09 Ağustos 2017 01:00

Yeni devlet mi?

Yeni devlet mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ekranda “Yeni bir devlet kuruyoruz lideri de Tayyip Erdoğan’dır” diyen AKP Eski MKYK Üyesi Ayhan Oğan’ın sözü, infial yaratan bütün durumlarda olduğu gibi partinin yetkilileri tarafından “Bizi bağlamaz” denilerek münferit hadiseler çuvalına atıldı. Oğan da ikinci bir açıklama yaparak sözlerinin arkasında durduğunu iddia etti ama yeni devlet kurmaktan değil, 15 Temmuz’dan sonra devleti yeniden tahkim ve inşa etmekten bahsetti. 

Kuyuya atılan münferit taşlardan AKP icraatının güncel ve uzak hamlelerini tespit etmeye alışık kamuoyu; laikliğin altının oyulması, adım adım başkanlık sistemine geçiş, ‘askeri vesayeti tasfiye ediyoruz’ iddiasıyla tek parti hegemonyasının inşası, toplumsal cinsiyet kalıplarının muhafazakar bir içerikle yeniden kurulmaya çalışılması vb. konularda yetkili yetkisiz şahısların ağzından çıkan sözde münferit kerametlerin siyasal norm değişiminin nasıl ilk habercisi olduğuna defalarca tanık olduğundan haklı olarak yoğun bir tepki gösterdi. 

AKP şimdiye kadar devlet işleyişinde hukuki ve siyasi bir dizi değişikliğe imza attı. Ne var ki yeni bir devlet kuruyoruz gibi bir laf, devletle hükümetler arasında geçici bir ilişki olduğuna; AKP giderek bir devlet partisi haline gelse de icraatının devletin “iyi” özüne dokunan nitelikte olmayacağına; devletin hep sınıflar ve siyasetler üstü, konjonktürel müdahalelerin değiştiremeyeceği bir esasa sahip olduğuna inanan geniş bir nüfus açısından ağır bir meydan okumaydı.

Öte yandan belli ki devlet kurumlarının yeniden yapılandırılması, kuvvetler ayrılığının bertaraf edilmesi, Meclisin etkisizleştirilmesi, bu sürecin kadrolaşmayla da taçlandırılması AKP kadroları ve çeperinin yeni bir devlet kurulduğu zehabına kapılmasına yol açıyor. Belli bir seçmen kitlesine de bunu propaganda ediyorlar. O belli seçmen kitlesine dahil olmayan kesimleri de arada bir alarma geçirerek tepki yokluyorlar. 

Anayasa’nın değiştirilemez ya da değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk dört maddesinin değiştirilebileceğini tartışmaya açan AKP kadroları, bu cüreti iktidarı boyunca anayasal, hukuki, siyasal, sosyal ve kültürel bir çok şeye rahatça dokunabilmesine borçluydu. Gerçekten de bu bakımdan devlet kurumlarının büyük çoğunluğu bugün tanınamaz durumda. 

Ama bu devlet denen mefhumun niteliğini ortadan kaldıran bir değişim değil. Çünkü anayasalarda ne yazarsa yazsın devlet söz konusu olduğunda dokunulamaz olan tek şey devletin biçimini belirleyen ilkeler değil, onun mülk sahibi sınıfları temsil eden bir cihaz olmasıdır. AKP’nin hiç dokunmak istemeyeceği yer de burası. Yoksa Anayasa ile korumaya alınan laikliğin altı, 50 milyon nüfus denilerek millet tanımının kendisi çoktan bozuşturulmuş bulunuyor. Fakat bu devlet hâlâ büyük sermayenin, sonradan türeyen çevre çeper burjuvazisinin cihazı olmaya devam ediyor. Yasalar da mülk sahibi sınıflarla mülksüz sınıflar arasındaki eşitsiz ilişkiyi ilelebet muhafaza etmeye veya bunu kamufle etmeye; açıkçası devletin sınıf ve siyaset dışı bir görünümünü korumaya yarıyor. 

Sadece Türkiye’de değil, birçok ülkede devletin geleneksel demokratik formu önemli bir aşınmaya maruz kaldı. Bu süreç daha da devam edecek. Sağ popülist dalga kuvvetler ayrılığı ve parlamenter demokrasinin hareket alanını kısıtlayan önermelerle iktidar yarışında. Bazı ülkelerde ise çoktan beri iktidardalar. Devletin değişmeyen iktisadi ve siyasi özü ihtiyaca binaen hemen her zaman kendisine yeni bir biçim bulabiliyor. Bu kimi zaman faşizm olur, kimi zaman demokrasi kimi zaman da bizde olduğu gibi bütün yetkilerin bir kişide toplandığı bir rejim halini alabilir. Devletin temsil ettiği sınıfların eldeki aygıtla ne yapamadığına veya ne yapmak istediğine bağlıdır biraz da bu. 

Bu istek önemlidir ama, tek yanlı işleyen bir süreç de değildir. Emekçilerin, ezilenlerin kendi zararlarına olacak değişimlere karşı itirazları, demokratik talepler için sürdürdükleri mücadele “isteğinin” gerçekleşebilme koşullarını her şeyden fazla belirler. Kimsenin demokratik, laik, eşitlikçi bir devlete bir itirazı olmaz. Yeni bir devlet kurulacaksa da bu ilkeler temelinde gündeme alınması beklenir. Ama Oğan’ın söz ettiği yeni devlet bu değildir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa