24 Mayıs 2017

Trump, oldukça gösterişli geçen Suudi Arabistan gezisinden sonra bir o kadar heyecan uyandıran İsrail ziyaretine geçti. Ağlama Duvarı önünde poz veren ilk ABD başkanı olarak anılacak olmanın keyfini çıkardı. Her hareketiyle “Obama bunu yapamadı” dedirtmeye gayret etti. ABD emperyalizminin tepelerinde eski başkanla yenisi arasında köklü devlet politikaları üzerinden değilse bile kadroların yerleşme sorunu bakımından bir çekişme olduğu açık. Bu bakımdan Trump, “becerikli ve atak” bir emperyalist şef olabileceğini kanıtlamak için gayret gösteriyor. Bu yüzden, Ortadoğu merkezli saldırgan planların sacayaklarını sıcak tutuyor ve tam yerinde, İsrail Başbakanının yanında, İran’a çemkiriyor. 

İlgiyle izlenmesi gereken bir gösteri karşısındayız. Suriye bağlamında Türkiye’nin savaş borsasındaki değeri düşerken, İran’ın artık eskimiş olduğu düşünülen nükleer silah öcüsü üzerinden gündeme getirilmesi, karmaşık gelişmelere yol açabilir. ABD’den iktidar olarak pek soğumuş olunduğunun, neredeyse umut kesildiğinin işaretini Devlet Bahçeli’nin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmadan çıkarabiliriz; Erdoğan’a bolca selamın gönderildiği bu çok renkli nutukta, ABD yerden yere vuruldu. ABD ziyareti sırasında yaşanan ve koruma birliğinin karıştığı kavga dolayısıyla NOTA verilmesine kadar uzanan gerginlik, aslında PYD sorunun bir devamı olarak ortaya çıkan bir gölge boksuna yol açmış gibi. 

Önümüzdeki soru şudur: ABD bölgede Suudi ve İsrail dayanaklarıyla sürdürmek istediği ve İran’ı değişmez düşman olarak ilan ettiği politikalarına kararlı bir dönüş yaparken, Türkiye’ye nasıl bir rol biçecek ve Türkiye’nin derinden sızlayan yarası olan Kürt sorunu burada nasıl bir etken olarak kullanılacak?

Sorunun diğer tarafında Türkiye’nin buna nasıl bir cevap verebileceği var. Kürtleri ezmek karşılığında bölge savaşında ABD ve İsrail’in yanında felaket yoldaşlığı yapmayı kabul etmek! Trump ve İsrail bunu bekliyor. Bundan kaçabilmenin tek yolu, içeride ve dışarıda barış politikalarına tavizsiz sarılmakla mümkündür. 

Bütün yollar, bu açmaza çıkıyor. Bu iktidar barış politikaları izleyemeyecektir; çünkü savaşla beslenen bir diktatörlüğün kısır döngüsüne girmiştir. Öyleyse, savaşlardan savaş beğenmekten başka yolu da olamayacaktır. 

Bir dünya savaşının lanetli bulutları gitgide kararırken, böyle havalarda diktatörlük hayali kuranların sonu hakkında tarih kitaplarında bir şeyler yazıyor olmalı! Okumakta fayda var. 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var.

Bugün günlük milyonlarca lira değerinde elektrik üretimi yapan termik santralin yıllık 120 milyon dolar, 2060 yılına kadar 4.2 milyar dolar kâr elde edebileceği kaydedildi.

TPAO, BOTAŞ, ETİ Maden, EÜAŞ hedefte

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et