18 Ağustos 2017

AKP’nin işsizlik karnesi

Geçtiğimiz günlerde mayıs ayı işsizlik rakamları açıklandı. Tabloda değişen bir şey yok. İşsizlik hükümetin yumuşak karnı olmaya devam ediyor. Erdoğan’ın şubat ayında başlattığı “istihdam seferberliği” ve sermaye kesimiyle yaptığı toplantılarda sıkça dile getirdiği daha fazla istihdam yaratılması yönündeki telkinler gidişatın taşıdığı risklerin farkında olduğunu gösteriyor. Ne var ki, meselenin telkinle aşılamayacağı aşikar. Birbiri ardına açıklanan istihdam teşviklerine rağmen ekonomi istihdam yaratmakta zorlanıyor, işsizlik tırmanıyor. 

Geçtiğimiz yıl mayıs ayı itibariyle bir yıl içinde istihdamda 795 bin dolayında artış sağlanmıştı. Bu sene  açıklanan teşviklere rağmen istihdam artışı 621 bin seviyelerinde kaldı. Geçtiğimiz yıl içerisinde özellikle inşaat sektöründe istihdamın edilen kişi sayısının 58 bin dolayında azaldığı göze çarpıyor. İşsizlik oranı yüzde 9.4’den yüzde 10.2’ye, tarım dışı işsizlik ise yüzde 11.3’den 12.2’ye  yükseldi. Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı 11.3’e, tarım dışı işsizlik ise 13.4’e ulaştı. Genç nüfus işsizliği ise yüzde 20 dolaylarında seyrediyor. İş gücüne katılım oranı ve istihdam oranı ise sırasıyla yüzde 53 ve 47.7 seviyelerinde. Bu demek ki 15-64 yaş aralığındaki her iki kişiden biri dahi istihdam edilemiyor. G7 ülkelerinin istihdam oranlarının ortalaması yüzde 70. OECD ortalaması ise yüzde 67.2 seviyesinde. Bu oran halen krizin yaralarını sarmaya çalışan Avro Bölgesi’nde ise yüzde 65.7. 

Köşemde işsizlik verilerinin üzerinde fazlaca duruyorum. Zira hükümetin sıkça tekrarladığı “başarı hikayesi” burada fena halde boşa düşüyor. Hatta, hükümetin dilinden düşürmediği eski Türkiye’yi mumla aratıyor. Ülke ekonomisinin en problemli dönemi olan ’90’larda işsizlik yüzde 9’un üzerine çıkmamıştı. AKP döneminde ise ekseriyetle çift hanelerde seyretmekle birlikte yüzde 9’un altına düşmedi. TÜİK serisinin başladığı 1988 yılından AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılının sonuna kadarki işsizlik oranı ortalama yüzde 7.96. AKP döneminde ise ortalama işsizlik oranı yüzde 10.65’e tırmandı. Hükümetin uluslararası sermaye çevreleri tarafından alkışlanan özelleştirme ve tarım politikalarının bu kronik işsizliğe katkısı büyük. Bunun ötesinde, geçen bunca zaman içinde sanayide istihdamı arttıracak bir dinamizm yaratılamadığı da bir gerçek. Sıcak para ile büyüyen ekonomik balonun istihdama katkısı oldukça sınırlı kaldı. 

Dünya krizle boğuşurken bizim ekonomide destanlar yazdığımız söylemine gelirsek. Dünyanın kriz dediğine biz başarı diyoruz işin sırrı bu. OECD ülkeleri arasındaki 2016 yılı 4. çeyrek verilerine göre yapılan sıralamaya baktığımızda işsizlik oranında 36 ülke 5. durumdayız. Bizden daha kötü durumda olan ülkelerin üçü Avro Bölgesi krizinden ağır yaralar alan ve halen yaralarını sarmaya çalışan İtalya, İspanya ve Yunanistan. Avrupa genelindeki toparlanma eğilimine rağmen troykanın boyunduruğundaki Yunanistan ekonomisi ayağa kalkmakta zorlanıyor. En kötü durumda ise halen siyasi ve ekonomik krizle boğuşmakta olan ve işsizlik oranı yüzde 27’lere varan Güney Afrika bulunuyor. İş gücüne katılım oranına baktığımızda Türkiye listenin en altında yer alırken, istihdam oranı açısından ise dipte Güney Afrika’nın hemen üzerinde sıralanıyor. 

Kısacası ister içeriden, ister dışarıdan bakın 15 yıllık AKP iktidarının dönem dönem uluslararası sermaye çevrelerince parlatılan ekonomik performansı istihdam söz konusu olduğunda fazlasıyla zayıf. Bu sorunun sıcak para girişlerinin devam ettiği bir dönemde tırmanması uluslararası sermaye hareketlerinin yön değiştirmesi halinde ülke ekonomisinin karşılaşacağı riskleri arttırıyor.

Evrensel'i Takip Et