23 Mayıs 2017 00:54

‘OHAL’siz yönetilemez’ ne demek

‘OHAL’siz yönetilemez’ ne demek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Efsane geri dönüyor” denince beğenmemişti C. Bşk. Özgün değildi; geri dönen “efsane” çoktu! Fenerbahçe mesela.. Aziz Yıldırım. 19 yıldır yönetiyor kulübü. Şike deyip götürmeye çalıştılar, geri geldi. Hagi’siyle, H. Şükür’üyle Galatasaray da “efsane”ydi, Avrupa şampiyonu olmuştu da, yer yerinden oynamıştı. Şimdi Hagi neyse ama, malına mülküne el konan Hakan Şükür Amerika’ya zor ulaştı! “Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin”! Ya da “Bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış” –yağmur altında birlikte yürünen yolları değil, bunu hatırlatıyor. 

Ve tabii ki “Ne istedi de vermedik” denen Gülen de bir “efsane”ydi, iktidarın tümünü isteyinceye kadar her istediğini almış, ne canlar yakmıştı. Ağlaması ve sulu gözleri bile “olay”dı, sümüklü mendilinde keramet aranırdı. Ya Obama? O “efsane” değil miydi? İktidara ve hemen ardından ilk ziyaretinde Türkiye’ye gelişi “olay” olmamış mıydı? Tam “Sultan Süleyman” misali, dünya kimseye kalmıyor! Şimdi ikisinin de arkasına teneke bağlanıyor.

Şimdi devir, içeride Erdoğan, dışarıda Trump devri. Aralarında sorun olmaz mı, var; ama karı-koca arasında bile sorunlar olur. Yine de Trump’un yaptığı yapılacak iş değil. Obama Türkiye’ye gelmişken, o, hem de Mısır’ın Sisisi’ni de çağırarak, Suudilere gitti. Haydi, Suriye’de “payına ne düşecek” diye sıkıntılı Türkiye ve Trump’ın takıntısı İran’la cepheden karşı karşıya gelmekten kaçınıyor, madem buraya değil oraya gittin, bari “Burada düzeni biz kurarız” pozunda, sağına Sisi’yi, soluna Kral Salman’ı alıp eller “küre”nin üzerinde fotoğraf çektirmeseydiniz! Ne yani, şimdi C. Bşk. Erdoğan “Hayır, sizle olmaz” denip reddedilmişken, Ortadoğu İsrail’le birlikte Suudiler ve Mısır’la mı düzene konulacak? Hem de Müslüman Kardeşliği ve Sisi’yle anlaşamadığı bilinen AKP’nin son kongresinde Erdoğan sağı-solu “rabia” işaretiyle selamlamaya devam ederken!

Ama ne yapalım ki Trump efsanesi moda. Şimdi o esip gürlüyor!

İçerideyse devir Erdoğan devri, ama sıkıntılar da artmıyor değil. Amerika ve Avrupa’yla sorunların ötesinde iç sorunların büyüklüğünün en başta C. Bşk farkında. “Efsane geri dönüyor” sloganını özgünlük probleminin yanında gerçekçi de bulmamış olmalı.

Sorunların büyüklüğünün farkında olduğu için olağan parlamenter sistemle yönetmeye devam edilemez diye düşünmüş, bunu açıkça söylemişti. Siyasal sistemi dibine kadar merkezileştirmek, bütün gücü ve yetkiyi tekelde toplamak gerekliydi ki, az-çok yönetilebilsin! Yine sorun çıkmaz mıydı, çıkardı, ama bastırılırdı. Ama düğmeye basıldığında herkes “hazırol”a geçmeliydi, her kafadan bir ses çıkmamalıydı ki, biraz nefes alınabilsin.

Zamanında Almanya, İtalya, Japonya ve sair bir dizi ülkede faşizme neden ihtiyaç duyulmuştu? Belirli demokratik haklarıyla burjuva demokrasisinden neden vazgeçilmişti? Başta işçi sınıfı olmak üzere halk muhalefetinin ezilmesi ve dikensiz gül bahçesinde sermayenin yediği önünde yemediği arkasında olsun diye değil mi? Tekelci sermayeye demokrasi değil, merkezileştirilerek tekelde toplanmış güç ve egemenlik ilişkileriyle siyasal gericilik yaraşır.

“Atı alan Üsküdar’ı geçti” denerek, Türkiye hile-hurda referandumunu tamamlamış, tek parti-tek adam döneminin önü açılmıştı. Pazar günü –gerçi eski C. Bşk. Gül yine gelmedi, ama– bir kongre ile C. Bşk. AKP’nin başkanı da seçildi. Şimdi artık bir partili cumhurbaşkanı var ülkenin. Tüm devlet mekanizması emrinde. Bakanları, vekilleri, yüksek hakimleri ve sair bürokratları atıyor, atayacak. Devlet ve parti artık tam anlamıyla iç içe ve ne eksiği kalmışsa yukarıdan aşağıya böyle inşa edilecek.

Ama bizzat C. Bşk. “yetmez” buluyor. Bu haliyle bile yönetim zaafı oluşacağını, sorunların üstesinden gelinemeyeceğini düşünüyor. OHAL’siz olmayacağına inanıyor.

Kim olağanüstü yönetim ister, böyle bir görüntünün bile ağırlığı kimin işine gelir? Demek ki çaresi bulunamıyor. Ve “OHAL neden kalksın ki, kalkmayacak” deniyor. Huzura kavuşunca kalkarmış! Yani? Hiç kalkmayacak demek bu? Giderek ağırlaştırılan içeride ve dışarıda zora dayalı AKP politikalarıyla Türkiye’nin huzura kavuşabileceğine inanan kimse var mıdır?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa