Hutbe, nöbet, yürüyüş!
Diyanetin hutbeleri uzunca süredir iktidarın siyasi hassasiyetleriyle uyumlu!
Diyanet ve iktidar aynı telden çalıyor.
İktidar, “Dış güçler birliğimizi, beraberliğimizi bozuyor” diye bağırdıkça...
Diyanet de...
Ramazan, 15 Temmuz 2016 darbe girişimin sene-i devriyesi gibi vesileleri hiç kaçırmadan...
“Kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi, millet bilincimizi güçlendirmek için ramazanı fırsata çevirelim” benzeri çağrılar yapıyor.
Ya da...
“15 Temmuz gecesi hainlere, zalimlere, ihanet şebekelerine karşı milletçe yek vücut olduğumuz gibi bundan sonra da bu birlik ve beraberliğimizi, huzur ve kardeşliğimizi daim eyle” duaları hazırlıyor.
Oysa çok zaman oldu!
İktidarın millet tanımını birliğin değil bölmenin bir aracına dönüştürmesi...
“Darbeci hainlerin üzerine gidip işgal ettikleri yerleri kurtarırken gençlerimiz ön saftaydılar. O gece oraya gelenler Gezi Parkı’nın gençleri değildi. Bunu iyi görmemiz gerekir. O gece oraya gelenler vatanını, milletini seven gençlerdi.”
Gençleri bölen bu sözler ülke yönetiminin en tepesinden geliyordu.
Gezi eylemlerine katılanlar vatanını ve milletini sevmeyen, milletten ayrı unsurlar olarak belirleniyordu.
Referandum sonrası “millet devlet bütünleşti” denilerek iktidarla bütünleşmeyenler milletin dışında sayılacağı açıkça ilan ediliyordu.
Bölünme şöyleydi: Milletten sayılanlar ve sayılmayanlar.
Böylesi bir ortamda milletin parçası sayılmayanlara hukuk ve adalet tümden kalkmıştı. Lakin milletten sayılanlar için de adaletten söz edilemezdi.
Örneğin grevleri hükümet tarafından ertelenen, kıdemlerine göz dikilen işçilerin... AKP’ye oy vermiş ya da 15 Temmuz’da sokakta olmasının hiçbir hükmünün olmaması gibi!
İktidarın, kendisiden olmayanı milletten saymadığı... Kendisinden olmayanın “Ben varım” dediğinde cezalandırdığı bir ortamda Diyanetin fetvası huzura çağrıya değil adaletsizliğin örtüsüne dönüşüyor.
YÜRÜYÜŞ YORGUNLUK DEĞİL ENERJİ GETİRDİ!
İktidarın ‘Adalet Yürüyüşü’ karşısında da aynı tavır sürdü.
Yürüyüşte yer alıp toplumsal taleplerini dile getirenler terörle ilişkilendirilerek itibarsızlaştırılmaya çalışıldı.
Referandumda ‘evet’ oyu vermeyenlere yani toplumun yarısına düşman diye bakan anlayış... Yürüyüşçülere de ‘terörist’ demekten imtina etmedi.
Lakin bir gerçek var!
Ne karalama propagandası etki edebildi; ne de Ankara’dan İstanbul’a gerçekleşen uzun yürüyüş yorgunluk getirdi.
Aksine...
Hani, Tayyip Erdoğan, partisi için...
“Metal eskimesi var” deyip partisini bu yorgunluktan kurtarmak için işe girişmişti ya...
İşte Adalet Yürüyüşü de...
Tek tipleştirmek çabasından memnuniyetsiz, gergin ve yorgun...
Yaşanan ve artan baskılar karşısında umutları tükenmiş toplumu ve...
Sistemin kendisini koruyacağı zannıyla tembelleşmiş kesimleri...
Kendine getirme işine girişti!
Diyanetin...
“Birbirimizin varlığını kendi varlığımız, hukukunu kendi hukukumuz sayabilmeyi bizlere bahşeyle Allah’ım!” diye yakaran...
15 Temmuz duasının karşılık bulabilmesinin de yolunu açtı!
Şayet bir demokrasi ittifakına evrilirse...
İktidarın mağdur ettiği (iktidara oy veren kesimlerler de dahil) tüm kesimleri kucaklayacak bir demokrasi ittifakının vesilesi olursa...
Dualar da, adalet de karşılık bulur.
‘DEMOKRASİ NÖBETİ’NE NE DEMELİ?
İktidar yürüyüşün karşısına 15 Temmuz’u koymaya hazırlanıyor.
Hükümet ve Saray...
Anlaşılan, 15 Temmuz’u, yürüyüşün etkisini ve geleceğe miras bırakabilme potansiyelini kırmanın aracı kılmak istiyor.
İki haftaya yayılacak 15 Temmuz etkinliklerine iktidar, ‘Demokrasi Nöbeti’ diyor.
Peki o nöbetlerde gerçek bir demokrasi talebi mi dile getirilecek?
Yoksa o nöbetler...
Demokrasiyle alakası olmayan ‘olağanüstü hal’ ve otoriter yönetimi olağan hale getirmenin destekçisi mi ocak?
Sadece kendi iktidarıyla birleşeni milletten ve vatanını seven olarak gören anlayış terk mi edilecek?
Yoksa...
Halkı kamplaştırmaya gaz mı verecek?
Demokrasi Nöbeti...
Düşünce özgürlüğünü garanti eden, farklı etnik ve mezheplerin haklarını genişleten, işçi ve emekçilerin örgütlenmesinin önünü açan bir anayasa mı talep edecek?
Yoksa...
Sadece tek adamlı, otoriter bir sistemi alanlarda meşrulaştırmanın manivelası mı olacak?
Eğer cevaplar ‘yoksa’ ifadesinin ardından sıraladıklarımız ise...
O zaman umut Adalet Yürüyüşü’nde!
Evrensel'i Takip Et