygulama olarak gelişiyorsa ve bu durumu bir siyasi sorumlu halka yedirilmek üzere garip bir cesaretle yansıtabiliyorsa, 19 Mayıs halk hareketinde bu kadronun yeri yoktur. Eğer siyasi kadro devamlı olarak iş ve sermaye çevreleri ile temas kuruyor, emekçi kesimlerini uyutucu baskı altında tutma girişiminde bulunuyorsa, bu coşkuda siyasetçilerin yeri yoktur. Halk hareketi halkın kurtuluşu, sermaye ve baskıya karşı çıkış anlamında özgürlük eylemidir. Eğer siyasi kadro 19 Mayıs coşkusuna halkın yanında katılacaksa, hangi politikayı halkın hangi kesimi üzerinde nasıl uygulayacağını açıkça ortaya koymalıdır. Eğer, günümüzün düşman işgali silah ile değil de, ekonomik araçlarla yapılıyor ve yönlendiriliyorsa, siyasi kadronun bu gidişte kimin yanında olduğunu hem beyanları, hem de bizzat eylemleri ile ortaya koymalıdır. 

Halkın kurtuluş kavramından ne anladığı da, en az siyasilerin politikaları kadar önemlidir. Çünkü siyasilerin vazgeçilemez siyasi tabanlarını son tahlilde insan kalabalıkları oluşturmaktadır. İnsan kalabalıklarının kendi özgürlüklerini idrak etme irade ve azmi siyasi yürüyüşün de belirleyicisidir. Halkın, özellikle de emekçi kesimlerin, sistemin görünen sermaye kesimi ve baskılayıcı siyasi kadronun manevralarını algılayamaması 19 Mayıs kalkış ve özgürleşme ruhuna aykırıdır. Sendikalar da, emekçileri uyutarak sermayenin ajanı olarak mı, yoksa gerçek emekçi hakları yönünde verecekleri mücadele ile halkın ve tabanlarının yanında mı yer alacakları konusunda beyanları ve eylemleri açık net olmalıdır. Bu alanda aydınların, sendikaların ve akademinin ikircikli manevraları halkın aleyhinedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa