Türlü çeşitli yorumlar
Fotoğraf: Envato
Yaşam-ölüm üzerine yazmak istedim, günbegün yaklaşan bir ölümü türlü-çeşitli düşüncelerle değerlendiren yorumları okudukça içim elvermedi.
‘Bir ölüm’ yaklaşıyor, ‘hangi ölüm?’
Sözüm ona ‘Toplumun çıkarı, refahı, güvenliği, özgürlüğü..vb.’ amacıyla kurgulanmış, kurulmuş, işlerliği sağlanmış, işleyiş biçimi, işleyiş yönü, işleyiş amacı ve tüm bunların denetimi ve denetimin denetimi tek başına ve sadece iktidar yapılanmasının muktedir gücüne terk edilmiş bir siyasal ortamda, karar alıcı, alınan kararı uygulayıcı, kararın uygulanmasını denetleyici kurumların atanmış ya da seçilmiş yöneticileri zorunlu ve resmi bir uyumla yürüttükleri süreçte istenmeyenleri saptadılar, saptadıklarının bazılarını tasfiye etmeye karar verdiler, kanun yerine geçen kararname düzenini canlandırdılar, tasfiyeye karar verdiklerini yargı kararını gereksiz görerek işlerinden ettiler, mülklerinden ettiler, gelirlerinden ettiler, özgürlüklerinden ettiler, vb... Yani gerektiğinde güvenlik güçlerinin gücüyle daha bir güçlenen güç kullanıldı.
Bu gücün karşısında, o gücün işlerinden ettiği ve haksız işlerinden edildiklerine inanan iki kişi direniyor: Kendi güçlerini kullanarak...Güçleri yaşamları...Açlık grevindeler, grevleri aylardır ve son ayları cezaevinde sürüyor. Ölümleri her gün yaklaşıyor.
İşte bizler bu iki gücün karşılıklı meydan okumasının izleyicileri, tanıkları, bazen müdahilleri, bazen sorgulayıcılarıyız.
İki gücün karşılıklı meydan okumaları üzerine düşünüyor, türlü-çeşitli yorumlar yapıyoruz.
Kimimiz, “Haklılar ama ölmesinler, vazgeçseler şu direnişten” diye sızlayan vicdanlarımızın burukluğunda yaşamı toplumsal değer olarak yeğlediğimizi açıklıyoruz. Bu serzenişimizde biraz da ölüme, ölmek isteyenin karar vermemesi gerektiği düşüncesi çınlıyor.
Kimimiz, “Onlar ölümü seçtiler ama bunun faydası yok, çünkü toplum sessiz, umursayanların sayısı az, sesleri güçsüz” diyoruz. Bu sızlanışımızda yaşamı sonlandıracak ölümün ancak toplumsal hareketliliği sağladığında işe yarayacağına ilişkin işlevsellik kokan bir siyasal-toplumsal anlayış yok mu?
Kimimiz yaşamın ölüme galebe çalması için yaşamlarının sona ermeye yaklaştıkça güçlendiğini ve anlam kazandığını sürekli açıklayan, kendi ölümleri hakkında karar vermiş olanlara, kimimiz iktidar gücü kullananlara sesleniyoruz...
İktidar gücü şiddete büründükçe daha güçlü ama kendi yaşamına-ölümüne karar verenler karşısında güç güçsüzleşmiş, güç muktedir olmaktan çıkmış. Onların “terör örgütü üyeleri” olduklarına inandırmaya çalışıyor. “Terör örgütü” üyesiyseler, yaşam-ölüm ‘Varlığım...varlığına feda olsun’ anlayışına teslim edilecek. Böylece, yaşama-ölüme bireyin kendisinin karar verme hakkı göz ardı edilecek, toplumsallaşan yaşam-ölüm hakkında, yaşamaya ilişkin olsun, ölüme ilişkin olsun, bireyin değil kendisi dışında arkadaşlarının, ailesinin, devletin, kimi ya da neyi eklerseniz ekleyin özetle toplumun karar verme hakkı olduğu bir kez daha vurgulanmış olacak.
Yaşamları-ölümleri hakkında, bizzat kendilerini rencide eden ve haksız olduğunu düşündükleri uygulama özelinde, kendilerine uygulanan muktedir gücüne bireysel güçleriyle meydan okuyarak karar verenler “Yaşarken güçlüyüz, ölüme yaklaşırken daha bir güçlüyüz, ölüm karşı gücü alt edecektir” diyorlar.
Türlü-çeşitli yorumlar.
Bana söz düşmez, en doğru yorum yaşam-ölümleri konusunda bizzat karar verenlerin yorumudur diye düşünüyorum.
- Yücel Sayman'ın eşinden veda notu 17 Aralık 2021 04:40
- Taburcu olmak/tezkere bırakmak 30 Ekim 2021 23:16
- YAE atışması üzerine 17 Ekim 2021 00:14
- Gülünç bile olmayan bilinçli davranışlar 12 Eylül 2021 00:12
- Makul ve makbul olmayan dilin yakın tarih serüveni 05 Eylül 2021 00:12
- Yıllara meydan okuyan kitap 22 Ağustos 2021 00:13
- Güvenlik/Özgürlük: Son aşamalara doğru 08 Ağustos 2021 00:12
- Sınırları aşan kitlesel hareketlilik 01 Ağustos 2021 00:12
- Yansımalar 27 Haziran 2021 00:30
- Yeşiller Partisi 13 Haziran 2021 00:15
- Yetilerimi kamulaştırmışlar!.. 06 Haziran 2021 00:50
- Şaşırtabildiklerimizden misiniz?.. 09 Mayıs 2021 00:02