24 Mayıs 2017 00:54

Kürtlere kesilen ‘Antiemperyalizm’ ahkamı...

Kürtlere kesilen ‘Antiemperyalizm’ ahkamı...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Erdoğan’ın ABD’yi ziyaretinden sonra bazı ABD’li yetkililer PYD ve YPG ile ABD ilişkisinin dönemsel taktik ilişkiler olduğunu açıkladı. İşin ilginç yanı buna en çok sevinenler de hükümet yanlısı medya oldu. ABD basınının önemsemediği, başlıklara çekmediği bu açıklamaları, hükümet yanlısı medya neredeyse zil takıp oynayarak verecekti. Bu haberlere bir de “soldan” bakanlar oldu. Bunların bir kısmı da hemencecik Kürtleri “ABD’nin oyunlarına alet olan iş birlikçiler” gibi gösterip “Biz dememiş miydik” demeye başladılar.

Çok merak eden varsa bir kez daha tekrar etmekte yarar var; evet, ABD’nin Rojava’da Kürtlerle geliştirdiği iş birliği dönemseldir ve taktiktir. ABD’nin bu taktik iş birliğine ihtiyacı vardı ve YPG ile YPJ’den başka da sarılacağı dal yoktu. ABD bu ilişkiye mecbur kaldı ve dönemin ihtiyacı gereği bu ilişkiyi geliştirdi.

Peki ya Kürtler?

Daha da somutlamak gerekirse YPG ve YPJ?

Onların da ABD desteğine ihtiyacı vardı. Hayatı onlara zindan etmeye yeminli IŞİD katilleri ile destekçilerini yenmek için taktiksel de olsa ABD’nin başını çektiği Uluslararası Koalisyon güçlerinin, en başta da hava desteğine ihtiyaçları vardı.

Hatırlamak istemeyenlere bir daha hatırlatalım.

IŞİD Kobanê’ye 15 Eylül 2014’te saldırmaya başladı. O efsanevi direnişe rağmen silahların, desteklerin ve güçlerin eşitsizliğinden yararlanan IŞİD’liler 5 Ekim 2014’te Kobanê’nin neredeyse yüzde 90’ını ele geçirmiş, binlerce Kobanêli Mürşitpınar sınır kapısına sıkışmış kalmıştı. Türkiye kapıları açmıyor, IŞİD ise kapıya sıkışmış Kobanêlilere attığı havan toplarıyla Halepçe’yi katbekat aşacak toplu bir katliama hazırlanıyordu.

Halepçe acısını yaşamış Kürtler dünyanın her yerinde sokaklara indi, inmekten başka çareleri yoktu. Londra Metrosu, eylemler nedeniyle belki ilk kez seferlerini durdurmak zorunda kaldı. Avrupa’da oturma eylemi yapılmayan büyükelçilik önü, hükümet binası, havalimanı neredeyse kalmamıştı. Türkiye’de de halk ayaktaydı. “Kobanê düştü düşecek” diyenler böyle bir tepki beklemiyordu. 100 bin Kürt ölse de kılını kıpırdatmayacak hiçbir güç bunca devasa bir tepkinin hesabını yapmamıştı.

Nihayetinde tepkiler etkisini gösterdi ve o güne kadar IŞİD saldırılarını seyreden, “Dostlar alışverişte görsün” misali IŞİD’i bombalayanlar 5 Ekim gecesi tam 12 kez Kobanê’deki IŞİD’lileri bombaladılar, hem de etkili bir biçimde. Bu bombalamalarla 5 Ekim’de Mürşitpınar’a sıkışıp kalmış 8-9 bini sivil en az 10-12 bin insanın yaşamı kurtuldu.

O gece yaşanan bir şey vardı. IŞİD, belaydı ve Kobanê’yi aşabilseydi yüzünü yalnız Türkiye’ye değil Avrupa’ya, Amerika’ya da dönecekti. Kürtler, o güne kadar IŞİD’e karşı yalnız kendi topraklarını değil, dünyanın geleceğini de korumuştu.

ABD ile YPG ve YPJ arasındaki taktiksel ilişki ve elbette dönemin konjonktürü gerektirdiği için o gece, belki de o geceden birkaç gün önce kuruldu.

Bu ilişki 2 tarafın da çıkarınaydı.

Bu kadar basit...

Peki, bu ilişki stratejik bir ilişkiye döner mi?

Bu sorunun yanıtını vermek için bir de tersinden bakalım. Hadi Kürtler istedi diyelim; peki, ABD Kürtlerle stratejik ilişki kurar mı?

Cevabı basit. ABD’nin Türkiye ile 60 yıldır sürdürdüğü ilişkisi stratejik mi ki Kürtlerle ilişkisi stratejik olsun? NATO ile 60 yıldır aynı paktın içinde olan ABD, şu an stratejik ortağı olduğunu iddia eden Türkiye ile gerçekten aynı çıkarlar üzerinden mi hareket ediyor?

Yok! Çıkarları farklılaşınca politikaları da farklılaştı.

Açık diyelim; ABD açısından tüm ilişkiler taktiktir ve dönemseldir. Türkiye ile Kürtler arasındaki tek fark ABD ile Türkiye’nin taktik ilişkileri inişli çıkışlı dönemlere rağmen tam olarak bozulmamış ve daha uzun bir döneme yayılmıştır; Rojavalı Kürtler ile ABD arasındaki taktik ilişkinin geçmişi ise en fazla 3 yıla dayanır. Güneyli Kürtlerle ABD arasındaki taktik ilişkinin tarihi biraz daha eskidir; ’70’li yılların başına dayanır. 1975’te çıkarlar farklılaşınca dönemsel ilişki son bulur, ’90’lardan sonra tekrar başlar.

Hükümet yanlısı medya, hükümet kalemşorları bu gerçekliğin farkında olduğu için “antiemperyalist” nutuklar çekerken ABD’den aldığı silahları övgüyle haber yapmayı sürdürür ama iş Kürtlere verilen silahlara gelince “antiemperyalist” damarları kabarır. Rojavalı Kürtler de kimse canını sıkmasın, süren ilişkinin taktiksel olduğunu bilir ama kurtlar sofrasında ölüm ile kalım arasında gidip geldiği için de bu taktiksel ilişkiyi sürdürmek zorundadır. Yalnız ABD ile mi? Tüm güçlerle taktiksel davranmak zorundadır.

Peki, niye stratejik değil?

Stratejik ilişki ancak Kürtlerin kendi içindeki farklı anlayışlarla, Kürtlerin özgürlüğünü canı gönülden isteyen dostlarla kurulur. Bu stratejik ilişkiler, aynı zamanda katil sürülerine karşı verilen mücadelede canını dişine takanların gücüne güç katar. 3 yılda binlerce insanının yaşamına mal olan onurlu bir mücadelede, bu mücadeleyi inançla sürdürenlerin elini güçlendirir.

Birileri hâlâ bu realiteyi görmeyip Kürtlere bu kurtlar sofrasında “antiemperyalizm” ahkamı kesiyorlarsa, kusura bakmasınlar ama iyi niyetli değiller. Daha da kötüsü, onlar sadece Kürt’ün ölüsüne ağıt yakmayı seviyorlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa