NBA finali: Cavs'in şansı var mı?

NBA’de final serisinin ilk maçı endişelerimi daha da güçlendirdi. Final serisi öncesi yazdığım değerlendirmede finale kadar tüm rakiplerini silip süpüren Golden State Warriors ve Cleveland Cavaliers’tan aslında sadece birinin “rakipsiz” olduğu gerçeğiyle yüzleşebileceğimizi belirtmiştim.

Elbette bu, sadece benim endişem değil. NBA izleyen, yazan çizen herkes bunu dile getiriyor. Dolayısıyla geçtiğimiz sezonki gibi “mucize” bir seri bekleyenler heyecansız geçen playoffun ardından bir de “şipşak” finale tanıklık etmek istemiyor.

Ancak Golden State Warriors’ın 22 sayı farkla kazandığı ilk maç, izleyenlerin bu konudaki endişelerini artırmaktan başka bir işe yaramadı.

İlk maçta neler gördük?

Öncelikle savunmadaki eşleşmelerin özellikle de LeBron James’in kimi tutacağının kritik olduğunu söylemiştik. Koç Tyronn Lue, NBA’in en iyi, en komple skoreri Kevin Durant’in karşısına en iyi savunmacısı James’i koydu. Ancak James’in de Cavs beşinin diğer elemanlarının da bu göreve yeterince hazır olmadığı görüldü. Kevin Durant, ilk çeyrekte 9’da 5’le 10 sayıda olduğunda dahi (Ki Durant’i 9 şutta 10 sayıda tutmak gayet kabul edilebilir) kesinlikle savunulamaz haldeydi. Potaya rahatlıkla gidiyor, smaç üstüne smaç vuruyor, Cavs için daha da fenası takım arkadaşlarını besliyordu. İlk çeyrekte hiç top kaybetmeden 5 asist yaptı (Zaten maç boyu top kaybetmedi). Durant, maçın kalanında daha da iyiydi. 38 sayı 8 ribaunt 8 asist 0 top kaybı zaten her şeyi özetler gibi duruyor. Ama Cavs için kötü haberler bununla sınırlı değil. Çünkü bir de işin savunma boyutu var. Durant, sezon boyunca Warriors savunmasına müthiş katkı yaptı. Normal sezonda takımın en iyi blokçusuydu ki GSW’nin pota altı savunması sezon öncesi soru işaretlerinden biriydi. Uzun boyu ve kollarıyla Durant, endişeye mahal olmadığını ortaya koydu. Cavs serisinde de aynı durum söz konusu. Durant, LeBron James savunmasında son derece başarılıydı. Maç boyu 20’yi aşkın kez çembere yüklenen James’i uzun kollarıyla kaçan turnikelere zorladı ya da Draymond’la birlikte top kayıplarına neden oldu. Neticede James maçı 20’de 9 isabetle 8 asist 8 top kaybıyla tamamladı.

İkinci olarak seride herkes Cleveland’ın hücum ribauntlarındaki avantajından bahsederken Warriors, üstünlüğünü kabul ettirdiği ilk yarıda kritik ikinci şans sayıları yaratarak Cavs’in gardını düşürdü. Toplam 20 dakika sahada kalan pivot ikilisi Zaza Pachulia ve Javale McGee’den gelen 12 sayı (8’de 6 isabet), 11 ribaunt (5’i hücum) önemliydi. Bunlara Green, Durant ve Klay Thompson’dan gelen 2’şer hücum ribaundu da eklendi. Cavs’de ise ligin en iyi hücum ribauntçusu Tristan Thompson bu alanda takımına 0 katkı yapabildi. Thompson maçı da 0 sayı 4 ribauntla tamamladı. Kevin Love’ın 21, LeBron James’in 15 ribaundu da (toplamda 8’i hücum) göründüğü kadar etkili olmadı (Tüm bu rakamların arasında 1.90’lık Stephen Curry’nin James’in üzerinden aldığı ribaundu hatırlıyorum örneğin). 

Evet, Cleveland’ın kadrosundaki herkes ilk maçtakinden çok daha iyi oynayabilir. Ancak, Draymond Green ve Klay Thompson da bir daha 28’de 6 atmayabilir.

Peki, Cavs için bundan sonra seri nasıl ilerler?

Bu akşam oynanacak maçta Cavs’in işleri kolayca değiştirebileceğini düşünmüyorum ancak evlerine döndüklerinde atmosfer farklı olacaktır. Geçtiğimiz yılki gibi Cleveland’ın farklı kazandığı iç saha maçları (3. ve 6. maçlar farklı kazanılmıştı) beklemiyorum. Çünkü artık her pozisyonda Cavs’e büyük dezavantaj sağlayan eşleşme kabusu Durant var. Ancak Noel maçındaki gibi yakın giden müsabakalarda alınacak Cavs galibiyetleri, James ve arkadaşlarına öz güven katar. İşte o zaman, Cleveland’ın seriye psikolojik gerilim dozu yüksek –geçtiğimiz yıl olduğu gibi- yeni bir boyut katması mümkün olur ve “Lig tarihinin en iyisi” gibi görünen Warriors’a bir sürpriz hazırlanabilir. Aksi takdirde California ekibi son 3 yıldaki ikinci şampiyonluğuna güle oynaya ulaşacak gibi görünüyor.