15 Temmuz 2017 00:15

Bir Diriliş-Kuruluş efsanesi ve ideolojisi oluşturma

Bir Diriliş-Kuruluş efsanesi ve ideolojisi oluşturma

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin 1. yıl dönümü!

Darbe girişimi, sadece bir plan değildi; herkesin gözleri önünde, savaş uçakları, tanklar, askeri güçler kullanılarak yapılan adeta “naklen darbe girişimi”ydi!

Bu yüzden de darbe girişiminin kimler tarafından yapıldığı, kimlerin hedefe konduğu; hangi değerlere karşı yapıldığı daha ilk günden gözler önündeydi.

DARBENİN ÜSTÜNDEKİ SİS PERDESİ ŞİMDİ DAHA KALIN!

Peki darbenin üstünden bir yıl geçip;

- Resmi verilere göre 169 bin kişinin soruşturulup, 50 bin kişinin tutuklandığı,
- Onlarca mahkemede, iddianamelerin hazırlanıp yargılamaların başladığı,
- 172 gazetecinin, HDP’li vekillerin, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanıp yerlerine “kayyım”ların atandığı,
- TBMM Darbe Araştırma Komisyonunun bir rapor hazırlayamayıp, komisyondan dört raporun çıktığı,
- 100 binden fazla kamu görevlisinin, KHK’lerle sorgusuz sualsiz görevlerinden atıldığı,
- Yüzlerce gazete, TV-radyo kanalı, dergi, yayınevi, internet haber portalının kapatılıp; ülkeyi OHAL ve onun KHK’leriyle yönetmenin eklendiği,
- Yargının bütünüyle yürümeye bağlı, Meclisin de etkisiz ve Cumhurbaşkanının gözüne bakarak çalışmasını sürdürür hale getirildiği, kısacası “tek parti, tek adam rejimi” doğrultusunda hızlı adımların atılmasından sonra bugün 15 Temmuz darbe girişimi hakkında kafalar daha karışık, olup bitenlerin arkasındaki gerçeklerin görülmesi daha da zorlaştırılmıştır.

Çünkü bugün iktidarı elinde tutanlar, kendilerine karşı da yapılan bu darbe girişimini, “Allah’ın bir lütfü” olarak görmüş, darbenin yarattığı kaos ve kargaşa ortamının sürmesini kendi amaçlarını gerçekleştirme, uzun bir zamandan beri hayal ettikleri “tek parti tek adam rejimi” için bir fırsat olarak kullanmak istemişlerdir.

1 YILDIR YANITI VERİLMEK İSTENMEYEN SORULAR

Bunun için de;

- “Darbe girişiminin arkasında kim var?”
- “Darbe neden MİT ve devletin istihbarat örgütlerinden değil de, enişteden, akrabadan, eşten dosttan öğrenildi?”
- “TBMM Darbe Araştırma Komisyonuna çağrılan, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı siyasi irade tarafından neden gönderilmedi?”,
- “Böyle komplike bir darbenin siyasi ayağı kimlerdir; darbenin başbakanı, bakanlar kimler olacaktı?”
- “TBMM Darbe Araştırma Komisyonunun çalışmaları AKP tarafından neden engellenmiştir?”
-    ...
Darbenin Türkiye halklarının ve dünyanın gözünde, açıklığa kavuşması için yanıt verilmesi gereken sorular bu ölçüde yanıtsız bırakılarak (Gerçek yanıtlar verilmek istenmediği için) ya da kimsenin inanmadığı yanıtlarla geçiştirilince, ister istemez, “Darbeyle iktidarın nasıl bir ilişkisi var; darbenin siyasi ayağı dokunulmaz mevkilerdeki kişiler mi?” soruları büyümektedir.

CHP ve olup biten hakkında kafa yoran pek çok kişi ve çevre “Bu darbe kontrollü bir darbedir!” sonucuna varmaktadır. Yine pek çok ülkede hükümetler; gösterilen resmi gerekçelerle, bırakalım Türkiye gibi büyük bir ülkede, “Muz cumhuriyetleri”nde bile inanılmayacak senaryolarla açıklanan darbe girişimini, kuşkuyla karşılamaktadır!

Onun içindir ki, Başbakan daha iki üç gün önce; “Darbeyi biz yaşadık diyoruz, anlatıyoruz ama bunu kimseye anlatamıyoruz!” diye feryat ediyordu! 

‘TEK ADAM REJİMİ’NİN İDEOLOJİSİ OLUŞTURULUYOR

Peki her şeyi bilmekle övünen AKP Hükümeti, Cumhurbaşkanı, hem de onun etrafında oluşturulan “tek adam rejimi”nin derin çekirdeği darbe konusunda anlattıklarının kimseyi ikna etmeyeceğini bilmez mi?

Elbette bilirler ama bilinenlerden ne efsane uydurulabilir ne de bir ideoloji çıkar; hatta ucu ‘zülfüyara dokunacak’ gerçekler de ortalığa saçılabilir.
Oysa onların, gerçeklerin değil; “bilinmezlik”, “inanılmazlık”, her köşede sinmiş akıl almaz “tehditler”den oluşturulan alacakaranlık kuşağının “avcıları” olarak; böyle “sisler”den, “korkunç sesler”den, “ürkütücü görüntüler”den oluşmuş; gerçeğin ve gerçek olmayanın birbirinin içinde belirsizleşip kaybolduğu bir ortama ihtiyaçları vardır. Çünkü böylece “grinin her tonu”ndan oluşmuş sis perdesi arkasında gerçekler gizlenirken, sis altında görüntüsü bozulmuş her şeyi, gerçekmiş gibi göstermek için “efsaneler” uydurmak, bu efsanelerle beslenen bir “tek adam rejimi”nin ideolojisini oluşturup ona inandırıcılık kazandırmak çok daha kolay olur diye düşünmektedirler. Ki, bir “diriliş efsanesi” ve “kuruluş ideolojisi” ihtiyaçlarını 15 Temmuz üstünden karşılamayı planlamış görünmektedirler.

Kuşkusuz bu “derin çekirdeğin” mensuplarının aklına böylesi ortamlardan efsane ve ideoloji türetme yeni gelmiş değildir. En azından “Gezi direnişi”nden beri bu girişimleri yapmaktadırlar. Ama 15 Temmuz darbe girişimi, “Allah’ın bir “lütfu” olarak görülmüştür. “Şehitler-gaziler kültü” oluşturularak, “tek bayrak, tek vatan, tek millet, tek devlet” “rabiası”yla harmanlanıp; anıtlar, törenler, sergiler, yarışmalar, nöbetler, gün ve gece boyu süren ezan, sala, Kur’an okuma...gibi yıl dönümü etkinlikleriyle, süslenerek “tek parti tek adam düzeni”nin “kavramları”,  “kutsal mekanları” ve “ritüelleri” oluşturulmaktadır.

15 TEMMUZ; ‘TEK ADAM REJİMİ’NİN CUMHURİYET BAYRAMI! 

Nitekim Diyanet İşleri Başkanlığının (DİB) aylık dergisinin temmuz sayısı 15 Temmuz’a adanmış, ve dergideki yazıda da ‘FETÖ’, Cumhuriyet aydınlanmasının eseri olarak gösterilmiş.

Dergideki yazıda; “Türkiye’de radikal modernleşme sürecinin bir ürünü olan Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ), dine yabancılaşmış bir toplumda özellikle mütedeyyin bireyler için sığınılacak bir liman işlevi gördü... Öteden beri Türkiye’deki siyaseti vesayetçi parlamentarizmin yarattığı boşlukları kullanmak suretiyle manipüle eden FETÖ unsurları, nihai kertede AK Parti hükûmeti ve Türkiye demokrasisini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmiştir” denilerek ‘FETÖ’ darbesinin suçlusu ve sorumlusu olarak Cumhuriyet modernleşmesi gösterilmiştir. Tıpkı “darbenin siyasi ayağı” olarak CHP’nin gösterilmeye çalışılması gibi!

Önceki gün ise Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Her yıl 18 Mart’ta Çanakkale’yi yad ediyoruz değil mi, işte bundan sonra 15-16 Temmuz da aynı şekilde anılacaktır. Buradan  vatandaşlarımızı demokrasi nöbetlerine davet ediyorum. 15 Temmuz’u unutmamak için bu nöbetleri her yıl tekrarlamamız çok önemlidir.” diyerek “tek adam rejiminin cumhuriyet bayramını” da en yukarıdan ilan etmiştir.

15 Temmuz darbe girişiminden 1 yıl sonra, darbe ile ilgili en hayati sorulara bir yanıt yoksa da, 1 yıl sonra geldiğimiz yer bu kadar nettir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa