11 Ağustos 2017 01:00

'Seçim sathı maili'ne mi girdik?

'Seçim sathı maili'ne mi girdik?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hafta başında Abdülkadir Selvi’nin, Bahçeli’nin 2018’de “erken seçim” isteyebileceğini iddia eden yazısından sonra “2018’de bir erken seçim olup olmayacağı” tartışması hızla yayıldı. 

- OHAL koşulları, tutuklamalar, “kayyımlar”, Meclisi baypas eden girişimlerin yanında, muhalefete yönelik eleştirilerde çıtanın “vatan haini”, “darbeci”, casus” suçlamalarına yükseltilmesini,

- Hükümetin iç ve dış politikadaki büyük açmazlarını,

- Cumhurbaşkanı ve Başbakandan başlayarak AKP propagandasının Kılıçdaroğlu’nun “Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın muhtemel rakibi” adayı olarak yıpratmak için çok somut bir karalama ve itibarsızlaştırma kampanya başlatmış olmalarını dikkate alanlar, 2018’de bir “erken seçim”in olabileceği tezine destek veriyorlar.

AKP İÇİN ‘ERKEN SEÇİM’İN ŞARTI ‘KAZANMA GARANTİSİ’DİR!

Ancak şu da bir gerçek ki; “erken seçim” kararı almak da 16 Nisan referandumu sonuçlarından sonra artık o kadar kolay değildir.

Çünkü yapılacak seçim, Mecliste az çok bir çoğunluk sağlamakla yetinilecek ya da “Ne olacak bu seçim olmadı, bir dahaki seçimde olur” denecek bir seçim değil.

Çünkü Erdoğan ve etrafındaki “çekirdek” için Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı çıkarmayacak bir seçim, “bir yıkım”dır; “tarihin sonu”dur! 

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan aylardır, ısrarla; “Artık seçimi kazanmanın çıtası yüzde 50+1’dedir” diyor. 

Bu yüzden de bugün “erken seçimin şartlarına” bakarken, geleneksel olarak “Hükümetin sıkışmışlığı”, “Ülke siyasetin bir seçime ihtiyaç duyuran koşullar” gibi ölçütlerden öte (Elbette ki bu ölçütler de seçimi zorlayacak kadar büyüyebilir) Erdoğan’ın seçimini garantiye aldığı koşullardır.

Eğer Erdoğan ve ekibi, bu koşulları yakalarsa, “Erken seçim Türkiye için şöyle mi böyle mi sonuçlar doğurur”a bakmadan “erken seçim”e başvurabilirler!

‘ERKEN SEÇİM’ KARARI ARTIK KOLAY DEĞİL!

Ama bu şartları bir arada bulma, “Hah artık seçim cepte” demek de artık o kadar kolay değildir. 

Nitekim Erdoğan, 16 Nisan referandumundan beri yatıp kalkıp AKP’deki “metal yorgunluğu”ndan, bu performansla partinin 2019 seçimini kazanamayacağını söylemektedir. Parti içinde ve parti ile halk arasındaki ilişkileri tevazuun, kardeşliğin, çalışkanlığın değil çıkarların, kibrin, kırgınlıkların belirlediğini öne sürerek, “Kendi çıkarlarını ülkenin, partinin çıkarını önüne koyanlarla birlikte yürünmeyeceğini” ilan etmektedir. 

Elbette ilk bakışta her partide olabilecek, “Yorulanların kenara çekilmesi”ne yönelik bu tür bir girişimde söz konusu olan 15 yıldır iktidarda olan AKP olunca iki önemli handikap ortaya çıkmaktadır.

1- “Kendi çıkarını parti ve ülkenin çıkarının önüne koyanlarla bir arada yürüyemeyiz” diyen Erdoğan’ın, kendisinin Cumhurbaşkanı (Bütün başarıları kendisine yazıp başarısızlıkları da yereldeki yöneticilere çıkarması) yapılmasını bütün ülke ve parti çıkarlarını önüne koymasına, “yorgun” denen yerel kadrolar ve onların etkisindeki tabana kabul ettirmek kolay olmayacaktır.

2- 15 yıldır, Cumhurbaşkanının da ifade ettiği gibi makam mevki, güç, itibar, servet sahibi olarak “sınıf atlayan” AKP’nin yerel siyaset erbabının “Siz yorgunsunuz” diye itibarsızlaştırılması, çıkarlarından vazgeçerek bir kenara çekilmesi ya da militan partililer olarak “kendilerini yenilemek” üzere “tabanda çalışmaya girmeleri” kolayca kabul edecekleri bir şey değildir. Çünkü partinin yönetim kademelerinden tasfiyenin ekonomik ve sosyal bakımdan da bir itibar ve mevzi kaybı olacağını onlar herkesten iyi bilirler. Ve dahası 15 yıllık iktidar partisinde bu girişimin partinin tabanını da (tarikat, cemaat çevreleri, aşiret, akrabalık, yerel çıkar birlikleri... ile de iç içe geçen) içine çeken iç kavgaları da gündeme getirecektir. “Erdoğan’a biat”ın, “Erdoğan’ın ezeli ve ebedi lider ilan edilmesi”nin oluşturacağı parti içi otoritenin de bu kavgaları önlemeye yetmesi çok şüphelidir.

AKP’DEKİ YORGUNLUK FİZİKİ YORGUNLUK DEĞİL! 

Kısacası, metal yorgunluğu etrafında, 2019’da yapılacak seçimi kazanma şartı olarak öne sürülen AKP’de yapılacak yenileme girişiminin, yeni ve çok geniş bir “küskünler ordusu” yaratması daha güçlü biri olasılıktır.

Nitekim referandumdan beri, bir yandan sert eleştirilerle öte yandan da “tehditlerle” hizaya getirilmek istenen AKP’nin yerel yöneticilerinde bir kıpırdanmanın olmaması da gösteriyor ki, AKP’deki “yorgunluk” öyle kolay atlatılacak, kadro düzeyinde fiziki müdahalelerle giderilemeyecek bir sorundur.

Nitekim Rize, Trabzon ve Giresun’da AKP’nin yerel yöneticileriyle yapılan toplantılarındaki tablo bu açıdan Cumhurbaşkanı için umut kırıcı olmuştur. 

Giresun toplantısında bu tablo basına da yansımış; Cumhurbaşkanının katılacağı günler öncesinden bilinen toplantıya Giresun Belediye Meclisi üyesi 12 AKP’li üyesinden sadece 4’ünün katılması, toplantıya katılan Giresun merkez ilçe yöneticilerinin Bulancaklı delegeler kadar bile olmaması gösteriyor ki, AKP’deki “yorgunluk” sorunu; gerçekte partinin hedefleri konusunda bir irtifa, bir heyecan kaybıyla ilgilidir ve bu boşluğu “Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı yapalım, gerisine karışamayalım” hedefi dolduramayacak görünmektedir.

AKP İÇİNDE OPERASYON İÇİN ‘SEÇİM ORTAMI’ İHTİYACI 

Yerel yöneticiler düzeyindeki bir “hedefsizliğin” yarattığı “yorgunluğun”, “çözülme” olarak işçi ve emekçi yığınlar içindeki AKP tabanında da bir karşılığının olduğu referandumda ortaya çıkmıştır ve gelişmeler bu sürecin ilerleyeceğini göstermektedir. 

Elbette Cumhurbaşkanının il il, hatta ilçe ilçe gezerek AKP’yi, seçim varmış gibi teyakkuza geçirmeye başlaması göstermektedir ki, AKP ülkeyi “erken seçim sathı maili”ne sokarak, sonuçta bir “baskın seçim” ihtimalini de gündemde tutarak, siyasi ortamı kendi hedefleri doğrultusunda belirlemeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla AKP’nin gündeminde bir erken seçim olmasa bile, AKP içindeki operasyonun bir “erken seçim atmosferi” içinde yürütülmesinden fayda umduğu görülmektedir.

“Erken seçim” ise bu süreçte, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimini “cepte gördüğü” koşulların bir araya geldiği bir dönemde gündeme gelebilecek bir seçenektir.

Aksi halde 2019 martında yerel yönetim seçimleri, 2019 kasımında da Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimini kapsayan takvim işleyecektir.

Ki, bugünden görünen seçim için tarih 2019’dur. 2018’de “erken seçim” sadece, seçimi Erdoğan için bir fırsata dönüştürecek koşulların bir araya gelmesiyle mümkündür!

Demokrasi güçleri seçim tartışmalarıyla değil bu gerçekler ışığında çalışmalarına hız verdikleri ölçüde kendi amaçlarına yaklaşacaklardır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa