Cumhurbaşkanına hakaret
Fotoğraf: Envato
Türk Ceza Kanunu’nda 299. madde Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenliyor. Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Suçun alenen işlenmesi durumunda ceza altıda bir oranında arttırılıyor. Yani on dört aydan elli altı aya kadar çıkıyor ceza. Bu suçun basın yoluyla işlenmesi halinde ise ceza on altı aydan altmış dört aya kadar verilebiliyor. Ceza ciddi. Fakat, suç tartışmalı. Dünyanın pek çok ülkesinde böyle bir suç yok. Örneğin, ABD Başkanına seçilmesinden sonra söylenen sözler bizde cinayet sebebidir. Türkiye’de ise “cumhurbaşkanına hakaret” suçu ile yargılananların son bir kaç sene içinde sayısının iki bini geçtiği söyleniyordu. Bizde cumhurbaşkanını eleştirmek suç sayılıyor. “Cumhurbaşkanı devletin en üst makamı, eleştirilemez” gibi bir düşünce Cumhurbaşkanı tarafından benimseniyor. Savcılar da maalesef “bağımsız ve tarafsız” davranıp, Cumhurbaşkanı avukatlarının yaptığı her şikayet için dava açıyor.
“Cumhurbaşkanına hakaret” suçu faşist devlet biçimlerinde görülüyor. Orada Führer, Duçe, Başbuğ, Reis her şey. Sık sık kendilerinin milletin emrinde olduklarını söylemelerine rağmen; devlet de, millet de onların emrinde. Millet dedikleri onların tebaası. Tebaanın bırakın kendilerine hakaret etmesini, söz söylemesi bile onları kızdırmaya yetiyor.Demokrasilerde ise bütün devlet görevlileri, yetkilileri, siyasetçiler eleştirilebilir. Hele yürütmenin başı olan kişi, başbakan veya artık bizdeki gibi cumhurbaşkanı, bakanlar daha çok eleştirilir. Çünkü, onların her icraatı, sizin hayatınızı doğrudan etkiler. “Ben hizmeti artık ondan almak istemiyorum” diyemezsiniz. Hiçbir ülkede de geri alma müessesesi olmadığından, yanlış ya da beğenmediğiniz icraatları için başbakan ve bakanlara karşı tavrınızı dört ya da beş sene sonra yapılacak seçimlerde göstermeniz beklenir. Bu nedenle, hükümet üyelerini yurttaşların ve basının kıyasıya, hatta bazen çok sert eleştirebilmesi, demokrasi iddiasının asgari unsurlarından biri olarak görülür.
Eskiden, cumhurbaşkanına hakaret suçunun gerekliliğini savunanlar; cumhurbaşkanının icraatın içinde olmadığını, temsili bir makam olduğunu, devleti temsil ettiğini, saygın bir kişi olduğunu; bu nedenle, eleştirilmemesi gerektiğini, olur olmaz eleştirildiğinde, saygısızca davranıldığında, devlete ve millete saygısızlık yapılmış olacağını söylerlerdi. O zaman da bu savunma doğru değildi ama artık 299. madde bu şekilde de savunulamaz. Gerçi, Cumhurbaşkanı Erdoğan anayasal olarak icraatın başı olmadan da fiilen icraatın başı idi ama artık anayasal olarak da icraatın başı. TCK 299. maddeyi savunanların da savunabileceği hiçbir neden kalmadı. O halde uyum yasaları TBMM’de birer ikişer gündeme gelirken, öncelikle TCK’nin 299. maddesi kaldırılmalıdır. Basın da, en azından cumhurbaşkanına yer verdiği kadar muhalefet liderlerine de yer vermelidir yayımlarında.
- Metin Göktepe ve Metin Göktepe gazeteciliği hep yaşayacak 08 Ocak 2025 04:32
- Umut var mı? 07 Ocak 2025 04:40
- Algı yaratmak mı, bilgilendirmek mi? 31 Aralık 2024 06:40
- Çetin günlere hazırlanmak gerek 24 Aralık 2024 04:41
- Kartlar yeniden karılıyor 17 Aralık 2024 04:41
- Suriye'yi bekleyen 10 Aralık 2024 05:01
- Savaşa ve yoksulluğa karşı ittifak 03 Aralık 2024 06:40
- Kayyım 26 Kasım 2024 04:41
- Onların çocukları 19 Kasım 2024 04:42
- Etki ajanlığı 12 Kasım 2024 04:59
- Senaryo belli oldu 05 Kasım 2024 04:52
- Açılım senaryoları 29 Ekim 2024 04:48