Kim kazandı, kim kaybetti?
Fotoğraf: Envato
Bağımsızlık, referandumdan çok önce dile getirilen bir konu olduğu için bölgedeki ve dışındaki siyasi güçlerin sonuçlara hazırlıksız yakalandığı söylenemez. Bu talep IKBY tarafından değişik kereler dile getirilmişti. Meclis seçimlerinin yapılmasına engel olarak koltuktaki süresini uzatmaya çalışan Barzani’nin referandum zamanlaması da kendisi ve partisi için yerindeydi. Zira metal yorgunluğu sadece Türkiye’ye mahsus değil. Bu referandum Kürt sinesinde kendini şarj etme imkanlarından birini ona sağladı. Tereddüt halindeki Kürdistan partilerinin, çekimser etnik çevrelerin referanduma dahil olmaları Barzani için muhtaç olduğu kudreti ona aşılamış oldu . Kendi siyasi statülerine kendileri karar vermek üzere sandıktan bağımsızlık çıkaran Kürtler ve diğer halklar ise, zaten eski sınır çizgilerinin kevgire döndüğü Ortadoğu’daki kaygan ve istikrarsız zeminleri kanırtarak yeni bir öznelliğin tayininde rol oynadılar.
Bu durumun Irak merkezi hükümeti, Türkiye ve İran’da yarattığı gerilimin hangi boyuta evrileceğini, bağımsızlık sürecinin şimdiden kestirmek zor olsa da artık önümüzdeki sürecin Kürtlerin zamanı olduğu söylenebilir. Evet Kürtler kazandı.
Referandum sürecine kadar bölgesel Kürt yönetiminin, mevcut siyasi sınır ve sınırlılıklarını zorlaması Türkiye hükümetinin doğrusu bir hayli işine gelmişti. Irak yönetimini baypas ederek petrol sevkiyatı, çoktan beri geliştirilen ticari ilişkiler ve nihayet AKP kongresine davet edilen Barzani’nin Kürdistan adıyla birlikte takdim edilmesi gibi törensel ve akçalı işlerin gerçekleşmesinin üzerinden çok zaman geçmedi. İçerdeki Kürtlerin özerklik talebi cezalandırılırken özerk Kürdistan bölgesiyle tesis edilen al gülüm ver gülüm havası yaman bir çelişki olarak sırıtıyordu o zamanlar. Misakı Milli’nin formal olarak genişletilmesinde Kürt bölgesinin belirgin olmayan siyasal statüsüyle Irak’taki iç karışıklıklardan yararlanan AKP Hükümetinin bugün sınır bölgesinde tatbikat yapacak kadar alarm durumuna geçmesi ve devletin beka’sını bu gerilimle inşa edeceğine inanması sadece yakın komşudaki kayıplarla ilişkili değil.
Söz konusu Kürtler olduğunda ister güneydeki ister kuzeydeki her girişim ya da değişim AKP hükümeti için bir yeniden saflaşma ve saflaştırma vesilesi. Paslanmış metal cihazın kimi aksam ve mekanizmaları sökülmeye başlamışken ve AKP’nin kendi seçmen kitlesinde endişelere yol açan, diğer kesimlerde de bir içe çökme beklentisini kışkırtan ortam bir yeni meşruiyet sorunları yaratmışken; referandumun kendisi gerilimden beslenen siyasete can suyunu vermiş oldu.
Bu bakımdan referandum sandığı sadece Kürdistan’da değil Türkiye’de de kuruldu. Sınırdaki harekata gaz veren “Hayır” sesi Kürtlerin talebine karşı yükseltilirken muhalefet de bir sınavdan geçti. Başka hiçbir şeyde ortaklaşma potansiyeline sahip olmayanlar; devletin geleceği konusunda AKP-MHP koalisyonundan ayrı düşmeyen CHP, ulusların kendi kaderlerini tayin etmesi teorik olarak tamam da pratikte ağzımızın tadı bozulmasın diyen ÖDP ve bu işte emperyalist bir teşvik var diyen TKP başta kritik zamanlarda milliyetçilik refleksi hortlayan bir dizi kesim Kürtlerin referandum talebini zamansız ya da tehlikeli buldular. Bazı Kürt çevreleri içinse bağımsızlık kartı zaten ideolojik bir çekincenin konusuydu.
16 Nisan referandumu ile açığa çıkıp adalet yürüyüşüyle pekişen Hayır bağlamını bir moral sorunu yaratarak gevşeten bu genişlikteki bir ittifak, aslında süreçten kazançlı çıkanlar arasına Türkiye’deki siyasi iktidarı da dahil ediyordu. İçerideki güçler için yeni bölünme alanları yaratarak kendini konsolide etmeye çalışan devlet siyasetinin kısa vadeli bilançosunun son zamanlarda epey yıpranmış olan Hükümeti içeride ihya ettiğini söylememek mümkün değil.
Şimdi içerde ve dışarıda yeni dengeler oluşacak. Bölgedeki anti Kürt refleksindeki devletler; bekle gör vaziyetindeki Rusya, her duruma hazır ABD; Kürtlerin değişik parçaları referandumun sonucunda yeni ilişkiler ve bir sonraki sarsıntıda yeniden bozulacak dengelerin arayışına girecekler. Bu o kadar kolay olmazsa, gerilimler yeni müdahale koşullarını biriktirmeye devam edecek. Yapabilen, bu “yaratıcı kaos”tan küpünü doldurmaya çalışacak.
Türkiye’de, milliyetçilikle sınanırken kaybedenler listesine adını yazdıran muhalefet ise sırtındaki kamburu pek o kadar kolay düzeltemeyecek.
- Arka taraf! 15 Kasım 2024 04:48
- Kürtler Türkler birbirini sevsin! 01 Kasım 2024 05:02
- ‘Çözüm’süz süreç 25 Ekim 2024 15:05
- Hiçbir şey olmamışsa da bir şeyler oluyormuş gibi çözüm süreci 18 Ekim 2024 05:07
- Yenikapı ruhu 2.0 11 Ekim 2024 04:50
- Kimin yanında, kimin karşısında? 04 Ekim 2024 04:55
- Narin'in katlinden polis cinayetine 27 Eylül 2024 06:05
- İsrail’in kirli savaşı 20 Eylül 2024 06:00
- Narin'in gerçek sırrı 13 Eylül 2024 05:23
- Halaydan büyük meseleler 06 Eylül 2024 05:41
- SETA'dan gelen imdat 30 Ağustos 2024 04:55
- İzmir yangınının anatomisi 22 Ağustos 2024 05:00