Ve- Veya -2-
Fotoğraf: Envato
Bir önceki yazımda anlattığım sayrılar evi ( hastane) olayında, bir de okuma yazma bilmeyen, bilisiz bir vatandaşımızın ne yapacağını düşünün.
’ Veya’ yı ‘ve’ diye okuyan doktor, uzman da olsa, sayrıyı nereye yollarsa sayrı oraya gidecekti belki de. Orda da bir yanlışlık yapılsa kim bilir neler gelirdi başına?
İstanbul’ da mı bu böyle, yoksa tüm Türkiye’de mi?
Bir uzmanın günde kaç sayrıya bakabileceğini kim belirleyebilir, daha doğrusu kim belirlemeli?
Bu gün İstanbul’ da çoğu kişi sağlık işinin de tecime dönüştüğünü söylüyorsa neden?
Hukukçulara güven konusu gibi, kimi doktorlarımıza güvenin de geldiği çizgi bu mu?
Son yıllarda önemli sayrılıklar geçirdim. Kimi organlarım alındı. Bir türlü tanılanamayan bir sayrılık da bunlar arasında. Belki de bu nedenle konuya duyarlı oldum.
Olanları anlattığımda güvendiğim bir doktor şunları söyledi:
“Şimdi tıp böyle… Geçen gün bir üniversitede de söyledim: Bu Amerikan yöntemi… Kimi aygıtlarla her şey ölçülüyor. Alınan kan üzerinde araştırmalar yapılıyor.
Sayılar sayılar, görüntüler görüntüler…
İnsanları gerekli gereksiz radyasyonlu ortamlara, aygıtlara sokuyorlar. Alınan sonuçlar da kusursuz olmayabilir… Doktor sizin bir kez yüzünüze bakmadan, elinizi tutmadan, omzunuza dokunmadan sizi kesilip biçilmeğe yollayabiliyor.”
Kim bilir sonraki kuşakta daha neler olacak, nasıl olacak bütün bu işler? Hiçbir insan sıcaklığı kalmadan sağlık sorunları çözülebilir mi? Benim usum almıyor…
Çok yakın dostum bir uzman doktora danışmadan hiçbir doktora gitmedim yıllar yılı. Ona sıkıntı versem de belki de doğru yaptım. Yoksa Neyzen’ in dediği gibi ben de“ tıp tepti midemi” diyecek duruma düşebilirdim.
Her neyse… Siz siz olun, olanağınız varsa bir doktor seçerken titiz olun. (Elbette olanağınız varsa…) Yoksa bir sağlık sorumlusunun karşısında mısınız yoksa bir tecim evinde mi şaşırabilirsiniz…
Bu güne dek bilmediğim alanlara, konulara pek karışmadım. Karışıp da bilgiçlik hiç taslamadım. Çünkü ben de bir dalın uzmanıyım. Doktor dostlarım bağışlasınlar onların alanlarının kimi köşeleri üzerinde yazdıklarım için… Yalnızca başıma gelenleri yazıyorum. Ya da sesini duyuramayanları sesi olmağa çalışıyorum. Aktardıklarım da o alanın uzmanlarından sorup öğrendiklerim.
Yoksa ülkemiz dedikoduya öylesine açık ki, kaş yapayım derken göz çıkarmaktan korkulmalı…
(Bütün Şirin Tekeli dostlarına baş sağlığı diliyorum.)
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08