30 Temmuz 2017 00:15

Değişimin sıcaklığı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Mumia Abu Jamal

Tüm yazıları

Oyun oynayan çocukları seyrettiğinizde ilk olarak onların tüm dikkatlerini oyuna verdiklerini fark edersiniz. Sonra da tırtıl gibi sardıkları oyun dünyalarında koşarken, yürürken, sıçrarken ortaya koydukları sınırsız enerji dikkatinizi çeker. Buradan gençliğin hem fiziksel hem de ruhsal olarak bir enerji yumağı olduklarını öğreniriz.

Bizim açımızdan bunun önemi ne? Çünkü analizlerimiz gençliğin devrimci enerjinin taşıyıcısı olduğunu ortaya koymaktadır. Gerçekte, gençler, çocukluktan yetişkinliğe devinirken devrimci bir prosedürün, değişimin taşıyıcılarıdır. Vücutlarında devrim gibi çalkalanmalar yaşarlar, kişisel değişimleri gerçekleşirken toplumla çatışma halindedirler, bu çatışmayla değişimin de kaynağı olurlar, değişime biçim ve hayat verirler.

Bilim hareket halindeki moleküllerin termik enerji, sıcaklık yaydıklarını ortaya koymuştur. Bu durum toplumsal olaylarda, toplumsal hareketlerin durağan bir toplumu sarsması, tartışmalara, çatışmalara yol açması yani ısı/sıcaklık yayması şeklinde kendini gösterir. Sıcaklık değişime yol açan elementtir. Yemek pişirdiğimizde de aynı şey gerçekleşir: Çiğ besin maddelerini, yiyebileceğimiz, hazmedebileceğimiz besinlere çeviririz. Spor yaparken ortaya çıkan ısı ile besin maddelerindeki proteini kasa dönüştürürüz. Seviştiğimizde paylaşılan sıcaklıktan yeni bir yaşam doğar.

Toplumsal mücadele sürdürdüğümüzde de toplumsal ısıyı arttırır ve toplumsal değişimlere yol açarız. Eğer sıkı ve güçlü bir mücadele sürdürürsek köklü toplumsal değişikliklere yol açacak devrimi gerçekleştiririz. İşte bu devrimi yapacak olan gençliktir. Devrimin motor gücü gençliktir. Bu, geçmişte böyleydi, gelecekte de böyle olacaktır. Bu konuyla ilgili olarak, ölünceye kadar Cezayir devrimi için mücadele eden büyük siyah devrimci Frantz Fannon’dan bir alıntı yapmak istiyorum. Elimde alıntı yapacağım‚Yeryüzünün Lanetlileri kitabı olmadığından aklımda kaldığı kadarıyla yetineceğim: Her jenerasyon içinde bulunduğu göreli karanlıkta kendi misyonunu belirler ve harekete geçer. Önünde iki seçenek vardır: ya bunu yerine getirmek ya da buna ihanet etmek!

YAZARIN DİĞER YAZILARI