19 Temmuz 2017 01:00

Parmak sallamayı bırakın 15 Temmuz sorularına cevap verin

Parmak sallamayı bırakın 15 Temmuz sorularına cevap verin

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Farkında olmalısınız.

Fısıltılı iletişimin hayatımızdaki kapsama alanı genişliyor.

Sözün sahası daralıyor.

Aleni ya da zımni… Üzerine laf dahi edilemez, ‘belki’lerden muaf‘kutsal’lar listesi kabardıkça kabarıyor.

Görünür görünmez düşünce polislerinin   söz sahalarına yerleştirdiği trafik ışıkları mütemadiyen kırmızıları yakıp duruyor.  

Sallanan parmaklar, Kibar Feyzo’nun ağası gibihad bildirenkırmızı çizgiler çekiyor…

‘Ağanın poki üstüne pok olur mu?’… diye çemkiriyor…

Hazırlanan konuşma mönüleri…

Dayatılan ve dikte edilen günlük davranış kılavuzları bizim yerimize kararını veriyor:

‘Olmak’ ve ‘söylemek’ şarta bağlanıyor…

O isen böyle olmalısın…

Bunu diyorsan bunu söyleme(me)lisin…

Yeni Cem Küçükler kafilesine iltica ederek hayatımıza musallat olan Nedim Şener, misal.

Nedim Bey buyuruyor:

“Eğer adalet diyorsanız...[15 Temmuz’u] ‘kontrollü darbe’ olarak adlandırmayacaksınız.”

Olur.

BU NEYİN ENDİŞESİ? 

Andığımız Şener misali…

Ağzımıza kırmız biber çalmaya hazır yorum polislerinin, ‘yassah’ladıkları mevzuların başında,’15 Temmuz’ geliyor…

O kadar ifrit oluyorlar ki, hizalamaya çalıştıkları söz dizininin dışına çıkılmasından…

Kışkırtıyorlar, hayırdır, sakladığınız bir şey mi var, sualini eyletmek için…

Madem fincancı katırlarını ürkütme pahasına, zehirli elma bahçesine daldık…

Devam:

15 Temmuz’a neden bu koruma zırhı giydiriliyor?

Dokunulamaz, tartışılamaz, tartışılması dahi teklif edilemez kutsal muamelesi yapılıyor.

“Konuşma biat et” fasit dairesine hapsediliyor… 

Rahat olun…

Nedim Şener sen de…Bi’sakin…

Bakın…

KURTULUŞ SAVAŞI’NA NEŞTER ÜSTÜNE NEŞTER İNERKEN…

Kurtuluş Savaşı –olması gerektiği gibi- tüm veçheleriyle ele alınıyor. 

Teşrih masasında yatıyor. 

Kurtuluş Savaşı dahi böylesine enine boyuna neşter yerken, nedir bu 15 Temmuz’a dil uzatanın dilini keseriz nobranlığı… (*)

Bakın bu ülkeyi yoktan var eden Kurtuluş Savaşı o kadar mercek altında ki(mealen) ‘Aslında yok böyle bir Kurtuluş Savaşı’ neticesine ulaşanların tezleri kitap raflarına girdi… (Bittabi girmeli.)

Keza mesela 1. İnönü Savaşı’nın aslında yok savaş olduğunu, böyle bir muharebenin dahi olmadığı yazılıp çizildi.

Atatürk ve İsmet İnönü başta pek çok idolün ‘kurucu’ süreçteki rolleri, hal ve gidişatları hallaç pamuğu gibi atılıp duruyor…

Hal bu iken…

Mafya üsluplu “15 Temmuz’a laf ettirmem aga” lümpenliği de ne oluyor?

Hele bir atı Üskdar’a geçirelim, sonra müsaade edilir icabında tartışmanıza mı deniliyor…

Değilse…

KARANLIK NOKTALARI AYDINLATARAK SORULARIN ÇENGELLERİNİ İNDİRİN

15 Temmuz’a dair onca muamma varken…

Cevapsız tonlarca soru orta yerdeyken…

Baştan aşağı şüpheler ve acabaların mevzusu iken, 15 Temmuz…

Neden konuşmayacak, resmi hamasete, Saray’ın “kurucu” 15 Temmuz anlatacağına iman edeceğiz!..

Ne bu zihinlere, akıl ve izana mecburiistikamet çekmeler!

Hem kolayı var…

Madem tartışılacak hiçbir yanı yok…

Madem aydınlatılmaya muhtaç karanlık bir noktası yok, 15 Temmuz’un…

Şüphe duyanlar milli ve yerli değerler nezdinde şüpheli…

Dahi suçlu… ‘FETÖ’ ağzıyla konuşuyor…

Çözümü çok kolay…

Gösterin…

İzah edin…

HADİ ÇIKARIN ‘İŞTE SORULAR İŞTE CEVAPLAR’ BROŞÜRÜNÜ DE ÖĞRENELİM

Sallanan parmaklar iner…

Kalemi alır, klavyeye dokunur…

Farzı muhal “Kontrollü darbe” iddiasını gündeme getiren Kııçdaroğlu’na haddi bildirilir…

Tek tek sorularını, kuşkularını bertaraf edecek bilgiler sergilenerek…

Farzı muhal benim gibi, “Saray darbeden haberdardı, erken doğuma zorlanıp düşük yaptırıldı. Çünkü…” diyenlerin argümanları, dayanakları tarumar edilir…

Sorularımıza cevap verilerek, karanlık noktalar aydınlatılarak..

Önerim olsun:

15 Temmuz’a dair…

İşte Sorular, işte cevaplar…

İşte şüpheler, işte gerçekler…

Başlıklı broşürler, kitap-çıklar, film ve görseller yayınlayın…

Biz de…

İktidarın 15 Temmuz anlatısına, inşa edilmeye çalışılan, empoze 15 Temmuz tarihine mesafeli duranlar da dersini alsın…

Varsa karşı yeni sorular sorulsun, cevaplar verilsin…

Demokratik tartışma zemininde halk nezdinde müphem noktalar ortadan kaldırılsın…

Tamaam… Anlaştık mı?

Nedim Şener, Aydın Ünal… mesela sizler. 

Hadi bırakın hamaseti. Dokunun klavyenize. 

Sedat Ergin’in dikkat çektiği sorulara cevap vermekle başlayın…

Söz… Ben size yeni sorular ileteceğim…

Kapiş!..

(*) bkz. Tayyip Erdoğan’ın konuşma metni yazarlarından, AKP Milletvekili Aydın Ünal: Tetikteyiz, tehditkârız…  her gün, her an kinimizi büyütüyoruz, bunu da bilesiniz….Kutsallarımıza el uzatanın o kirlielinikırar; diluzatanlarındilini ta kökündenkoparırız.  Tehdit mi? Evet tehdit! (YeniŞafak, 13 Temmuz 2017)


İKTİDARIN 15 YILLIK SORUMLULARINI SORGULAMAYAN ‘FETÖ’ DAVASI EKSİK KALIR

Müsaadenizle... Uzunca bir alıntı:

Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet’te, “Benim merak ettiğim şey” diye yazmış: 

“..o dönemde bu örgütün içinde yönetici olarak yer alıp, sonradan pişmanlık getirenlerin durumu.

Normal olarak bu kişilerin de yargılanması gerekir. Etkin pişmanlık durumu bu kişiler için söz konusu olamaz, çünkü bunun söz konusu olması için bütün bu bilgileri, örgütten ayrıldıklarını açıkladıkları zaman vermiş olmalılardı.

Mesela Hüseyin Gülerce… şunu biliyoruz ki, bun adam, bu [Fethullahçı] çetenin kamuoyu önündeki sözcüsü konumundaydı. 

‘Cemaat bu konuda ne diyor’ diye sorulduğunda , gözler onun üzerine çevriliyordu.  

Sonradan bu çetenin karanlık yüzünü gördü, vazgeçti, AKP’ye biat etti.

Bunda bir sorun yok. Ama bu çetenin en ağır suçlarını işlediği zaman o örgütün yöneticisi konumundaydı. 

Merak ediyorum, bu tür suçlarda ‘Ben sonradan pişman oldum demek’ takipten kurtulmaya yarıyor mu?” (14 Temmuz 2017)

Aynı çıkarsama…

Aynı meraklı sorgulama “Ne istediler de vermedik”çiler için…

Başta Tayyip Erdoğan ve sıralı AKP iktidarı hiyerarşisi için yapılamaz mı?.

Ben vaktiyle yapmıştım (*), yapmaya devam ettim, ediyorum…

Tayyip Erdoğan’lar en azından suç ve suçluya; ‘terör örgütüne yardım ve yataklık… görevi suiistimal… sair kalemlerden mahkeme edilmeden yapılacak “FETÖ” yargılaması afakidir… 

Kadük kalır…

‘FETÖ’ davasında köklü ve esasa giren bir yargılama olamaz…

Galiba bunun için vakit var…

İslamcı terörün F Tipini, “FETÖ”yü sahiden ve esastan yargılayabilecek bağımsız mahkemeler kurulmasını beklememiz gerekiyor. 

Lakin yurttaş muhasebesi için beklemeye lüzum yok.

Daha da gecikmeden… 

FETÖ ortaklı AKP iktidarını destekleyen, oy veren yurttaşlar kendisini hesaba çekmeli, vicdanını sorgulamalı…

Belki de aynı hatayı sürdürüp sürdürmediklerini… 

Yanlışa devam etmemek adına sorgularlar…

Unutulmasın…

Siyasal İslamcı terörün sadece F Tipi, Fethullahın Cemaati yok…

Siyasal İslamcılığın diğer unsurları,  AKP’nin İslamcı koalisyonunun küçük ortakları olarak devleti parsellemeye eylemeye devam ediyor...

Muhtemel, yeni 15 Temmuz’ların faillerine çanak tutmanın vebali büyük olur…

(*) Misal. Tayyip ve AKP de FETÖ davasına dahil edilmeli, 17 Aralık 2015 
https://www.evrensel.net/yazi/75538/tayyip-ve-akp-de-feto-davasina-dahil-edilmeli


DEVLET SIRRI ÇİÇEK AÇTI

Kanıksatılan mutat haberlerden biri:

“Türkiye, Hollanda’dan son yıllarda 86 milyonliralık çiçek ithal etti. Hangi belediyelerin ödeme yaptığını soran CHP’li vekile, “Bilgiler gizli ve sır”denilerekbilgiverilmedi.” (14 Temmuz 2017)

AKP, altından kalkamadığı, cevap veremediği sorular için çözümü bulmuş:

“Devlet sırrı”… Ya da “… bu bilgiler gizli ve sır niteliğindedir.”

Hangi belediyenin kaç paralık çiçek ithal ettiği ve bunların akıbeti neden ve nasıl sır olduğu ise AKP’nin sırrı…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa