07 Temmuz 2017 01:35

Mezhepçi din eğitimi: MEB’i DİB’e bağlayalım

Mezhepçi din eğitimi: MEB’i DİB’e bağlayalım

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Almanya’da din dersleri isteğe bağlı olarak “mezhep” odaklı olarak aktarılıyor. Yani isteyen aileler çocuğuna kendi din ve mezhebinde isteğe bağlı olarak ders aldırabiliyor. Yaygın seçimlik dersler “Katoliklik Mezhebi” (Katolische Religion) ve “Protestanlık Mezhebi” (Evangelische Religion) din dersleri. “DITIB-Diyanet İşleri Türk İslam Birliği” (Türkisch Islamische Union der Anstalt für Religion e.v.) tarafından program ve öğretmenleri sağlanan “İslam Dini-Sünnilik” (İslamische Religion, DITIB Hessen (Sunnitisch)” veya Alevi Federasyonlarınca sağlanan “Alevilik Din Dersleri” de (das Fach Alevitische Religionslehre) bulunuyor.

Hessen’de DITIB Din Dersinin (Sünnilik) amaçları:“Dini hakkında temel bilgiler edinmesini ve kişisel dini dilini geliştirmesini sağlama/ Dini olgunluğa erişmesini sağlamak üzere eleştiri yeteneğini destekleme/ (…) Kur’an’a ve peygamber Muhammed’in sünnetine (hadislere) - kulun korunması, merhamet, adalet, saygı ve hoşgörü gibi - dayalı ahlaki eylem ölçüleri edindirme/ (…) öğrenciye sacayağı halinde eğitimsel olarak terbiye, bilgi aktarımı olarak ta’lim ve değer aktarımı olarak ta’dib [edep] vererek sorumluluk anlayışını imanıyla güçlendirme.” 

Nordrhein-Westfallen’deki Alevilik Mezhep Dersinin amaç ve görevleri: “Alevi olmayan bir ortamda Alevi kimliğinin oluşumunu sağlamak/ Dini yetkinlikleri kazandırmak/ Alevilerin tarih ve yaşam biçimleri hakkında bilgi vermek/ Öğrencilerin Almanca dillerini ve bu dilde Alevilik kavram ve metaforlarını ifade edebilmelerini sağlamak/ Öğrencilere hayat arayışlarında yönlendirme ve yardım sağlamak/ Öz sorumluluklarını ve eylemlerini Alevilik kaynakları temelinde gerçekleştirmeye motive etmek (yönlendirmek)/ (…) Din (mezhep) boyutunu insanın bireysel ve toplumsal varoluşununun temel boyutu olarak idrak etmesini ve anlaması yeteneğini sağlamak”.

Hessen “Protestan Din Dersi” programında din dersinin pedagojik veya felsefe veya etikle karıştırılmamasını açıkça ifade ediliyor: “İman tanrısal bir lütuftur. Bu yüzden iman hakkında pedagoji sürdürülemez. Din dersi; dini ayet ve açıklamaların anlamı ve günümüz koşullarına çevirimi için bir arayış ve anlayış sürecidir. İncilin mesajı, eğer kişisel ihtiyaç ve çağrı olarak deneyimlenebilirse kurucu bir güç haline gelir. (…) Din-mezhep eğitiminde gençlere dini değiştirilemez bir yaşam boyutu olarak deneyimleme olanağı sağlanır, yani ahlak (moral) veya felsefeyle eş tutulmamalıdır. Ders aşkınlığa/aşkın varlığa açıklığı talep eder ve Hıristiyan hakikat deneyimini ve gözlerinin önündeki hakikati ciddiyetle sınama fırsatı oluşturur. Öğrenciler (…) dini deneyim, duygu ve dünya görüşlerini derslerine taşırlar. Din dersi bunları açıklığa kavuşturma ve bunlara eşlik etmeyi sağlar.”

Almanya’da mezhepçi din dersleri var. Türkiye’nin farkı ise sadece seçimlik bir iki mezhep-din dersi değil, tüm okul türlerinde 9’u (18 saat) zorunlu olmak üzere pek çok dinci-mezhepçi dersin yer alması ve seçimlik gözükenlerin çoğunun da zorunlu olarak okutulmasıdır. İçerik olarak da Almanya’dan çok daha dinci-tek yanlı bir içeriğe sahip bulunmaktadır.

Din dersi olduktan sonra dinci-mezhepçi olmaması (Türkiye’de Anayasal beklenti bu yönde idi), eşyanın tabiatına aykırı bir durumdur ki, geriye dinler-mitolojiler tarihi kalır, bunun bile içeriği din-mezhep esaslıdır.

Almanya doğrudan seçimlik din-mezhep dersi okutuyor. Suudi Arabistan bu derslere “şeriat grubu dersleri” adını veriyor. 

Benim önerim MEB-Milli Eğitim Bakanlığının DİB-Diyanet İşleri Başkanlığına (Şeriye ve Evkâf Vekâletine) bağlanması, böylece Osmanlı’nın 1773’ünden daha geriye, dinci-mezhepçi-şeriatçı aşamaya geçildiğinin açıkça ilan edilmesidir.

Böylece belki farklı görüş ve inançlara sahip olanlara da kendi eğitim hizmetlerini kendilerinin karşılaması gibi bir fırsat doğabilir (Osmanlı eğitim yapısı parçalı olmakla beraber en azından mezhepçi-dinci bir çoğulculuğa dayanıyordu, bugünkü okulların tümü tek dinci-Sünnici).

Dahası Osmanlıda çağ nüfusunun çok küçük bir dilimi (belki %2-3’ü) bu medrese eğitiminden geçiyordu, şimdi %100’ü zorunlu dinci eğitime tabi. 

Resmi kayıtlarla 10 binlerce dernek-vakıf-cemaat-tarikat Kur’an Kursu ile 70 bin camideki Kur’an Kursunu eklemedik. Kaçakları hiç eklemedik. Okullardaki yaz Kur’an Kursların eklemedik.

Türkiye’nin önümüzdeki on yıllarda böyle bir eğitim ve dinci yapılanmayla neye dönüşeceği üzerine senaryoların acilen çalışılmasında çok yarar olacaktır.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa