Okullara kast sistemi: Düşünme, özgürlük ve seçme sorunu
Fotoğraf: Envato
Nüfusun dörtte biri öğrencilerden veya okul çağındakilerden oluşuyor. Her ailenin en kritik soru ve süreçlerinden biri “Çocuğumuz ne okusun? Hangi okula yazdırayım, nasıl yazdırayım?” Çocuk ve gençlerin en zorlu sorusu: “Ne olayım, ne olacağım?” Okul türü ve kademeler arası geçiş aynı zamanda hem çocuğun hem de ailenin kaderini belirliyor.
Kader de her kesim için aynı işlemiyor, sınıf ve zümrelere göre farklılaşıyor. Çok parası olan da bu dertten muzdarip ama onlar yine de en azından paralı bir çözüm buluyor. En yoksullar “Kaderinin farkında bile değil”, öyle “zorunlu” yaşayıp gidiyor. Geriye kalan dar gelirliler, orta sınıf ve memur çocukları için çok daha zorlu bir süreç bulunuyor: “Zorunlu seçmeli”.
Bugünlerde yükseköğretimde kayıtlar tamamlandı gibi, ek yerleştirme ve yatay geçişlerin sonuçlanması bekleniyor. KYK veya yurt yerleştirmeleri ile geçiş kayıt süreci tamamlanacak.
Zorunlu eğitim kısmında haftanın haberini, okul kayıtlarında Suriyeli aileler için ikamet şartının aranmaması oluşturuyor. Bunun anlamı şu ki, okulu ve öğretmeni seçme, çocuklarını “iyi okullara” kaydettirme arayışı, yurttaşlar için anaokulu ve ilköğretim aşamasında ikametgaha bağlı bulunuyor ve bu yüzden 3-5 bin lira masraf edip iyi bir okulun bulunduğu mahalleden geçici ev kiralayanlar bile oluyor.
Aynı şart Suriyeliler için aranmadığından onlar için en iyi okullardan yararlanma fırsatı doğarken yurttaşlar için aynı fırsat sunulmamış oluyor.
Çocuklara kast sıralaması: Binde birlik puanlara kadar sıraya sokulmuş okullar ve bölümler
Yabancı okul hayranlığı revaçta, parası olan önce yabancı okulları deniyor. İşin mantıksız olduğunu söylemek de pek mümkün değil, en azından bir Avrupa veya ABD benzeşimi, bir dış denetim veya dış akıl arayışı, aslında işin iyi yapılıp yapılmaması için bir güvence ve denetleyici bir mekanizma olarak algılanıyor. Parası pulu da yetiyorsa, artı bir okul statü puanı da kazanmış, farklı ve zengin kesimden oluşan bir çevre garantisi de sağlamış oluyor. Sonra isim yapmış özel veya vakıf okulları geliyor. Sonra fen liseleri. Geriye ise zorunlu eğitimin zorunlu okulları kalıyor. Her şey kademe kademe, katbekat sıraya sokulmuş; bir fen Lisesinin taban puanının bittiği yerde diğeri, onun bittiği yerde daha alttaki okul başlıyor. En sonda ise meslek ve imam hatip liseleri yer alıyor. Üniversitelerde maden, jeoloji, ziraat, fizik, kimya
öğrenci bulamıyor.
Seçim, eleştirel düşünce ve akademik özgürlük sorunu
Eleştirel düşünce eğitime ve okula din veya takım tutar gibi yaklaşmamayı, olası tüm seçenekleri çok ince olarak analiz edip bir seçimde bulunmayı, bunun için özgürlüğü ve güvenli bir ortamı şart koşuyor. Okulun finansmanı, cinsiyet eşitliği, çok kültürlülük, ırkçılık karşıtlığı… dönüp dolaşıp “iyi bir öğretmen”, “iyi bir kadro” temel soruyu oluşturuyor.
Bunun daha arkasında da “iyi bir bilim”, “iyi bir felsefe ve sanat”, “iyi ve güvenli bir ortam” arayışı yatıyor. Pragmatik olarak okulun “diplomasının değeri” araştırılıyor.
Okul seçimi ile eleştirel düşünce ve akademik özgürlükler birbiriyle yakından ilişkili bulunuyor. “Eğitim kalitesi”; yabancı okul, kolej, diploma veya parlayan bina duvarları yerine sorun odaklı ve sorun çözme becerilerini geliştiren “eleştirel (bilimsel)” bir eğitim anlayışına dayanıyor. “Eleştirel eğitim” için “akademik özgürlükler” şart bulunuyor. Aile ve çocukların “okul seçimi” hak veya özgürlüğü de bunun bir parçasını oluşturacak ki, kapitalist sistem içinde nitelikli rekabet yerine sınıfsal ayrıcalık ve ayrımcılıklara dönüşüyor. Seçime bağlı olmayan okul ise, eleştirel okul olma şansını zayıflatıyor.
Hem seçim mümkün hem de hepsi kaliteli okullardan oluşan bir sisteme erişip erişemeyeceğimiz ise daha çok siyasal tercihlere, devletin, rejimin, sınıfların tercihlerine bağlı
bulunuyor.
Pratik bir çözüm önerisi: ‘Suriyeli çözümü’
Aynen Suriyelilere tanınan “istediği okula kayıt hakkı” tüm yurttaşlara tanınmalı. Bir okul, kim olursa olsun başvuran yurttaşı kabul etmek zorunda sayılmalı. Herkes iyi okula kayıt olunca kötü okullar da iyi okullar konumuna taşınmak zorunda kalınacaktır.
Suriyelilere gelince, onların eğitim eşitsizlikleri daha had safhada. İki Suriyeli çocuktan biri okul dışında. Suriyelilerin eğitim sorununa çok ciddi olarak eğilmek, asimilasyona uğratmadan nitelikli bir eğitimden yararlanmalarını sağlamak, çok kültürlü çok dilli bir eğitim modeli geliştirmek gerekiyor.
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44