03 Ağustos 2017 00:56

Kabarık 'suç' dosyamızda neler var?

Kabarık 'suç' dosyamızda neler var?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Okuyucular kusura bakmasın, biraz kişisel bir yazı olacak bu. Ama hikayemiz memleketin ahvalinin kısa bir özeti gibi aynı zamanda. 

Geçen hafta emniyete ifade vermeye gittiğimde önüme iki polisin zor taşıyabildiği 5 klasör koydular. Bu klasörler 2009-2013 yılları arasında yapılmış takip ve dinlemelerle ilgiliymiş.

Akla gelen ilk soru şuydu: Bu takip ve dinlemeler neden 2013’te birden kesilmiş? Aslında bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz. 2013, 11 yıl boyunca iktidarı paylaşan cemaat (FETÖ) ve AKP–Erdoğan arasında artık kılıçların çekildiği tarihti. 2013’te cemaatçi emniyet ve yargı mensuplarının tasfiyesi başlayınca, dosyamız da rafa kalkmış.

Gel zaman git zaman memleket geçen sene hâlâ birçok soru işareti yanıtlanmamış olan bir darbe girişimine sahne oldu. Cumhurbaşkanı “Allah’ın lütfu” dedi; sonra bu ülkede hukuka, adalete, demokrasiye dair ne varsa askıya alındığı OHAL rejimi ilan edildi. On binlerce emekçi işinden edildi . Televizyonlar, gazeteler, sendikalar, dernekler kapatıldı. Binlerce siyasetçi, gazeteci, aydın tutuklandı. Adına ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’ denilen ‘tek adam rejimi’ OHAL’in bu baskı koşulları altında yapılan  referandumla ve şaibeli bir sonuçla yasalaştırıldı. Ama referandum sonuçları galip görünenin asıl kaybeden olduğunu gösterince, tek adam iktidarı baskı politikalarına/OHAL’e daha fazla sarılmaktan başka bir çıkar yol bulamadı.

İktidar müflis yahudi misali eski defterleri karıştırmaya başladı, derken dosyamız da raftan indirildi. Kabarık ‘suç’ dosyamızda neler olduğuna gelince: Öncelikle FETÖ’cü emniyet ve yargı mensuplarının önemli bir rol oynadığı ama dönemim Başbakanı Erdoğan’ın savcılığına soyunmaktan geri durmadığı ‘KCK Operasyonları’nda legal Kürt siyasetçilerin tutuklanmasını protesto etmişiz. Sonra 15 Temmuz darbe girişiminin ardından iktidara yakın medya organlarının FETÖ’cülere yıkmaya çalıştıkları Roboski Katliamı’nı kınamışız. 

Daha ‘organize’ suçlarımız da var tabi. Ne de olsa DTK çalışmalarına Emek Partisi’ni temsilen katılıyorduk. Mesela DTK’nın yaptığı ‘Emek Çalıştayı’nın örgütlenmesinde görev almışız - ki çalıştayda alınan kararlar DBP’li belediyelerdeki taşeron işçilerin sendikalaşmasında önemli bir rol oynamıştı. Sonra ‘ Mevsimlik Tarım İşçileri Kurultayı’nın düzenleme komitesinde yer almışız. Bu konu ile ilgili soru soran polis, aslında bu sorunun mevsimlik tarım işçilerinin neden her yıl yollara saçılan cesetler ile gündeme geldiklerinin ve neden ırkçı saldırılara uğrayıp kölece çalışmak zorunda kaldıklarının yanıtını verdiğini söylememizi fazla ideolojik buldu.

Emeğin sorunlarının tartışılmasından, mevsimlik tarım işçilerinin örgütlenmesi çalışmalarından ‘suç’ üretenler, elbette işçilerin grevlerini yasaklamakta da hiçbir tereddüt göstermiyorlar!

Peki Kadri Gürsel iddianameme nasıl girdi? 

Yılını tam hatırlamıyorum - malum içerde internete girip bakma şansım yok - ama sanırım 2013’te Kadri Gürsel, o gün kendilerini  hâlâ devletin sahibi sanan ulusalcı-laik kesimlere seslenen yazılar yazmıştı. Bu yazılar da özetle ulusalcı-laik kesimlere devletin artık el değiştirdiğini ve Kürt hareketi başta olmak üzere demokrasi güçleri ile ittifak yapmazlarsa yeni rejimin kendilerine hiçbir yaşam alanı bırakmayacağını söylüyordu - ki bugün haksız olmadığını yaşayarak gördük. Biz de bu yazıları önemsemiş ve hatta Evrensel’deki yazılarda tartışma konusu yapmıştık. İşte bir DTK toplantısında Kadri Gürsel’in yazılarının önemine dikkat çekmiş ve kurulmakta olan yeni rejime karşı en geniş halk kesimlerinin bir araya getirilmesinin gerekliliğini belirtmiştik. Bu konuşma iddianamede halkı isyana teşvik  ederek kaos yaratmaya çalışmak ‘suçu’ olarak yer aldı. Yani Cumhuriyet davasının ilk duruşmasında Kadri Gürsel’in neden bırakılmadığını soranlar bir kez daha düşünsünler. Kadri Gürsel’in suçu başka iddianamelere girecek kadar büyük!

“Yarım kalan darbeyi, onlar tamamladılar” diyenlere çok öfkelenen partili cumhurbaşkanımızı kızdırmak istemeyiz ama yine de beynimizi sürekli kemiren bir soru var! Madem yarım kalan darbeyi siz tamamlamadınız; o zaman FETÖ’cülerin adım adım izlediği bizler, acaba bugün neden onların hazırladığı iddianamelerle içerideyiz?



EVRENSEL’LE DAYANIŞMA ZAMANI

DEĞERLİ dostlar;

Tutuklanmamdan sonra farklı biçimlerde dayanışma gösteren herkese teşekkür ediyorum. Bir kez daha belirtmek isterim ki, bizler her koşulda emeğin, barışın, adalet ve özgürlüğün sesi olmaya devam edeceğiz. Ancak ülkemizin üzerine çöreklenen karanlığın sesimizi kesmek için var gücüyle saldırdığı bir dönemden geçiyoruz.

Bizimle dayanışma içinde olan dostlara çağrımızdır: Bugün bizim için en anlamlı dayanışma Evrensel’i sahiplenme, Evrensel’in e-gazete kampanyasına katılıp abone olmanızdır. 

Şimdi emeğin barışın, demokrasinin, adalet ve özgürlüğün sesini büyütmek için Evrensel’i sahiplenme zamanıdır. 

Bu sahiplenme ve dayanışmanın büyütüleceğine olan inancımla herkesi selamlıyorum.

Yusuf Karataş
Diyarbakır D Tipi Cezaevi
C-4 / 2. Oda

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa