16 Ağustos 2017

AKP iktidarının 20 Temmuz OHAL ilanından sonraki uygulamalarının 12 Eylül darbesinin sıkıyönetim uygulamalarından farkı yok. 

O zaman da binlerce insan hapishanelere doldurulmuştu, şimdi de dolduruldu.
O zaman da hapishaneler işkencehanelere çevrilmişti, şimdi de işkencehane.
O zaman da işkence vardı, şimdi de var.
O zaman da on binlerce insan işinden atılmıştı, şimdi de atıldı.
O zaman da üniversitelerde bütün ilerici hocalar işten atılmıştı, şimdi de atıldı.
O zaman da hapishanelerde insanlar ölüyordu, şimdi de ölüyor.
O zaman da gazeteler kapatılmıştı (özel TV ve radyolar yoktu), şimdi de gazeteler (ek olarak TV ve radyolar) kapatılıyor.
O zaman da dernekler kapatılmıştı, şimdi de kapatılıyor.
O zaman da delilsiz iddianamelerle insanlar yargılanıp cezalandırılmıştı, şimdi de yargılanıyor.
O zaman da savunma kısıtlanmıştı, şimdi de kısıtlanıyor.
O zaman da parti liderleri hapishanelere konmuştu, şimdi de konuyor.
O zaman da grevler yasaklanmıştı, şimdi de yasaklanıyor.
O zaman da cunta lideri her gün bir yerde konuşup, bol bol din istismarı yapardı; şimdi de “Türkiye Başkanı” her gün bir yere gidip konuşuyor ve her gün din istismarı yapıyor.
O zaman elli kişi asılmıştı, daha sonra idam cezası kaldırıldı, şimdi idam cezasının geri getirilmesi tartışılıyor.
O zaman da Kürtlere karşı şovenist uygulamalar söz konusuydu, şimdi yine aynı uygulamalar devam ediyor.
O zaman askerler bin yıl iktidar üzerindeki vesayetini devam ettirsin diye anayasal ve yasal değişiklikler yapılmıştı, şimdi de AKP hiç iktidarı kaybetmesin diye anayasal ve yasal değişiklikler yapılıyor.
O zaman da şaibeli bir referandum ile 1982 Anayasası kabul edilmişti, şimdi de şaibeli bir referandum ile Anayasa değiştirilip “Türkiye Başkanı-Reis” sistemine geçildi. 

12 Eylül rejimine gerekçe oluşturmak için kontrgerilla ve MİT’in çalışmaları o günden bu güne tartışılırken 20 Temmuz rejimini oluşturmak için MİT ve bazı askeri kliklerin çaba ve çalışması tartışılıyor.

Galiba AKP’de birileri 12 Eylül rejimini çok iyi çalışmış.
 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Onaylamadığımız taslağı masaya koymayın’

‘Onaylamadığımız taslağı masaya koymayın’

Toplu sözleşme sürecinde olan kamu işçilerinin, Türk-İş ve Hak-İş yöneticilerinin üzerinde anlaştığı sözleşme taslağının kendilerinden gizlenmesine tepkisi büyüyor. Bu hafta hükümete sunulması beklenen taslağın onayları alınmadan masaya konmamasını isteyen işçiler, “Biz mücadele etmezsek sözleşmenin sonu belli” diyor.

22 bin 131 TL: Türk-İş’in açlık sınırı

72 bin 88 TL: Türk-İş’in yoksulluk sınırı

30 bin TL: Kamuda ortalama ücret

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et