22 Eylül 2017 01:00

Ayrımcılık, rüşvet, torpil, hatır-gönül, özelleştirme ve imam hatipleştirme sistemi!

Ayrımcılık, rüşvet, torpil, hatır-gönül, özelleştirme ve imam hatipleştirme sistemi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanından başlayarak Hükümet ve AKP sözcülerinin TEOG’la ilgili eleştirilerine bakıldığında sanırsınız ki; millet düşmanı, gençliği “yarış atı”na dönüştürerek, “sınav streslerine” sokarak gelişmesini engellemek isteyen başka bir hükümet TEOG belasını başımıza sarmıştır. Allah’tan ki, imdada bu yıl iktidara gelen AKP yetişmiş; tek lider Cumhurbaşkanının emri üzerine milleti ve gençliğimizi TEOG mezaliminden kurtarmak için kolları sıvamıştır! 

Hem de Cumhurbaşkanının bir TV programında “Ben TEOG’u istemiyorum. Eskiden TEOG mu vardı!” demesi üzerine bu, gençliğimizi kurtarma harekatına girişilmiştir. TEOG’u öve öve yürürlüğe sokan Nabi Avcı Hoca bile çıkıp, “kandırıldığını”, FETÖ’cülerin “iğva”sına (ayartma) geldiğini söylese bile artık şaşmayacağız. Hatta çıkıp böyle demezse, yoksa “Koca Nabi Avcı da mı FETÖ’cüymüş” diye şaşıracağız.

10 SEÇENEK VAR’ DEMEK, ‘HİÇ BİR ÇALIŞMA YOK’ DEMEKTİR

TEOG tepeden “kaldırılınca”; eğitimcisinden öğrencisine, velisinden milli eğitim bürokratlarına herkeste “Şimdi ne olacak?​” paniği başladı. Neyse ki, 15 yıllık AKP iktidarının 6. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz; “Paniğe kapılmayın bize güvenin, ötesine karışmayın!” dedi de insanlar biraz rahatladı! Çünkü Bakanlığın elinde TEOG’un yerine geçirilmek üzere kimine göre 4, kimine göre 10 ayrı seçenek varmış. Şimdi bu seçenekler tartışılıp bir çözüm yolu bulunacakmış!  Bunun Türkçe  karşılığı; Bakanlığın bugüne kadar, “TEOG’u kaldırırsak yerine ne koyacağız?​” sorusu etrafında bir gündeminin, bir çalışmasının  olmadığıdır! Ama bundan, yukarıdan gelen “Kaldırın bu TEOG’u!” emri üzerine, bakanlık bürokratlarının o gece akıllarına ne geldiyse onları alt alta yazıp bir dosya ile Bakanın Cumhurbaşkanının önüne attıklarını anlamak en doğrusudur. Bu yüzden de TEOG’un yerine “Şöyle bir sistem gelecekmiş”, “Finlandiya’dan Almanya’dan esinlenilecekmiş” tartışmaları bugün tamamen afaki tartışmalardır. Çünkü MEB’in elinde “sistem” diyeceğimiz belli bir bütünlüğe sahip “seçme sistemi”nin olmadığı aşikardır. Ama, ortada bir “kaos” olmasına karşın Hükümetin hedefleri bellidir. Bu hedeflere varmak için de -ülke ve gençlik için değil- kendi çıkarlarına uygun olarak “Cihatist gençlik kuşakları yetiştirmek için” en iyisini bulacakları, en azından böyle bir sistem için çalışacaklarını söylemek yanlış olmaz.

POLİTİZE OLMUŞ MİLLİ EĞİTİM, TARAFSIZ SINAV YAPABİLİR Mİ?

Milli Eğitim Bakanının eldeki bütün seçenekler üstünden ortaya koyduğu yaklaşıma bakıldığında; TEOG’un yerine geçirilecek sınav sisteminde;

-Matematik, fen ve Türkçe derslerinden 100 üstünden 85’i tutturan “çalışkan öğrenciler”in “En iyi liselere yerleştirilmesi” için (Bunun 8. sınıf öğrencilerinin yüzde beşi kadar olacağı tahmin ediliyor) bir “merkezi sınav” yapılması,

-Geri kalan öğrencilerin, ikametgahına en yakın eğitim kurumuna yerleştirilmesi için yerel eğitim kurumlarının kendi sınavlarını yapması,

-Kalanların da elbette açık liselere, açık imam hatiplere yönlendirilmesi...gibi bir çerçeve ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Bunlar yapılabilir mi, elbette burada bunu tartışmayacağız ama böyle yapılırsa şu sorular ve sorunların ortaya çıkacağı da kesindir.

Her şeyden önce AKP iktidarı son yıllardaki marifet hazinesi; milli eğitimin merkezi sınav sisteminde bile “Kopyacılık”, “Soruların çalınması”, “Puanların yanlış hesaplanması” gibi büyük sorunlarla maluldür. Bu yüzden de ülkede en güvenilmeyen işlerden birisi de sınav sistemi olmuştur. Şimdi de; sınav sisteminin milli eğitime bağlı merkezi bir sınav ve yanı sıra “Her okulun öğrencisini seçmek için kendisinin yapacağı bir sınav” sistemine dönüleceği belirtilmektedir. Ki, bu durumda “okulculuk”, rüşvet, torpil, hatır-gönül, siyasi ayırımcılık, etnik ve mezhebi  ayırımcılık... gibi her türden ayırımcılığın belirleyeceği, tümüyle güvenilmeyecek bir sınavlar dizgesine  dönülmek istenmektedir.

ÖSYM’de ortaya çıkan sınav skandalları; “seçme liseler” ayrımcılığından da öte; tümüyle politize edilmiş ve AKP’lileştirilmiş milli eğitim ve okul idarecileri tarafından yapılacak olması nedeniyle sınavların güvenilirliğini tümüyle ortadan kaldıracak mahiyettedir. Dahası bugün okullarda “cihatist-dindar gençlik kuşakları” yetiştirmeyi amaçlamış, “Cihadı bilmeyene matematik öğretmenin faydası yoktur” diyen zihniyet milli eğitime egemendir ve sınavları da bunlar yapacaktır. Bu yüzden de bu sınavların adilliğine kimsenin inanmayacağı şimdiden tartışılmaya başlanmıştır. 

ÖZEL EĞİTİMİ VE İMAM HATİPLERİ TEŞVİK EDECEK BİR SİSTEM!

TEOG’un yerine geçirilecek sistemin bugünden bilinen diğer yanı ise, bu sistemin ve sınavların 1- Özel eğitimi, 2- İmam hatipleri teşvik edecek biçiminde düzenleneceğidir.

Elbette, daha anaokulundan başlanarak müfredat, özel eğitimin teşvik edilmesini ve eğitimin dincileştirilmesini teşvik edecek biçimde düzenlenmiştir. TEOG’u iptal ederek yerine getirilecek sistem de müfredattaki bu amaçları okullar düzeyinde de gerçekleştirmek üzere, “cihatist-dindar nesiller” yetiştirmenin okullara yerleştirme adımı olacaktır. 

Nitekim geçen hafta, MEB, bir yönetmelik değişikliği ile, “açık imam hatip liseleri”ne kayıtlı öğrencilerin liseler ve imam hatiplerin normal öğretim yapan programlarına geçmek için sınavı kaldırarak, imam hatipleri desteklemek için yeni bir adım daha atmıştır.

Dahası TEOG yerine getirilecek sınav sistemine paralel olarak, “üniversiteye giriş sınavları” da benzer biçimde değiştirilecektir. Nitekim, Cumhurbaşkanı “Üniversiteye giriş sınavlarının da değiştirileceğini” söylemiştir.

Herhalde YÖK de bu “emir” üzerine çalışmalara başlamıştır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa