'Dikensiz gül bahçesi' bir meclis için 'İç Tüzük' değişikliği
Fotoğraf: Envato
TBMM 15 Temmuz’dan sonra tatiline ara vererek toplanacak. Meclisin gündemi, TBMM İç Tüzüğü’nü değiştirmek!
Çünkü AKP-MHP koalisyonu, Ekim’den itibaren; içinde Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası gibi, Anayasa değişikliği kadar önemli yasal düzenlemelerin de olduğu “uyum yasaları”nı Meclise getirmeyi planlıyor.
TBMM İç Tüzüğü’nün, yaz tatilini yarıda keserek gündeme getirilmesinin nedeni de bu plan!
Son aylarda her konuda olduğu gibi, MHP ve AKP “İç tüzük”ün düzenlenmesinde de anlaştılar ve 18 maddelik tekliflerini Meclise getiriyorlar.
Ana muhalefet partisi CHP ve Meclisin üçüncü büyük partisi HDP iç tüzük değişikliğine karşılar. Ve bu iki parti hem komisyonda hem de TBMM Genel Kurulu’nda “sert bir muhalefet yapacaklarını” belirtiyorlar.
NEYİ DEĞİŞTİRİYORLAR?
Önce belirtelim ki; AKP-MHP ortaklığındaki 18 maddelik “İç tüzük” değişikliği şimdilik bu kadar!
Herhalde Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası’nda değişiklikleri yapıp Meclisi, Cumhurbaşkanının himayesinde bir kuruma dönüştürdüklerinde “İç tüzük” de Meclisi “dikensiz gül bahçesi”ne dönüştürmek için bir kez daha değiştirip, milletvekillerini Saray’ın memuru haline getirdikleri bir Meclis hayalini gerçekleştirecekler!
Bu yüzden muhalefetin söz hakkını ve iktidar vekillerinin yasaları tartışmadan geçirme gayretlerini önleyecek taktikler geliştirmesinin önünü kesme amaçlı olarak iç tüzüğü değiştirmek istiyorlar.
Onlara göre Meclis yavaş çalışıyor!
Bu tezlerini de şöyle bir mantıkla savunuyorlar: “Meclisteki muhalefet, iç tüzükteki konuşma haklarını istismar ederek Meclisin çalışmasını yavaşlatıyorlar. Oysa Türkiye’nin ihtiyacı Meclisin daha hızlı çalışmasıdır. Öyleyse, Meclisteki tartışmaları uzatan muhalefetin ve vekillerin konuşma hakkı sınırlanırsa Meclis de daha hızlı çalışır!”
Bunun için de AKP-MHP koalisyonu “İç tüzük”te şu değişiklikleri istiyor:
- Meclis Genel Kurul gündemine partiler tarafından getirilen grup önerilerinde; öneriyi veren gruptan bir milletvekili beş dakikayı, diğer gruplardan birer milletvekiline de isterlerse üçer dakika geçmeyecek biçimde söz verilecek
- Anayasa değişiklikleri hariç, kanun tasarısı ve tekliflerinin tümünün, en az yirmi milletvekilinin talebi halinde açık oyla yapılacak
- Döviz, pankart ve benzeri materyali getirenlere ve kullananlara da “kınama” cezası verilecek
- “Türk Milletinin tarihi ve ortak geçmişine yönelik hakaret ve ithamlar ile Anayasanın ilk dört maddesine aykırı beyanlarda bulunmak, Türkiye Cumhuriyetinin Anayasa ve kanunlarda düzenlenen idari yapısı ve yerleşim birimlerine ilişkin Anayasa ve kanunlara aykırı isim ve sıfatlar kullanmak’ kınama cezası ile cezalandırılacak
- ‘Yemin metni’nin aynen okunmasını ve ant içmeyen milletvekillerinin milletvekili sıfatından kaynaklanan haklarını kullanamayacak.
“18 Maddelik iç tüzük değişikliği”nin özetlenmesi diyebileceğimiz yukarıdaki özette görüldüğü gibi, değişiklikte amaç Mecliste muhalefetin sesini kesmektir.
DAHA BÜYÜK TARTIŞMALARIN YAŞANACAĞI BİR MECLİS
Son iki bölümde söz edilen düzenleme (cezalandırma demek daha yerinde olur), HDP’li vekiller için yapılmıştır.
“Yemin etmeyen vekilin milletvekili haklarından yararlanmaması” düzenlemesi yemini Kürtçe yapan HDP Milletvekili Leyla Zana için çıkarılmıştır.
”Anayasa’ya aykırı isim ve sıfatlar kullanılmasına” ceza verilmesi ise, tamamen HDP’li vekillere mahsus olarak getirilmiştir. Böylece Amed, Dersim, Kürdistan, gibi yer isimlerinin Meclis kürsüsünden söylenmesi de yasaklanmaktadır. Böylece AKP’nin “ileri demokrasi”sinin, 12 Eylül darbecilerinin “demokrasisi” ile aynı çizgiye düşmesi, Meclis iç tüzüğüne geçirilerek, tarihe geçirilmek istenmektedir.
Kuşkusuz bu düzenlemeler daha hızlı mı yoksa daha gerilimli ve çatışmalı bir Meclisi mi getirecek bunu da göreceğiz.
Nitekim HDP Grup Başkan Vekili Ahmet Yıldırım, “Bunlar faşist Kenan Evren Anayasası’nın bile gerisine düşen düzenlemelerdir. Kenan Evren’e rahmet okutuyor bunlar. Asla takmayacağız! Ne Kürdistan, ne Amed, ne Dersim kavramlarını, özellikle bir yeri işaret ederken, yeri geldiğinde kullanmaktan da imtina etmeyeceğiz” diyor.
Kısacası 15 Temmuz “anmaları” arkasından çalışmaya başlayacak Meclis, yeni gerilimlere gebe ve “tek adam rejimine” giden yolu düzenlemek için çalışacak! Ama gerilimlerin Mecliste de kalmayacağını, bu tartışma ve gerilimlerin siyasi ortamı da gereceğini ve çatışmalı bir platforma sürükleyeceğini söylemek yanlış olmaz.
TARTIŞILAN, ‘İÇ TÜZÜK’ DEĞİL ‘NASIL BİR DEMOKRASİ?’ SORUNUDUR
TBMM İç Tüzüğü, “TBMM’nin çalışma usul ve esaslarını belirleyen, kendi iradesiyle ortaya koyduğu kuralları kapsayan” bir kurallar toplamıdır.
Kuşkusuz iç tüzükler de gökten inmez; yapıldığı dönemin güç kliklerinin demokrasi anlayışını yansıtırlar.
Ama parlamentoların gelişme seyri ve çalışmasına bakıldığında, Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran, oylayarak istediği kararı alabilecek gücü elinde bulunduran bir partinin bir iç tüzüğe ihtiyacı yoktur. Yani iç tüzük aslında çoğunluk karşısında Meclisteki muhalefetin haklarını koruyan, muhalefetin daha etkili yürütmesini sağladığı ölçüde demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesine hizmet edebilir.
AKP’nin, iç tüzüğü değiştirme sevdasının arkasında muhalefetin sesini kısma, yasaların tartışılmadan Meclisten geçirilmesi, halktan gerçeklerin saklanmasını istemesi, yani yürütme karşısında yasama organının güçsüzleştirilmesi ve etkisizleştirilmesi amacı vardır.
AKP böylece, “tek parti, tek adam rejine” giden yolun tezlenmesinde bir adım olarak Meclis içtüzüğünü değiştirmek istemektedir.
MHP’ni içtüzük konusunda AKP’ye açık çek vermesinin arkasında ise; MHP’nin artık bir muhalefet partisi olarak ömrünü tamamladığı, bundan böyle “bekası”nı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’nin eteğini altında çekilerek “çekirdek MHP”nin varlığını sürdürmesi çizgisine çekilmesi olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Bu yüzden de “içtüzük tartışmaları”, bir “içtüzük” tartışması ötesinde, “nasıl bir parlamento, nasıl bir demokrasi” mücadelesine sıkı sıkıya bağlı bir tartışma olarak gündemdedir.
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44