27 Ağustos 2017

Gönlüm hep onda olacak

Troya Savaşı’na katılıp da yıllardır ülkesine dönemeyen Yunanistanlı Kral Odisseus’un sarayı; onun dul kaldığını sandıkları karısı Kraliçe Penelopeya’yla evlenmek isteyen damat adaylarıyla doluydu... 

Yıllardır sarayın ve de halkının ürettiklerini ve birikimlerini yiyip içen ve sözde kendilerinden biriyle evlenme kararını bekleyen bu damat adayları arasında, bir ok atma yarışı düzenledi kraliçe Penelopeya... 

YARIŞI KAZANANLA EVLENECEKTİ

Penelopeya, yarışı başlatmak için sarayın avlusuna indi. Onu ilgiyle izleyen damat adaylarına; “İçinizden kim birazdan buraya getireceğimiz yayı gerip fırlatacağı oku şurada dizilecek on iki baltanın arasından geçirirse,” diye ağır ağır konuşmaya başladı, “işte ben artık onunla evlenip bu evimden ayrılacağım. En kötüsü, bana güvenen halkımdan da ayrılacağım... Ama gözüm ve gönlüm hep halkımda ve yıllardır buraya dönemeyen kocamda olacak...” diye konuştu.

Daha buna benzer sözlerle arsız damat adaylarına olan öfkesini de dillendirip biraz daha içini döktü ve gene merdiven sahanlığına döndü ağır ağır... Kimselere gözükmeyen tanrıça Atena da hep yanındaydı güzel Penelopeya’nın...

Haliyle arsızca eğlenen şımarık damat adayları bu hiç bekemedikleri konuşmadan şaşkına döndüler. 

PENELOPEYA, YAY VE OKU GÖNDERDİ

Kraliçe Penelopeya; sahanlığa çıktıktan sonra, sadık Çobanbaşı Eumayos’u yanına çağırdı. Yay ve okları, damat adaylarının yanına götürmesini söyledi...

Çoban Eumayos’un elindeki okla yayı gören sığırtmaç başı, ağlamaya başladı. Eumayos da ona katıldı... Damat adaylarının en azgını Antinoos, gene hemen ayağa kalkıp; “Be aptal köylü parçaları, ne diye hemen ağlamaya başlarsınız?​” diye gürlemeye başladı. “Böyle yapınca kraliçenin gözüne gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Biz soylular size ne buyurursak onu yapmak zorundasınız! Bu işinize gelmiyorsa, defolup gidin!”
O sırada Odisseus’un oğlu Telemahos, bu sövgüleri duymazdan gelip bir değnek parçasıyla upuzun bir çizgi çekti yarış yapılacak alanda. Ve aralarından ok geçebilecek şekilde, on iki baltayı, zigzaglı olarak sıraladı... 

Damat adaylarından bazıları, çobanbaşının getirip masaya koyduğu yay ve ok torbasına baktılar. Gerçekten de gerilmesi çok zormuş gibi duruyordu yayın teli... Özellikle Antinoos, yaya iyice baktı... Onu gerip oku fırlatacağına ve baltaların arasından geçirebileceğine inanmaya çalıştı...

TELEMAHOS ADAYLARI KIŞKIRTTI

Tam o sırada da Kral Odisseus’un oğlu Telemahos gelip yayı eline aldı. Bütün damat adayları, hemen ona odakladılar bakışlarını... Yayı çekip germeye çalıştı. Nerdeyse yay olduğu gibi sımsıkı duruyordu! Birkaç kez daha denediyse de beceremedi... O anda  avlu kapısının yanında dikilen ve kendisini büyük bir ilgiyle izleyen dilenci kılığındaki babası Odisseus’la göz göze geldi Telemahos. Babası, yayı yerine bırakması için işaret verdi gözüyle. Telemahos da yayı masanın üstüne bırakırken; “Demek ki ben daha çok gencim!” dedi kendisini izleyen damat adaylarına.  “Yoksa bu yayı gerip oku baltaların arasından geçirebilirdim! Haliyle o zaman da anam Penelopeya beni bırakmaz, bu evimizde kalırdık. Siz soylu damat adayı efendilere de buradan çekip gitmek düşerdi!” Bu kışkırtıcı söz üzerine küfürler yağdırdı bazı damat adayları!..
O sırada sadık sığırtmaçbaşı ile Domuzların Çobanı Eumayos, aralarında bir şeyler fısıldaşaraktan avlu kapısından dışarı çıktılar. Dilenci kılığındaki Kral Odisseus da onları izlemeye başladı. Bir süre yürüdükten sonra dilenci kılığındaki Kral Odisseus, onlara arkalarından seslenip durdurdu; “Bakın size ne diyeceğim?...” diye söze başladı. “İçimden şöyle bir şey geçiyor: Acaba diyorum, bir tanrı, Kral Odisseus’u yirmi yıl süren bir ayrılıktan sonra buraya getirse, siz ne yapardınız? Hani biraz sonra çıkacak kavgada, ondan yana mı olurdunuz, yoksa hem halkı hem sarayı sömüren bu arsız damat adaylarından yana mı?​”

Bu sözleri duyan Eumayos; “Sen ne diyorsun konuk amca?​” diye gürledi birden “Ah, tanrılar bir iyilik edecekse, bundan daha büyüğünü yapamazlardı!.. En başta biz garibanlar için. O bir gelse buraya, hem ülke içinden hem de ülke dışından leş kargaları gibi buraya çokuşan bu soyguncuları birlikte temiz-lerdik!.. Gene Troya Savaşı’ndan önceki o güzelim günlere dönerdik!”

DİLENCİ GERÇEK KİMLİĞİNİ AÇIKLADI

Bu sözlere çok sevinen dilenci kılığındaki Kral Odisseus, çok sevdiği halkını düşündü bir an. İşte kendisini anlayan ve olup bitenlerin bilincinde olan çoban dostlarından ikisi, kaya gibi yanındaydı! Bütün bunları bir şimşek hızıyla gözlerinin önünden geçirdikten sonra; “Ey dostlarım,” diye gözleri yaşararaktan gürledi dilenci kılığındaki Odisseus. “İşte o Odiseus burada! Onun ta kendisiyim ben! Nice acılardan sonra baba toprağına ve size yeniden kavuşabildim... Gerçi hemen bana inanmayacaksınız ama!..”
Kral Odisseus’un iki çobanı da, öylece şaşkın şaşkın bakmaya başladılar karşılarındaki dilenci bildikleri adama. Onu tanımaya, onun üstünde tanıtıcı bir bellenti gibi bir şeyler aramaya başladılar hemen. Odisseus birden yanında çalışanların bildiği, bacağındaki o büyük yara izini gösterdi. İzi görünce  efendilerini tanıyan çobanlar, Kral Odisseus’un boynuna atıldılar hemen. Başladılar ağlamaya... Bir yandan da elini yüzünü habire öpüyorlardı...

Odisseus da onlara sarıldı... Gözyaşlarını tutamadı...(*)

(*) Mitolojiyle ilgilenen okurlarımıza aşağıdaki kitapları öneriyoruz:
-. AKDENİZLİ TANRILAR (Yaşar ATAN– .2. Baskı)
-  AKDENİZ MİTOLOGYASINDN EFSANELER (Yaşar ATAN)
-  İNSAN VE TRAGEDYA (ANDRE BONNARD (Çev. Yaşar ATAN – 2. Baskı

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et