Almanya için ‘küçük’ Türkiye için sonuçları ‘büyük’ olacak bir sorun

Türkiye, İncirlik’te konuşlu Alman askerlerini ziyaret etmek isteyen Almanya parlamento heyetine bu ziyaret için izin vermedi. 

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Alman vekiller İncirlik’i değil ama Konya’daki NATO üssünü ziyaret edebilirler” diyerek, bu ziyarete izin verilmediğini açıklarken, Almanya’yı küçümsemekten de geri kalmadı. 

Almanya Dışişleri Bakanı Zigmar Gabriel ise; İncirlik’teki askerlerin Ürdün’e taşınacağını belirtirken, bunun için son kararın Almanya parlamentosu tarafından verileceğini söyledi. Dahası Almanya Dışişleri Bakanı, “İncirlik sorunu Türkiye ile Almanya arasındaki en küçük sorun. Daha büyük sorun Türkiye’deki insan hakları ve tutuklu Almanlar” olduğunu da söyleyerek, Türkiye-Almanya ilişkilerinin diğer yönlerine dikkat çekti.

ALMANYA ASKERLERİNİ ÜRDÜN’E ÇEKİYOR
Almanya’nın İncirlik’te 5’i keşif, 1’i nakliye uçağı olmak üzere 6 askeri uçağı ve 260 askeri personeli var. Almanya, IŞİD’e karşı mücadele kapsamında koalisyon güçlerine katılmak üzere İncirlik’e gelmişti.

Almanya ve Türkiye’de bu konu uzunca bir zamandan beri tartışılıyor. Alman askerinin İncirlik’te kalıp kalmaması konusu, Almanya parlamentosunda ve Almanya kamuoyunda ciddi bir tartışmaya dönüşmüş bulunuyor. 

Örneğin Almanya parlamentosunda yer alan bütün partiler, Alman askerlerinin İncirlik’ten çekilmesi konusunda hemfikirdirler. Parlamentodaki partilerin çoğu İncirlik’teki askerlerin Ürdün’e taşınmasını isterken, Sol Parti Alman askerlerinin Almanya’ya dönmesini istiyor. 

Sadece parlamentodaki partiler değil ama parlamento dışındaki partiler ve kamuoyunun oluşumunda önemli rol oynayan insan hakları çevreleri ve medya da Alman askerlerinin İncirlik’ten çekilmesini istiyorlar. Bu yüzden de 19 Haziran’da Alman parlamentosunun İncirlik’teki askerlerin Ürdün’e taşınması ile ilgili kararın büyük bir çoğunlukla çıkması beklenmektedir.

ALMANYA İLE ‘NORMLAR’ MÜCADELESİ SÜRÜYOR
Almanya Parlamentosundan bir heyetin İncirlik ziyaretine izin verilip verilmemesi olarak başlayan tartışma artık bir ziyarete izin verilip verilmemesinin çok ötesine geçmiştir.

Tersine ortada, uzunca bir zamandan beri süren, Türkiye’nin “batı normlarında bir demokrasi ve özgürlükler” çizgisinde mi ilerleyeceği yoksa bu normları umursamayan “yerli ve milli normlar”, “Türk tipi başkanlık sistemi” denilen bir rejim değişikliği yolunda mı yürüyeceği tartışması vardı. İncirlik tartışması da bu temel tartışmaya bağlandı.

İncirlik tartışmasında;

* Türkiye Almanya’dan “FETÖ’cülerin iade edilmesi” ve “PKK’ye karşı mücadele konusunda daha ciddi önlemler” alınmasını isterken,

* Almanya ise, Türkiye’de basın özgürlüğü, adil yargılama, tutuklu gazeteciler (Ki bunların içinde Alman vatandaşları da var) ilgili istemleri masaya getirdiği anlaşılmaktadır. Ki, sonuçta iki taraf da birbirinin isteklerine “hayır” demişlerdir.

Elbette AKP-MHP koalisyonu ve onların propagandası, bundan Alman emperyalizmine karşı oldukları, hatta batı emperyalizmine karşı mücadele ettiklerini iddia edecek olsalar da gerçek bunun tam tersinedir. 

Çünkü Almanya Dışişleri Bakanının “Türkiye ile Almanya arasında büyük sorunlar var. İncirlik sorunu küçük bir sorun” dediği saatlerde Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması’nın yenilendiğini, bu kapsamda “tarım ürünleri ve hizmetler”de de gümrüklerin kaldırıldığı açıklanıyordu. Özellikle Türkiye’de tarım alanında büyük olan sorunların, AB ülkelerinden yapılacak ithalatın gümrüksüz olacağı dikkate alındığında (AB ülkelerinde bütçelerin üçte biri tarıma destek için ayrılıyor) Türkiye tarımının batılı tarım tekelleri tarafından boğulacağı tartışılmazdır. Ama bu ve benzeri ekonomik konularda Almanya ile Türkiye arasında bir sorun yoktur.

Geçmişte İsrail’le laf düzeyinde çok gürültülü bir kavga sürerken, İsrail-Türkiye arasındaki ekonomik ve askeri alandaki iş birliğinin zirve yapması gibi!

Yani İncirlik tartışmasında bir antiemperyalizm kaygısı yoktur! Hele de en büyük emperyalist ABD’nin İncirlik’i sorunsuz kullandığı dikkate alındığında!   

KENDİ AYAĞINA BİR KURŞUN DAHA!
Sorun elbette Almanya-Türkiye arasındadır ve Türkiye’nin şartları karşısında Almanya’nın askerlerini İncirlik’ten Ürdün’e taşıması biçiminde somutlaşmaktadır. Ama bölgenin içinden geçtiği koşullar, bu iki ülke arasındaki anlaşmazlığa, cürümünden fazla sonuçları olabilecek bir nitelik kazandırmış bulunmaktadır.

Çünkü; Türkiye-Almanya arasındaki İncirlik anlaşmazlığı;

1- Rakka’ya yönelik kuşatmanın, Rakka’nın IŞİD’den, Türkiye’nin açıkça karşı olduğu bir operasyonla kurtarılması için harekatın başladığı ve hızla ilerlediği,

2- Irak’ta Musul’un IŞİD’den tamamen kurtarılmasında son aşamaya gelindiği,

3- Suudi Arabistan, Mısır ve Körfez ülkelerinin açıkça ABD’nin liderliğinde ve İran’ı kuşatma stratejisinin parçası olarak,  Katar’a yönelik politik, diplomatik, askeri ve ekonomik yaptırımları da içeren ambargo uygulamaya başladığı koşullarda patlak vermiştir. 

Bu gelişmeler bölgenin haritasının yeniden çizilmesi için “Masaya oturulmasının eşiğinde olunduğu” bir zamanda olması Almanya-Türkiye anlamazlığının görünenden daha ciddi sonuçlara yol açabileceğini göstermektedir.

“Saha”da oluğu gibi “masada” da ülkelerin birbiriyle ittifak ya da karşı karşıya geleceği dikkate alındığında, Türkiye’nin İncirlik Üssü üstünden Almanya ile giriştiği çatışma, bölge politikası açısından kendi ayağına sıktığı bir kurşun mahiyetindedir.

Hele de IŞİD’e karşı mücadelenin geldiği böyle bir aşamada;

Almanya’nın askerlerini İncirlik’ten Ürdün’e taşıması onun için “küçük” bir olaydır ama Türkiye için “büyük sonuçları” olabilecek bir durumdur.