Bir insan, bir devlet, çokça mağdur: Mayınlar
Fotoğraf: Envato
Soğuk bir kış gecesi araba motoruna sıkışan kedinin ölmesi ile başladı her şey. O gün bugündür yürüyemeyen hayvanlar için yürüteç yapmakta Mardinli bir genç. Üstelik gündelik yaşamdan basit malzemelerle ve tek kuruş para talep etmeden.
Ya devlet ve yürüyemeyen mağdurların öyküsü? Ne acı ki devletin refleks ve tercihleri yürüyemeyen hayvanlara hayat veren genç kadar vicdani ve işlevsel değil. Misal mayın mağdurları... Asker mağdurlar için eskiden yani kapatılmadan önce GATA vardı. Ya sivil mayın mağdurlarının hali?
Mayın, savaş gerçeğinin en yalın halini çocuklar bahsinde görüyoruz. Doç. Dr. Nazan Üstündağ’ın TBMM ilgili araştırma raporuna yansıyan sözleri yürek parçalayıcı: “2000-2010 arasında mayınlar veya güvenlik güçlerinin ateşleri sonucunda 150 kadar çocuk öldü.” Ya 2010 sonrası?
“Kara mayınları toprağın hemen altına ya da üzerine, elle ya da mekanik araçlarla kolayca yerleştirilebiliyor”, üstelik üretim maliyeti çok ucuz. Ya sebep olduğu ölümler, sakat kalımlar?
Mayın, ölümseverler için basit bir oyuncak misali! Ama mayın seviciler için ‘rakıya benzer’ bir yönü var: Şişede yani ‘kabında’ durduğu gibi durmuyor! Döşendikten sonra bunun yağmuru var, seli var, şiddetli rüzgar ve erozyonu var! Yani mayın döşendiği yerde kalmıyor doğada ve harita işaretlemeleri yetersiz kalıyor.
Bir örnek olarak hatırlayacak olursak, 1974 Suriye / İsrail savaşında Suriye topraklarındaki mayınlar sel sonrası Asi Nehri’nin denize döküldüğü bizim Samandağ sahillerine vurmuştu. Sahilde çalışan babasına öğle yemeği götüren Zehra F. bu mayınlara basarak, iki bacağını birden kaybetmişti. Takılan protez bacaklar 2008 yılında eskidiğinde değişmesi için tam 15 ay beklemiş, sorunu ancak basının üzerine eğilmesi ile çözülebilmişti.
Kısa bir arşiv taramasıyla tahmini verilere ulaşmak mümkün. Misal Uluslararası Kara Mayınlarını Temizleme Kampanyasına göre, “Türkiye’de 2002 yılının ilk altı ayında mayın patlaması sonucu 20 kişi öldü, 30’dan fazlası yaralandı. Yine aynı tarihlerde Güneydoğuda bin kişinin mayınlar sonucu öldüğü, 2 bin kişinin sakat kaldığı tahmin ediliyor” denmekte.
Kasım 2013 tarihli TBBM “Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi” Araştırma Komisyonu raporu mayın ve Türkiye gerçekliği üzerine önemli veriler sunmaktadır. Bu raporda yer alan Milli Savunma Bakanlığı (MSB) verilerine göre; “Türkiye’de döşeli mayın sayısı 2013 yılında 977 bin 922 adettir” yani yaklaşık bir milyon! Üstelik bu rakamlara “18.03.2013 tarihine kadar Valiliklere verilen yetkiler ile temizlenmiş 1milyon 150 bin 297 metrekarelik alan ve çıkartılmış 10 bin 951 adet mayın” dahil değil.
Bunlar salt devletin döşedikleri, ya diğerleri? Bu konuda net veri olmamakla birlikte MSB’nin 25.10.2013 tarih ve 2914 sayılı yazısı ipuçları içermektedir: “01 Ocak 1994 - 30 Eylül 2013 tarihleri arasında 3 bin 808 mayın patlaması olayı yaşanmış olup bu olaylarda 508 Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeli şehit olmuş, 2 bin 584 TSK personeli yaralanmıştır”
Resmî veriler sırf İran ve Ermenistan sınırında mayından temizlenmesi hedeflenen alan yüz ölçümünün ise aynı tarihlerde 15 milyon metrekareyi aştığını belirtiyor. Buna Suriye Irak sınırlarındaki mayınlı bölgeleri ekleyince devasa rakamlar çıkıyor. (Olumlu bir bilgi olarak MSB ve BM Kalkınma Programı iş birliğiyle doğu sınırlarımızda mayından arındırma faaliyetinin 2016-2017 yıllarında da devam ettiğini söyleyebiliriz)
Mayın öyle bir bela ki ‘engelli bireylerin engel türlerinin’ nerede ise tamamına neden olabiliyor: İşitme, görme, bedensel, konuşma engellisi olabiliyorlar. Ancak Engelliler İdaresi Başkanlığının verileri mayın mağdurlarını ayrı bir başlıkta ele almıyor. Buna mayın mağdurlarını istatistikler dünyasında ‘buharlaştırma’ da diyebiliriz. Hal böyle olunca devletin mayın mağdurlarına yaklaşımı yürüyemeyen hayvanlar için gönüllü çaba harcayan Mardinli gencin oldukça gerisine düşüyor.
Barış, muktedirlerin gündemine terk edilemeyecek kadar yaşamsal bir başlık. Barışa giden yolda mayınlar ise baş belası. Çatışma, savaş yanı başımızda da olsa barış için çaba harcamak, yol aralamak vebalimiz.
Sağlıcakla kalın.
- Günah vergisi: Alkol 20 Ocak 2025 06:20
- Piyasalaşma ektiler, biçilen sağlığımız oldu 13 Ocak 2025 04:07
- Verem değil yoksulluk ve yoksunluk öldürüyor 06 Ocak 2025 04:41
- Alfa kuşağı: Çeyrek yüzyıl biterken sağlık 30 Aralık 2024 04:32
- Nar: Sağlık, barış, esenlik 23 Aralık 2024 04:45
- Tamamlayıcı sağlık sigortası: Eksik olan ne? 16 Aralık 2024 04:47
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11