25 Haziran 2017 00:59

Her şeye rağmen, bayramınız kutlu olsun

Her şeye rağmen, bayramınız kutlu olsun

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Müslüman dünyasının kutsal ayı Ramazan bitti.

Bugün, Şeker Bayramı!

Ama, bayram bir takım söylemler ötesinde gerçek anlamıyla kutlanabilecek mi, bu çok tartışmalı. 

Çünkü, “bayram” denilince akla ilk gelen herhalde, ortak bir sevinç; iyinin, güzelin paylaşıldığı bir kutlama günü olduğudur. 

Ama dünyada, özellikle İslam dünyası içinde sayılan ülkelerde öyle gelişmeler oluyor ki, ne Ramazan ayının ramazanlığını, ne bayramın bayramlığını fark etmek zor.

Eski kuşakların, bayramların kendi anlayışlarına göre kutlanmaması karşısında, “Nerede o eski bayramlar” tekerlemelerine rahmet okutacak biçiminde günümüzde, “Bayramda neyi kutlayacağız” sorusu yayılıp büyüyor.

Bu yıl Ramazan’da oluşan tablo, önceki yıllara göre bile daha vahim: 

* Musul ve Rakka’nın IŞİD’ten kurtarılmasında “son çarpışmalara gelindi” dendiği bir zamanda, Ortadoğu’da kartlar adeta yeniden dağıtıldı. ABD-İsrail’in planları doğrultusunda Mısır, Suudi Arabistan ve dört körfez ülkesi, Katar’a yönelik “yaptırmalar” ilan ettiğinde Ramzan’ın birinci haftasıydı. Türkiye’de, bugüne kadar izlediği dış politika nedeniyle krizi kucağında buldu!

* Ramazan’ın ikinci yarısının siyasi gündemini ise CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü”ne saldırılar işgal etti. Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Adalet Bakanı ve öteki zevat; her gün düzenledikleri iftarları; “Adalet Yürüyüşü”ne saldırıya ayırdılar. Kamu binalarında ve çoğu kamu kaynaklarından sağlanan bütçelerle düzenlenen iftarlar; Kılıçdaroğlu’yu, yürüyüşe destek verenleri “FETÖ’cü”lükle, “Türkiye’yi yabancı ülkelere jurnalleme”ye kadar her ağızlarına gelenle suçlayan bir kampanya için kullanıldı. 

Karabağlar Belediye Meclisi üyesi zat; arkasına, söylediklerini “Allahüekber” diye onaylayan, 40-50 kişilik bir koro da alarak, Kılçdaroğlu’yu tehdit ederken, “ölüp öldürmek için, ileri atılmak için Reis’in emrini beklediklerini”, sosyal medyadan ilan etti.

* Yandaş medyanın yönlendiriciliğinde medya; Ramazan’ı “Kur’an okuma yarışması”ndan din istismarcılığına, ayet, hadis, İslami efsaneleri, sosyal yaşama müdahale eden bir din bezirganlığı günlerine çevirdi.

* “Hayızlı kadınlar sokakta yemek yerse dayak yerler” diyen “ulema”dan “Burası Müslüman ülkesi burada Ramazan’da dondurma yiyemezsiniz!” diye çocukları azarlayan “din zaptiyesi”nin “Ramazan klasiği” saldırı örneklerine bu Ramazan boyunca da her yerde rastlandı.

* Terörle mücadele adına ölmeler ve öldürmeler, “ölüme-öldürmeye övgü” seansları, kar-kış demeden sürdürüldüğü gibi Ramazan, iftar sofraları kardeşliği yayma, hoş görüyü, iyiliği övmenin vesilesi olan yerlerdir demeden de sürdürüldü. Şimdi bu “ölme-öldürme” övgülerinin bayram demeden de sürdürüleceği anlaşılıyor.

* İki çocuğu sırtından vurup, “Oruç başıma vurdu, canım sıkıldı silahıma davranıp ateş ettim” diyen kişiyi; mahkemenin tutuklamaması (tepkiler üzerine sonradan bu kişinin tutuklanmış olması gerçeği değiştirmez) bir Ramazan klasiği olarak kayıtlara geçti.

* Her gün ortalama dört işçinin ölmesi rutini ve bazı işçilerin bayrama grevde girmesi bu yıl da bozulmadı.

* Ramazan’ın sondan bir önceki gününde ise, “Türk usulü”, “yerli ve milli” denecek bir “kazaya” sahne oldu Türkiye. Üçü çocuk beş kişi, “kaçak akım rölesi” bulunmayan bir havuzda, elektrik akımına kapılarak öldü.

Ramazan boyunca olanların en akılda kalıcılarının oluşturduğu tablo bile, “Hadi gelin de bayramı kutlayalım” dedirtecek bir heves bırakmıyor insanda.

Ama, yaşam da devam ediyor. Saldırılara karşı direniş, daha iyi bir dünya, barış içinde, tüm insanların kardeş olduğu, sömürüsüz ve savaşsız bir dünya mücadelesi de sürüyor. 

Biz de, emperyalist-kapitalist sistemin tüm mazlumlarını ve mağdurları ile daha iyi bir dünya mücadelesi veren herkesin bayramını kutluyoruz! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa