İki ucu savaş değneği
Fotoğraf: Envato
Trump, oldukça gösterişli geçen Suudi Arabistan gezisinden sonra bir o kadar heyecan uyandıran İsrail ziyaretine geçti. Ağlama Duvarı önünde poz veren ilk ABD başkanı olarak anılacak olmanın keyfini çıkardı. Her hareketiyle “Obama bunu yapamadı” dedirtmeye gayret etti. ABD emperyalizminin tepelerinde eski başkanla yenisi arasında köklü devlet politikaları üzerinden değilse bile kadroların yerleşme sorunu bakımından bir çekişme olduğu açık. Bu bakımdan Trump, “becerikli ve atak” bir emperyalist şef olabileceğini kanıtlamak için gayret gösteriyor. Bu yüzden, Ortadoğu merkezli saldırgan planların sacayaklarını sıcak tutuyor ve tam yerinde, İsrail Başbakanının yanında, İran’a çemkiriyor.
İlgiyle izlenmesi gereken bir gösteri karşısındayız. Suriye bağlamında Türkiye’nin savaş borsasındaki değeri düşerken, İran’ın artık eskimiş olduğu düşünülen nükleer silah öcüsü üzerinden gündeme getirilmesi, karmaşık gelişmelere yol açabilir. ABD’den iktidar olarak pek soğumuş olunduğunun, neredeyse umut kesildiğinin işaretini Devlet Bahçeli’nin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmadan çıkarabiliriz; Erdoğan’a bolca selamın gönderildiği bu çok renkli nutukta, ABD yerden yere vuruldu. ABD ziyareti sırasında yaşanan ve koruma birliğinin karıştığı kavga dolayısıyla NOTA verilmesine kadar uzanan gerginlik, aslında PYD sorunun bir devamı olarak ortaya çıkan bir gölge boksuna yol açmış gibi.
Önümüzdeki soru şudur: ABD bölgede Suudi ve İsrail dayanaklarıyla sürdürmek istediği ve İran’ı değişmez düşman olarak ilan ettiği politikalarına kararlı bir dönüş yaparken, Türkiye’ye nasıl bir rol biçecek ve Türkiye’nin derinden sızlayan yarası olan Kürt sorunu burada nasıl bir etken olarak kullanılacak?
Sorunun diğer tarafında Türkiye’nin buna nasıl bir cevap verebileceği var. Kürtleri ezmek karşılığında bölge savaşında ABD ve İsrail’in yanında felaket yoldaşlığı yapmayı kabul etmek! Trump ve İsrail bunu bekliyor. Bundan kaçabilmenin tek yolu, içeride ve dışarıda barış politikalarına tavizsiz sarılmakla mümkündür.
Bütün yollar, bu açmaza çıkıyor. Bu iktidar barış politikaları izleyemeyecektir; çünkü savaşla beslenen bir diktatörlüğün kısır döngüsüne girmiştir. Öyleyse, savaşlardan savaş beğenmekten başka yolu da olamayacaktır.
Bir dünya savaşının lanetli bulutları gitgide kararırken, böyle havalarda diktatörlük hayali kuranların sonu hakkında tarih kitaplarında bir şeyler yazıyor olmalı! Okumakta fayda var.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43
- NATO ve ‘küreselleşme’! 13 Temmuz 2016 00:57