06 Ağustos 2017 00:57

Yeni bir devlet kuruluyor

Yeni bir devlet kuruluyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye yaşadığım ve siyasi gelişmeleri, siyasi mücadeleleri günlük yaşam boyutunda  algılayabildiğim bir ülke olmasa; sınırlar ötesinde gerçeklik formatıyla anlatılanları, gerçekliği yansıttığına inanılan yorumları merakla izleyerek olup biteni kavramaya çalışıyor olsam, neyi nereye oturtacağıma karar veremezdim.

Örneğin demokratik yeni bir devlet yapısını oluşturma fikriyatının ülke çapında yayılması, tartışılması ve benimsendiğinde halkın bizzat hazırlayacağı anayasa ile uygulanmasının sağlanması amacıyla değişik çevrelerden bir araya gelenlerce benimsenen  “Yeni Anayasa Platformu”nun oluşturucu ve düzenleyicilerinden, ülkenin hemen her bölgesine gidip konuşanlarından biri cumhurbaşkanı başdanışmanlarından olmuş, referanduma sunulan anayasa değişikliğiyle temelleri atılacak yeni devlet örgütlenmesini “devrimci, milli demokratik devrim” tanımlamasıyla övmüşse ve bir diğeri referandum sonrası Ak Parti MKYK üyesi olmuş, katıldığı bir televizyon programında “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğandır” diye birlikte yola çıktıkları arkadaşının söylemini olan biteni özetleyerek uygulamada vurgulamışsa, sınır ötesi meraklı izleyici yeni bir devrim modeliyle tanıştığı zehabına kapılır, yanılıp yanılmadığını ölçebilirim umuduyla sol çizgide yer aldığı söylenen, en azından sosyal demokrat bir siyasi anlayışa sahip olduğu ileri sürülen ana muhalefetin duruşuna bakmayı denerdi. Ve ana muhalefetten bir milletvekilinin, Ak Parti MKYK üyesinin söylemi akabinde o kişi hakkında “anayasal düzeni yıkma suçunu itiraf” suçlaması ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu öğrenir, neyi nasıl düşüneceğini bilemezdi sanırım. Düşünürdü: Referandum yapılıyor, halk kendisinin oyuna sunulanı şöyle ya da böyle kabul ediyor; eğer bu kabul sonucu devletin örgütlenmesi temelinden değişiyor, yeni bir devlet yapılanması gündeme geliyor ve devlet her kademede yeniden inşa ediliyorsa, yani siyaset alanı bütünüyle herkesin günlük yaşantısının özgürlükler hattındaki inşaat alanına dönüşmüşse ve bu suçsa, suçlu halkın referanduma ‘evet’ diyen sayıca çoğunlukta kalmış gözüken kesimidir. Suç duyurusu yapılacaksa topluca bu kesim hakkında yapılmalıdır. Eğer suç yoksa, yani referandumla ‘anayasal düzen yıkılmamışsa’, aksi görüşü dile getiren ve yeni bir devlet yapısının, örgütlenmesinin inşa edildiğini söyleyen, bir bakıma malumu ilan eden Ak Parti MKYK üyesinin “itirafı” nedeniyle “anayasal düzeni değiştirme suçu”  oluşmaz. Ayrıca müstakilen ‘Bir suçu itiraf suçu’ diye bir suç yoktur, olmamıştır, umarız günümüzde ya da, olur ya, ana muhalefet iktidar gücü olunca da olmaz. Düşünen düşüncesini açıklar, bu da suç oluşturmaz. 

Diyeceğim, olup biteni sınırlar dışında izleyen biri, yukarıda aktardığım olguyu gerçeklik formatında anlatıldığına, gerçekliği yansıttığına inanılan yorumlarla açıklandığına güvenerek olup bitene ilişkin düşünce oluşturmaya kalkışsa düşünce oluşturmada beyin algoritmasının yetersiz kaldığını görürdü.

Oysa ben, olup biteni belirleyen siyasi gelişmeleri, siyasi mücadeleleri günlük yaşam boyutunda izleyebilen biri olarak, referanduma sunulan anayasa değişikliğinin ‘yeni anayasa platformu’nun fikriyatı ile taban tabana zıt olduğunu, referanduma sunulan değişiklik ile, evet, yeni bir devlet inşasının temellerinin atıldığını ancak bu devletin biçimsel olarak demokrasi değil, var olan despotizmi daha da koyu bir otoritarizmin karanlığına iten ‘milli irade’ devleti olduğunu anlamakta zorlanmıyorum. Ve suç olan olgu referandumla anayasal düzenin değişmiş olması değildir; suç olan yeni ‘milli irade devletinin’ kendi formatına uygun olsalar bile demokratik devletle bağdaşmayan tüm uygulamalarıdır ve bu suçların çoğunda demokratik devlet standartlarında zaman aşımı işlemez.

Ben ayrıca, yeni bir devlet inşa edildiğini, bu devlet biçiminin referandum öncesi var olan despotik devlet biçiminin karanlıklar ötesine geçen ‘milli irade devleti’ olduğunu anlayamayan, bu çerçevede siyaset oluşturmayan, ‘itirafı’ bir suç türü sanan (Aslında milli irade devletinde bu bir suç türü olabilir), milli irade devletinin yargısına bu yargıyı temellendiren yapılanmayı ‘anayasal düzeni değiştirme suçu’ iddiasıyla şikayet edip siyasi medet uman, özgürlükler alanında ‘özgürlüğün sınırı’ saçmalığıyla sınır genişliğini ya da darlığını özgürlüğün ölçütü zanneden ana muhalefetin, burada saymadığım ve saymaya gerek duymadığım günahları dışında, var oluş özündeki özsüzlük nedeniyle gerçek özgürlüğün ışığı olamayacağı sonucuna ulaşmakta da zorlanmıyorum.                  

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa