15 Ağustos 2017 01:01

Manisa Tarzanı

Manisa Tarzanı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çocukluğumda, diyelim ki 1940’lı yıllarda ben ilkokula giderken gazetelerde Manisa Tarzanı’yla ilgili sıkça haberler, hatta röportajlar çıkardı. Bu haber ve röportajlara onun fotoğrafı da eklenirdi. Fotoğraftaki mayo giymiş adam hakkında yazılanları merakla okurdum. (O zamanlar “şort” denen kısa pantolon duyulmamıştı; çocuk halimle ben, Manisa Tarzanı’nın renkli kilotunu “mayo” sanıyordum.)

Babam, Manisa Tarzanı hakkında, “kaçık, ama iyi bir adam” derdi. Zaten onun hakkında kötü konuşanı hiç duymadım. Yaz kış mayoyla gezen bu adamın gençlikte Kurtuluş Savaşı’na katıldığını, savaşta yararlıklar gösterdiğini, savaş sonrası İstiklâl Madalyası’yla ödüllendirildiğini, Manisa’ya yerleşerek varını yoğunu bu kentin ağaçlandırmasına verdiğini, bu nedenle Manisalılar tarafından çok sevildiğini, geçenlerde internetten öğrendim. 

Peki bu “Tarzan” yakıştırması da nereden çıkmış?

Efendim, 1934 yılında Manisa’ya bir “Tarzan filmi” gelmiş... (Johnny Weismüller’in oynadığı bu Tarzan filmleri, o yıllarda çok revaçtaydı.)  Filmdeki Tarzan, aynı bizimki gibi “cıbıl gezer”, bitkileri ve hayvanları canı gibi severmiş. Bunun üzerine ahali, bizim mayolu (yani şortlu) adama “Manisa Tarzanı” demeye başlamış.

Bizim Tarzan’ın aslen adı neymiş biliyor musunuz? Ahmet Bedevî! (Bu soyadı, yerine oturuyor gibi gözükse de bence HAYIR!)

Efendim, Tarzan’ımız, 1899 yılında Bağdat’ta doğmuş, 1963’ün 31 Mayıs günü Manisa’da ölmüş! (Yanlışsa günahı internetin boynuna!)

Manisa’nin Spil Dağı eteklerinde kurduğu bir kulübede yaşarmış Tarzan’ımız. Doğa ve özellikle ağaç sevgisiyle yaşayan bambaşka bir insanmış! Dürüstmüş, paraya pula, mala mülke, mevki ve makam sahibi olmaya gülüp geçermiş. Onun için varsa yoksa doğa ve doğanın değerli bir parçası olan ağaçlar…

Sohbetleri sırasında, “Ağaçlar da canlıdır! Dallarını koparırsanız canı çok acır!” diyerek Manisalı çocukları bilgilendirirmiş! Suladığı fidanlara hep yavaşça “Evlâtlarım” diye seslenirmiş… 

Başta Atatürk olmak üzere, Mevlânâ, Münir Nureddin Selçuk ve Safiye Ayla hayranıymış!       

Manisa Tarzanı’nın hayatı, 1994 yılında kendi özgün adıyla bir filme konu olmuş. Filmin yönetmeni Orhan Oğuz’muş… Ve bu film, herhalde “Türkiye’nin ilk ve son çevreci filmi” özelliğini taşımış.

Ulusal bayramlarda, göğsüne yapıştırdığı bir palmiye yaprağı üzerine, kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası’nı takarmış Tarzan’ımız. (İşte size eskiden kalma bir FİNACÜMLESİ.)  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa