02 Haziran 2017 01:00

MEB'e çağrı: Değer nedir? Değer nasıl oluşur, kimler üretir?

MEB'e çağrı: Değer nedir? Değer nasıl oluşur, kimler üretir?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

MEB, uzun süredir toptancı bir şekilde sürdürdüğü “program reformu” çalışmalarının sonuna yaklaşmış bulunuyor. Eleştirileri bir miktar dikkate alsalar da öz korunuyor,  tüm müfredatlar için 19. Şûra’da da ısrarla altını çizdikleri üzere “değerler eğitimi” temel sayılıyor.

MEB’in Eğitim Reformunun Özü Değerler Eğitimi, Değerlerin Özü Din-Gelenek 

MEB, reform gerekçeleri olarak her ne kadar çağı, küresel rekabeti, değişimleri yakalamak gibi gerekçeler saysa da işin özünü de saklamıyorlar: “Değerler eğitimi, eğitimin özü ve ruhudur.” “Değer odaklı öğretim yaklaşımı” altında değerlerin okul, eğitim ve yaşamın her bir alanında benimsenmesini, “özümsenmesini”, davranışa ve tutuma dönüştürülmesi, yaygılaştırılmasını temel amaçtır.

Gelen eleştiriler bir miktar dikkate alınarak değerler biraz daha tanımlanmış bulunuyor. On başlık altında “adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk ve vatanseverlik, yardımseverlik” sayılıyor. 

Aslında ana sorun değerlerin “muhafazakar-milli-dini” geleneklere bağlanmasından öte, “değer” nedir sorusuyla hiç yüzleşilmemiş olması, “Değer nedir?”, “Değer nasıl oluşur?”, “Değeri kim/ler oluşturur?” sorularının yanıtlanmamış olmasıdır.

MEB: Değeri Yanlış Tanımlıyor

Burada en öncelikli nokta “DEĞER nedir?” ve “DEĞERİN KAYNAĞI nedir?” sorularında yatıyor. 

Tanrı mı insanı kendi suretinde yarattı yoksa insan mı Tanrıyı kendi suretinde oluşturdu, bu kısmı bir yana bırakırsak, Tanrı’nın verdiği veya doğanın sunduğu “değer” değil, hazır var olandır. Aslında MEB de bunu kabul ediyor: “Değerler; inanışlar, tarih, aile, kültür ve içinde yaşadıkları toplum tarafından şekillendirilir.” Ama “Değer nedir” veya “Değer nasıl oluşur” sorularını ilerletmiyor.

Oysa “değer” oluşturulmuştur, doğa veya Tanrı vergisi değildir, akla, iradeye, çabaya bağlıdırlar. En fazla değer sağlayıcı sanat, bilim, felsefe ve üretimdir; bunun da temelinde insan çabası, insan emeği bulunmaktadır. 

MEB’in değerlerden kastı ise geleneksel-milli “davranış normları” ile sınırlanmış bulunuyor. Eğer “değerlerden” yaşamda bizlere kılavuzluk yapacak “olumlu” davranış kalıpları (normlar) kastediliyorsa, o zaman da burada “olumlu norm” olarak ne sayılacaktır? Aksiyoloji özellikle etik ve estetik açıdan yaklaşıyor.

Dahası, eğer “milli”den kasıt dini olan ise, değer insanın oluşturduğu ise, dini olan ya vahiy değildir ya da değer değildir. 

MEB Temel Değerleri Görmezden Geliyor

Eylemlerimize dayanak olarak aklı ve bilimi alacaksak “GERÇEKLİK, HAKİKAT ARAYIŞI”, bunun için “İRADE” yani “ÖZGÜRLÜK” en temel ve dolayımsız değerler olmalıdır. Bunun daha pratik karşılığı ise temel insan hak ve özgürlükleridir. MEB bunlardan bihaber gözüküyor veya özellikle örtüyor, kaçıyor.

Osmanlı’dan Başlayarak Girişilen “Yenileşme” Anlayışından Medrese’nin Tutuculuğuna Geri Dönüş

MEB’in bu reform sürecindeki kritik hedefi; “değerler eğitimi” konsepti altında Müzik’ten Felsefe ve Kimya derslerine kadar her bir derse “milli” altında “dini-muhafazakar” ögeleri sokuşturmaktır. Bundan kasıt da Osmanlı’nın 1773’lerden bu yana gerçekleştirmeye çalıştığı bilimsel (sentetik, gözlemci) ve analitik (akılcı) okul modelini tekrar “medrese-imam hatip-ilahiyat” (telkin, nübüvvet) temeline geri döndürmektir ki bu okul tipinin bilimsel ve teknolojik gelişmeyle örtüşmediği aşikar olup MEB bu konuda çaresiz durumdadır.

Yenilikçilik ve Devrimcilik En Yüksek Değerlerdendir

Mevcut değerlerin korunması da geliştirilmesi de yeniliklere (innovasyonlara), devrimlere bağlı olup hareket halinde olan evrende hareket ve devrim halinde olmaktır. Müfredatlara da değerler eğitimine de devrimci bir eğitim anlayışı ile yaklaşmak gerekmektedir ki, reform gerekçeleri, aslında bunu dolaylı olarak ifade etmektedir: Eleştirel, özgün, değişimlere duyarlı, konuyu ve öğrencinin gelişimini esas tutan, üretici bir eğitim.

MEB’in yaklaşımı ile “değer” sorunu tanımlanmış olmuyor, kaldı ki “değer bilgisi” (aksiyoloji) verilmeden “değerler” nasıl eğitilecek? Böyle bir durumda eğitilecek olan değerler değil de davranış kalıpları, tutumlar, doksalar-kanaatlar olabilir. Bu da memlekete kötülük olur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa