Kalimnos'un çamları
Fotoğraf: Envato
Ne ülkemde de olan Kalimnos’ un çamları, çiçekleri, taş yapıları; ne denizinin temizliği, ne de güzel insanların “selam” ları…
Hepsi yerinde güzel, sevimli, vb.
Ama Türkiye’m, Anadolu’m bir başka…
Sakın “Benim ülkem seninkinden güzel” anlamında sanılmasın bu yazdıklarım.
Herkese kendi ülkesi en güzel elbette…
Bu da bülbül ile altın kafes öyküsüyle ya da sav sözleriyle karıştırılmasın. Bu benim için böyle…
Son yıllarda, öğretim görevim bir yana, çağrılı konuşmacı olarak gitmediğim üniversite kalmadı neredeyse. Gençlerle söyleşebildim. Çoğunluğu Türkiye’nin dışına gitme üzerine tasarlıyorlardı geleceklerini.
Oysa bana en yakın ülke bile ülkemin yerini tutabilir mi?
Yeryüzünün önemli bölümünü görmüş bir kişi olarak, ülkemden daha güzel bir yer görmedim. Bunu da “ülkecilik”, “yöreselcilik” falan sanmayın. Ülkemde en eski insan sıcaklığını buluyorum. Hem de kesintisiz… Bana yalnızca bu yeter… Başkalarını bilmem ne düşünürler.
Ama yalnızca bu mu ülkemin bana verdiği?
Onun verdiklerinin yanında, benim ona verebildiklerim milyonlarda bir, milyarlarda bir bile değil.
Her yerini gördüm nerdeyse ülkemin. Her köşesine vardıkça, yeniden gelmeliyim diyorum. Uzun süredir görmediğim yerlerini özlüyorum.
Hem de ölçüsüz özlüyorum.
Bunları da bırakın bir yana… Bana böylesine fırsatlar veren bir başka ülke var mı? Bilmiyorum…
Bu fırsatları görmeyenlere şaşıyorum.
Fırsat deyince sakın cep doldurmayı sanmayın kimileri gibi. Almak değil vermek benim söylemek istediğim. Sanırım vermesini bilmedikleri için almasını da bilmiyorlar. Ya da göremiyorlar…
Günlerini gün etmeyi beceri sanan üç-beş şaşkını, ülkelerini çıkar açısından değerlendirenleri kınamamak olası mı?
Oysa bu ülke verene neler vermiş… Yüzyıllar, binyıllar boyunca… En büyük yıkımlardan sonra bile küllerinden yeniden doğmayı bilmiş… İnanmazsanız üç beş “tarih” betiği karıştırın…
Yeter ki çalışılsın.
Yeter ki umut kırılmasın.
Yeter ki tembellere, umut kırıcılara kulak asılmasın.
Yeter ki iyilikbilmez olunmasın.
Ülkemiz neler atlattı…
Bu günleri de atlatacak, hiç ama hiç kuşkunuz olmasın.
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08