Kıdem tazminatı için tek yol topyekün mücadele!
Fotoğraf: Envato
Çalışma Bakanlığı tarafından uzunca bir zamandan beri hazırlığı sürdürülen; “kıdem tazminatının fona bağlanması”na ilişkin çalışma dün Bakanlar Kuruluna sunuldu.
Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Bakanlar Kurulunda yapılacak çalışmadan sonra “sahaya çıkıp”, patronlar ve işçi kesimiyle de görüşerek, bu düzenlemeyi 2-3 ay içinde yasalaştırmayı amaçladıklarını açıkladı.
Gazetemizin okurları için “Kıdem tazminatının fona bağlanması”nın ne demek olduğu, patronlar ve hükümetlerinin bu konunun üstünde neden bu kadar durdukları konusunda yazılmadık söylenmedik pek bir şey kalmamıştır.
Kısacası kıdem tazminatının fona bağlanması, sermayenin 40 yıllık talebidir ve AKP Hükümeti bu talebi gerçekleştirmek için bugüne kadar hiçbir hükümetin çıkarmaya cesaret edemediği bu düzenlemeyi Hükümetin masasına kadar getirmeyi başarmıştır.
HÜKÜMET VE PATRONLAR TOPYEKÜN SALDIRIYA GEÇİYOR!
Çalışma Bakanlığı yaptığı çalışmayı tamamlayıp Hükümetin masasına kadar getirdiğine göre, artık bundan sonrasını Hükümet ve onun Meclisteki girişimleri belirleyecek. Dolayısıyla patronlar ve Hükümet cenahında “kıdem tazminatı” konusu tartışma safhasından “eylem safhası”na geçmiştir.
Bu durum; işçilerin ve sendikaların cenahında da artık laf, öneri, “karşıyım ama”, “Türk-iş için bu konu genel grev nedenidir”...gibi ayak sürümeleri geride bırakıp “eylem safhasına” geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu da bütün işyerlerinde mücadeleyi örgütleyen ve adım adım tepkileri ifade eden eylem ve etkinliklere başvurmak için seferberlik ilan edilmesi demektir.
Ne var ki konfederasyonların ve bağlı sendikaların bugüne kadar, kıdem tazminatı saldırısı karşısındaki tutumları hiç de iç açıcı değildir.
Çünkü;
- DİSK, kıdem tazminatının fona devredilmesine karşı olduğunu en net ve en açık şekilde ifade eden tek konfederasyondur.
- Türk-İş’in Başkanlar Kurulunun eskiden alınmış, “Kıdem tazminatına dokunmak genel grev sebebidir” diyen, ve sonraki yıllarda da birkaç kez yinelenen ciddi bir kararı vardır. Ama, bugün Türk-İş’in bu kararın ne kadar arkasında olduğu tartışmalıdır. Dahası Türk-İş’in kimi yöneticileri, “30 gün kırmızı çizgimizidir” diyerek “Kıdem tazminatına dokunmak genel grev sebebidir” kararını sulandırmaktadırlar. Ve Hükümet, son düzenlemede 30 günü koruyarak (Sorunu başka türlü çözmüştür) Türk-İş’teki yandaş sendikalara bir koz vermeyi de hesaplamış görünmektedir.
- Hak-İş ise, Hükümetin ve patronların argümanlarını da benimseyerek kıdem tazminatının fona bağlanmasına itiraz etmeyeceğine dair kuvvetli işaretler vermektedir.
İŞÇİLER DE TOPYEKÜN MÜCADELEYE HAZIR OLMALI
İşçi sendikaları cephesindeki bu tablo, kuşkusuz ki, patronlar ve Hükümeti cesaretlendiren bir tablodur.
Çünkü kıdem tazminatına yönelik saldırı; kadrolu, kadrosuz, taşeron, kalifiye, kalifiye olmayan...her sektörden ve statüden bütün işçilere yönelik, sermayenin sınıfa yönelik (hükümetiyle, patron örgütleriyle, medyasıyla...) topyekün saldırısıdır. Bu yüzden de işçilerin bu saldırıyı püskürtmesi, tüm sektörlerden işçileri birleştiren mücadeleyi gerektirmektedir. Bunun için de elbette konfederasyonların, bağlı sendikaların ortak bir mücadele stratejisi etrafında birleşmeleri çok önemlidir. Ancak geçmiş mücadele deneyimleri göstermektedir ki, konfederasyonlar ve bağlı sendikaların çoğu böyle bir mücadelede hevesli olmayacak, tersine el altından hatta bazıları açıkça patronlar ve Hükümetle iş birliğinden çekinmeyeceklerdir.(*)
Bu yüzden de burada;
- İşçilerin ileri kesimlerinin ve mücadeleden yana sendikacıların,
- Her sektörden ve konfederasyondan sendikaların şubelerinin ve yöneticilerinin,
- İşyerlerindeki seçilmiş (Ya da fiilen işçilerin temsilcisi gibi davranan) temsilcilerin harekete geçmesi, talebin önemini ve meşruiyetini de değerlendiren bir tutumla mücadelede inisiyatif almaları belirleyici olacaktır.
Ancak tabandan yaratılacak bir baskıyla sendika merkezlerini ve konfederasyonları etkileyeceğini bilen bir taktikle hareket etmeleri gerektiğini yakın geçmişin deneyimleri açıkça göstermektedir.
Kuşkusuz bu mücadelede işçilerin en yakın ittifakı, iş güvencesi sorunu kendileri için de birinci önemde bir talebe dönüşmüş olan kamu emekçileridir; onların konfederasyonları ve sendikalarıdır. Ve her il ve ilçedeki emek mücadelesine dost ilerici demokrat çevreler ve emek örgütleri bu topyekün mücadelenin başlıca dayanağı olmak durumundadır.
Bütün bu mücadelenin merkezi ve yerel düzeyde birleştirilmesinin sorumluluğu ise sınıf partisine düşmektedir.
(*) Eğer konfederasyonlar ve bağlı sendikalar kıdem tazminatını savunmada görevlerini yerine getirmezse, bundan kaçınırlarsa, kuşkusuz sonrası artık, yer yer şimdiden başlamış olan “Bu sendikalar kıdem tazminatını bile savunamazsa neyi savunacaktır?” tartışması başlayacak, muhtemeldir ki, mevcut sendikaların çoğu da bu tartışmanın altında kalacaktır.
KIDEM TAZMİNATI FONA BAĞLANIRSA İŞÇİLER NELER KAYBEDECEK?
Kıdem tazminatının fona devri işçilere şu hak kayıplarını getiriyor:
- Kıdem tazminatı işçi-patron arasındaki bir ilişki olmayacak. İş güvencesi boyutu yok olacak. İşverenler ceplerinden tazminat ödemeyeceği için işçileri işten atmakta duraksamayacak.
- İşçinin haklarını vermeyen patrona karşı “Haklı fesih yapıp, kıdemini alma” kozu olmayacak.
- Bugün 1 yıl olan hak kazanma koşulu 15 yıla yükselecek. İşçi işten atıldığında ya da ayrıldığında 15 yılı dolmamışsa tazminat alamayacak.
- Kıdem tazminatı kara gün dostu olmaktan çıkacak. İşçi 15 yılını doldursa bile emekliliğe kadar kıdeminin tümünü alamayacak. 15 yılını doldurup kıdeminin bir kısmını alan işçinin, yeniden hak kazanabilmesi için her seferinde en az 5 yıl daha beklemesi gerekecek.
- Evlenen kadın işçi, kıdemini alıp ayrılamayacak.
- Kıdem tazminatı son ücret üzerinden hesaplanmayacak. Birçok hak kıdem tazminatına yansımayacak.
- Kıdem tazminatı enflasyon karşısında değer kaybedebilecek.
- Sigortaya gerçekten daha düşük ücret bildiriliyorsa, tazminat daha da azalabilecek.
- Fon doğru işletilmezse, kıdem pula dönebilecek. Ki, hükümetler bu konuda çok başarılı olduklarını benzer fonları (Konut Fonu, İLKSAN,...gibi) patronların yağmasına açıp batırarak göstermişlerdir.
- Her şey yolunda gitse bile işçinin eline geçecek tazminat miktarı çok ciddi miktarda düşecek.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47