‘Adalet Yürüyüşü’ disiplin ve kararlılıkla amacına yürüyor!
Fotoğraf: Envato
“Adalet Yürüyüşü”nün Türkiye’de ve dünyada uyandırdığı ilgi daha gözle görülür hale geldikçe, AKP ve Hükümetin hazımsızlığının ne kadar büyük olduğu daha açıkça görülür hale geliyor. Daha doğrusu; yürüyüş büyüyüp etkisi yayıldıkça, AKP ve Hükümet adına konuşanlar ortamı germek, gündemi “adalet” tartışmasının dışına iterek, örneğin 15 Temmuz tartışması açmak için akıl almaz iddialar ortaya atıyorlar. “Yalan ne kadar büyük olursa inananı o kadar çok olur” diyen faşist propaganda ilkesine daha çok sarılan AKP ve Hükümetin sözcüleri, dün “doğru” dediklerine bugün “yalan”, dün “öyle yapılsın” dediklerini bugün “tu kaka” ilan etmekten çekinmiyorlar.
HANİ ‘ADALET MAHKEMELERDE ARANIR’DI?
Önceki gün “Adalet Yürüyüşü’ne başlamasının öncesinde Kılıçdaroğlu, referandumda, YSK’nin “mühürsüz oyları geçerli sayan kararı”nı AİHM’e taşıyacak dilekçeyi imzaladı. “Yapılan referandumun Yüksek Seçim Kurulu’nun almış olduğu karar nedeniyle gayri meşru hale geldi. Referandum meşruiyetini büyük ölçüde yitirdi. Şimdi dilekçemizi hazırladık ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruyoruz” diyen Kılıçdaroğlu ve CHP’nin tutumunu AKP Sözcüsü Mahir Ünal sert sözlerle eleştirdi.
Bu tutumu; “CHP’nin adalet arayışı adalet değil. AYM’ye başvurusu AYM’ye, AİHM’e başvurusu da AİHM’e başvuru değil. Bir tartışma alanı oluşturmak farklı sorun alanlarında yeni krizler üretmek ve sorundan beslenen bir siyasetin parçası olmak” diyerek eleştiren Ünal, “Adalet Yürüyüşü”nün başından beri; “Adalet yollarda yürüyerek değil mahkemelerde aranır...Adalet istiyorsan Yargıtay’a, Danıştay’a, AYM’ye olmazsa AİHM’e başvur” diye eleştirdiklerini unutmuş göründü.
Öyle anlaşılıyor ki AKP, “adalet arayışı”nın sadece yollarda yürüyerek, bir protestonun eşliğinde yapılmasından değil mahkemelere başvurularak aranmasından da çok rahatsızdır. Çünkü, “adalet” kavramı etrafındaki her tartışma, her eylem AKP ve Hükümetinin “yumuşak karnı”dır.
AKP propagandasının “Yürüyüş” karşısındaki ”panik”le karışan tehditleri, saldırgan üslubu bunun göstergesidir.
PROVOKASYONLARA ZEMİN HAZIRLAMA TUTUMU
“Adalet Yürüyüşü”ne eleştirilerde bulunan Başbakan Yıldırım da; Bu adalet yürüyüşü değildir, bu bir gaflet yürüyüşüdür... Yürümeye devam edersen ömrün biter yollar bitmez. Adaletin aranacağı yer yollar değil, mahkemedir meclistir. 15 Temmuz’a kontrollü darbe tiyatro diyenler Yenikapı ruhunu anlamamıştır.” diyerek, 15 Temmuz’la “Adalet Yürüyüşü”nü karşı karşıya getirmede genel başkanından geride kalmamak için hamle yaptı!
Çünkü daha 15 Temmuz’a 15 gün varken; “Biz de 15 Temmuz’un yıldönümünde sokaklarda olacağız” diyerek başlatılan, “Adalet Yürüyüşü”nün AKP’nin etkisindeki kesimler içinde uyandırdığı olumlu tepkilerin üstünü örtmeye çalışan AKP propagandası, “15 Temmuz karşıtlığı” ve “FETÖ’cülük” korkuluğu sallayarak dengelemeyi ve elbette sindirmeyi amaçlıyor.
Nitekim önceki gün 15 Temmuz’la ilgili AKP etkinliklerinin programını açıklayan AKP sözcüsü Ünal, “Kılıçdaroğlu ve arkadaşları 15 Temmuz’u nasıl okuyorlar, açıkçası şaşkınlık içerisinde izliyoruz. Demokrasi nöbetleri için birileri sokakta demokrasi aramak ifadesi olarak anlıyorlarsa, bu anlaşılmadığı anlamına gelir...” derken gerilimin bir ucunu da 15 Temmuz etkinliklerine taşımış oldu.
YÜRÜYÜŞE ÜLKÜCÜLERLE SALDIRILACAĞI DOĞRU MU?
“Adalet Yürüyüşü”ne yönelik AKP propagandası karalama suçlamalarını sertleştirirken, yürüyüşe ve yürüyüşçülere yönelik tehditler artıyor.
Dün sabah yürüyüş öncesi yaptığı basın açıklamasında Kılıçdaroğlu, yürüyüş kolunun İstanbul’a girişine yakın bir zamanda, bir grup ülkücü kullanılarak yürüyüşe saldırı düzenleyeceği, Hükümetin de OHAL’i de kullanarak yürüyüş kolunun İstanbul’a girmesini ve Maltepe’de düzenlenecek “Adalet Mitingi”ni yasaklayacağına dair duyum aldıklarını açıkladı.
“Böyle bir saldırı olmaz” demek için çok neden yok elbette. Ama, bu saldırı olacaksa, saldırıyı önlemek, asıl olarak Emniyetin, jandarmanın, İçişleri Bakanının, Hükümetin ve yürütmenin de başı olarak Cumhurbaşkanındır.
Ancak; böyle bir ihbar ya da duyum, eğer asılsızsa; bu durumda da böyle bir dedikodu çıkarmanın amacı, yürüyüşe katılımları engellemek, mitinge geniş hak kesimlerinden katılımı caydırmak için olmalıdır!
Ama her halükarda; Türkiye’nin demokrasi güçleri, her kesimden emekçileri, halkı, yürüyüşü de mitingi de azami katılımla, kendi disiplini içinde yapacak bir birikime sahip olarak davranacaklardır. Gerilimden rant çıkarmak, halkı tehdit ederek alanlara akmasını önlemek isteyenler bu bilinç ve mücadele kararlılığına çarpacaktır.
Bundan şüphe etmemek için; bu yürüyüşün bütün karalamalar ve iftiralara karşın, büyük bir disiplin ve kararlılıkla sürdürülmesi bile yeterli kanıttır!
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44