27 Ağustos 2017 00:15

Kurultay adalet mücadelesinde yeni bir adım olsun!

Kurultay adalet mücadelesinde yeni bir adım olsun!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Adalet Kurultayı dün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasıyla başladı.

Çanakkale’de Kocadere Kamp Alanı’nda düzenlenen ve 29 Ağustos’a kadar sürecek olan kurultayda, 8 ana panelde 44 panelist konuşacak. Panellerin dışında 54 ayrı “çalıştay”da da 540 konuşmacının alt konulardaki adalet başlıklarını tartışacakları belirtiliyor.

Adalet talebi Türkiye’de her zaman önemli bir talep oldu. Ama özellikle sıkıyönetim ve darbe koşullarında adalet talebi siyasi gündemin ön sıralarına çıktı; bazen de bütün diğer taleplerin önüne geçti.

Ama şu da bir gerçek ki; ülkemizde adalet talebi, hiç bir zaman son yıllardaki kadar önemli hale 
gelmedi. 

YAYGINLAŞAN ADALETSİZLİK ADALET TALEBİNİ BÜYÜTTÜ

Öncesinde de vardı ama Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden beri adalet talebi hızla öne çıktı. Daha seçildiği günün hemen ertesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “fiili başkanlık dönemi”ne geçildiğini ilan etmesinden beri, adalet talebinin, giderek büyüyen bir önem kazandığına tanık olduk. Özellikle adaletin kurumlaşmış hali olan yargıda, 2010’dan beri yapılan düzenlemelerle yargının yürütmeye bağlanması girişimleri, bu girişimlerin yargının partizanlaştırılması olarak ilerlemesi, partizanlığın devletle vatandaş ilişkisini belirler hale gelmesi, vatandaşların yasalar önündeki eşitliğinin bile artık “eskide kalan bir ilişki” olması, “adalet talebini” giderek büyüttü. 

HDP Eş Başkanları ve vekillerin tutuklanması, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyım atanması,

Pek çok gazete, TV ve yayınevinin kapatılması, 170 dolayında gazetecinin tutuklanması,

Yazar ve yöneticileri tutuklanarak Cumhuriyet gazetesine yönelik bir operasyon başlatılması,

CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun “MİT TIR’ları haberi” dolayısıyla müebbet hapis cezası istenerek yargılanması, yargı-adalet konusunda toplumda infiale yol açacak tepkiler oluşturdu.

Nitekim, CHP’nin “adalet” talebiyle düzenlediği Adalet Yürüyüşü”, İstanbul-Maltepe’deki “Adalet Mitingi”ne her kesimden halkın gösterdiği ilgi, bu talebin nasıl acil, yakıcı, bütün diğer talepler için de bir dayanak yaratacak kadar güçlü bir talep olduğunu hem bu talebi savunanlara hem de karşıtlarına gösterdi.

YÜRÜYÜŞLER, KURULTAYLAR ÖNEMLİDİR AMA... 

Erdoğan ve AKP propagandasının, sonuçta bir “yürüyüş”olan “Adalet Yürüyüşü”nü bu ölçüde hedefe koyması, üstünden geçen iki aya karşın hâlâ bu yürüyüşle uğraşması, yürüyüşü ve Kılıçdaroğlu’yu itibarsızlaştırmak için her yola başvurması gösteriyor ki adalet talebi, onları çok korkutmaktadır. Başka bir söyleyişle “adalet talebi”, Erdoğan-AKP iktidarının “yumuşak karnı”, “tek parti tek adam rejimi”nin önünü kesmenin en önemli dayanağı olacak mahiyette bir talep haline gelmiştir. 

Bu yüzden de “Adalet Yürüyüşü” ve “Adalet Mitingi” gibi “Adalet Kurultayı”na katılımın da beklenenin çok üstünde olması sürpriz olmayacaktır. 

Ancak, tartışmalar sadece kurultay çerçevesinde, katılanlar arasında bir fikir alışverişi ya da kimi belgelerin yayımlanması olarak kalırsa, “Tarihe not düşen” ama süren demokrasi mücadelesine beklenen katkıyı yapmayan bir etkinliğe dönüşür.

KURULTAYIN SONUÇLARINI YAYGINLAŞTIRMAK DAHA ÖNEMLİDİR

Bu yüzden de elbette adalet talebi etrafında bir kurultay yapılması çok önemlidir. Ama daha önemli olan; kurultayda ortaya çıkan görüşlerin, varılan sonuçların yığınlara mal edilmesidir. Bunun yolu da elbette bir yanıyla demokrasi mücadelesine destek veren medyanın yaygınlaştırılması, varolan medya ve sosyal medya kanallarının değerlendirilmesidir. Ama, mevcut medyanın yapısı ve iktidarın medyayı büyük ölçüde ele geçirdiği ya da boyun eğdirdiği dikkate alındığında, bunun da çok sınırlı olacağı ortadadır.

Bu yüzden de ülke sathında, yerellerdeki tartışmaların seyrine de bağlı olarak, demokrasi mücadelesi ve onun taleplerinin tartışıldığı, “tek parti tek adam rejimi”nin inşası girişimlerinin anlamı ve ülkenin nasıl bir faşizme doğru sürüklendiğinin halk indinde açıklığa kavuşturulması çok önemlidir. Dolayısıyla “adalet talebi”yle demokrasi mücadelesinin bağlantısının kurulması, “tek adam rejimi” gibi konularda; “yerel kurultaylar”, konferanslar, paneller, yürüyüşler, mitingler vb. etkinlikler düzenlenmesi, Adalet Kurultayında ortaya çıkan sonuçların yerel etkinliklerde tartışılması, onlardan yararlanarak aydınlatma faaliyetinin zenginleştirilmesi, her geçen gün daha da önem kazanacak görünmektedir.
Çünkü, sonuçta adalet talebi etrafındaki tartışma bir entelektüel tartışma değil, yığınların bu talep etrafında biriken tepkilerinin örgütlenerek demokrasi mücadelesine çekilmesi amaçlı bir tartışmadır. Adalet Kurultayının, dolayısıyla bu kurultaya katılanların, amacı da bu olduğu ölçüde başarılı olması mümkün olacaktır.

Bunu gerçekleştirecek olanlar da yerellerde emekçilerin önüne geçecek demokrasi güçleri ve işçiler, emekçilerin ileri kesimleridir; yerel aydınlar, demokratlardır.

Adalet Kurultayı, adalet talebi etrafında olmuş ve bitecek bir toplantılar dizgesi olmayı aşan, sonraki mücadelelerin ileriye doğru atılacak adımlar için yeni bir imkan olarak görüldüğü ölçüde amacına hizmet edecek, adalet mücadelesine, demokrasi mücadelesine önemli bir dayanak sağlayacaktır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa