Huzursuz ve güvensiz kapitalizm!
Fotoğraf: Envato
Kapitalist sistemin bütün devletleri, dünya işçi ve emekçilerine, dünyanın ezilen halklarına karşı “aynı safta olmaları”na ragmen, kesinti kabul etmez şekilde rekabet içindedirler ve bu rekabetin seyrine bağlı olarak çıkar çatışmalarında savaşlar dahil birbirlerini yok etmekten de kaçınamayacakları bir bumerang hareketine mahkumdurlar.
Dünyadaki ve bölgemizdeki aktüel gelişmeler, kâr için üretime dayanan bu sistemde rekabetin, pazar ve etki alanı için kavgaların, büyük güçlerin küçüklere baskısının, abluka, kuşatma ve savaşların kaçınılamaz olmakla kalmayıp bu yönlü birikimin arttığına işaret ediyor. Suriye’de devam etmekte olan savaş, dünyanın şimdiki zamanda en büyük iki nükleer gücünün Ortadoğu’daki fiili varlığı ve çekişmesi, ABD’nin Suudi Krallığıyla birlikte –ve Türkiye yönetimini de kışkırtarak-İran’a karşı giriştiği entrikacı politika, ABD-Çin ‘restleşmesi’, ABD’nin Latin ülkelerine yönelik baskısı ve Venezüella yönetimini yıkma girişimleri, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin Ortadoğu’ya yönelik politikaları ve Erdoğan yönetiminin Almanya ile artan gerginliği, Katar’a karşı Suudi Arabistan ve Mısır başta olmak üzere çok sayıdaki bölge ülkesi yönetiminin başlattığı ilişki kesme ve yaptırım tehdidi, aktüel örneklerden sadece birkaçıdır.
Katar’a karşı başlatılan boyuneğdirme hamlelerinin ABD-Suudi “kılıç dansı”nın ürünlerinden biri olarak sahneye konduğu, Beyaz Saray “şovmen”ince açıklandı. Gerekçe “radikal ideolojilere verilen destek” idi! “Filistinli Hamas ve Mısır’da Müslüman Kardeşler’e verilen desteğin sona ermesi”, ilişkilerin düzeltilmesi için şart koşuldu. Bazı haber ajansları ise, Katar’a karşı uygulamaların Yemen’de İran’a yakın politika eğilimi göstermesiyle ilişkilendirdiler. Petrodolar zengini küçük Katar oysa Suudi krallık yönetimiyle birlikte Amerikan emperyalizminin bölgedeki işbirlikçileri arasında yer alıyor ve Suudi krallığıyla birlikte ABD’nin bir diğer işbirlikçisi olan AKP yönetimine ‘kayıt dışı para akışı’nda başı çekiyor. Katar yönetiminin bölgenin etkili güçleri dışında bir yol izlemesi oldukça zordur. ABD, bölgedeki askeri faaliyetlerinin bir bölümünü bu ülkedeki üslerden yürütüyor. Pentagon sözcüleri, başlatılan kuşatmaya rağmen, ABD ordusunun Katar’dan yürüttüğü Afganistan, Irak ve Suriye’deki operasyonlarında herhangi bir değişiklik yapılmayacağını açıkladılar. Bu demektir ki, kuşatmaya alma daha fazla uşaklığa zorlamaya yöneliktir.
Artan gerginlik ve süren savaş(lar)dan asıl zarar görenler ise, bölgemiz ülkeleri halkları başta olmak üzere dünyanın tüm işçi ve emekçileri olmaktadır. Dolaysızca savaş alanlarında yokedilenler, yaşam alanları tahrip edilenler, açlığa, yoksulluğa, işsizliğe sürüklenenler, hakları için mücadele yolunu seçtiklerinde karşılarına polisiye güçlerle çıkılanlar, dünyanın her yerinde işçiler başta olmak üzere kent-kır yoksullarıdırlar. Burjuvazi, emperaylist büyük güçler ve işbirlikçisi yönetimler bütün ülkelerde halkların karşısına bastırıcı, baskıcı ve sömürüye dayanan sistemin koruyucuları olarak çıkarken, mevcut sistemin sürdürülmesi dışında yol olmadığını; bu sistemin herkes için refah sağlayıcı, huzur içinde yaşamayı garanti edici olduğunu propaganda ediyorlar. Bu bir safsatadır!
Kapitalizmi “huzur, güven ve refah sistemi” olarak gösteren propaganda ile kapitalizm ve burjuva devlet sisteminin gerçek niteliği hergün karşıkarşıya gelir. Propagandanın örtüsü, maddi, görünür gerçekler tarafından parçalanıp atılır. O, huzursuzluk, güvensizlik, gerginlik ve savaşlar sistemidir; burjuvazinin en irilerinin kendileri de dahil olmak üzere, hiç kimse için sistematik bir güven ortamına olanak tanımaz. Sömüren ve sömürülenin; zenginlik ve yoksulluğun karşı karşıya durduğu bir sistemde huzur ve güven içinde yaşamak mümkünsüzdür. Sömürenin sömürülene, zenginin yoksula, güçlünün güçsüze tahakküm ve zorbalık sistemidir o. Varlığını sürdürdüğü sürece, burjuvazi dahil kimseye rahat yoktur. Bundandır ki, bu sömürü, baskı ve savaşlar sistemi sona erdirilmeksizin kimse huzur ve güven içinde yaşayamaz!
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54
- Çürümenin toplumsallığı ve çürüyeni yönetme politikası 24 Ekim 2024 12:47
- İktidarın ekonomi kriterleri 26 Eylül 2024 05:56
- Vicdansızlık! 19 Eylül 2024 05:15
- Derin ve lağımlı bataklık! 12 Eylül 2024 05:58
- Sağın gücü ve işçilerin ‘kör noktası’ 05 Eylül 2024 05:28
- Malazgirt, Bahçeli, HÜDA PAR vs. 29 Ağustos 2024 05:40