Her şey mümkün, savaş hariç
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) yoğun iç tartışmalar, gergin diplomatik mekikler ve son dakikaya kadar “Acaba ertelenir mi?” soruları ile sandık başına gitti.
Bağımsızlık referandumu Erbil’de kutlama, Süleymaniye’de nispeten sakin ancak muhalefetin son dakika karar değişikliği ve “beklenenden fazla katılım”la gerçekleşti.
Türkiye ve İran’dan yapılan “tehdide varan açıklamaların” Süleymaniye’de yoğunlaşan Barzani yönetimi muhaliflerinin sandığa gitmelerinde etkili olduğu söyleniyor. Hâlâ gerginlik potansiyelinin yüksek olduğu petrol yatağı Kerkük’te ise, sevinç gösterileri ile tedirgin sessizlik bir aradaydı.
Katılım oranlarına bakılınca referandumun ertelenmesini isteyenlerin veya karşı çıkanların hayır oyu vermek yerine sandığa gitmemeyi tercih ettiği söylenebilir.
ZORLAYICI YENİ BİR DÖNEM
Velhasıl bağımsızlık referandumu yapıldı ancak “hemen bağımsızlık ilan edilmeyecek.”
Referandum sonrası IKBY’nin dikensiz gül bahçesine uyanmayacağı aşikardı ki, on yıllara yayılan süreçten daha zorlayıcı yeni bir dönem başladı.
Daha referandumun kesin sonuçları duyrulmadan gündeme düşen yeni soru; savaş çıkar mı?
Bu sorudan yola çıkarak Erbil ve Süleymaniye’de konuşulan senaryoları ve olasılıkları notlarla aktaralım.
-“Referandum yapılmasaydı ne olurdu?” sorusuna dair senaryolar aslında hâlâ geçerli. Şöyle ki; referandum yapılmasaydı sadece Mesud Barzani’nin siyasi prestiji ve nüfuzu değil Türkiye, İran ve Suriye’deki Kürt politik hareketleri ve kazanımları da büyük darbe alırdı. Ancak referandum Barzani’nin öne sürdüğü “referandumu erteleyelim ancak yapılacağı tarihi ve sonuçlarının Bağdat Hükümeti tarafından tanınacağını garanti altına alın” şartı gerçekleşseydi oylamaya gerek kalmadan kazanımla ertelenebilirdi. Tabi böyle bir garantinin verilebilmesi imkansıza yakındı.
Referandum bir şekilde Türkiye, İran ve Suriye’deki Kürtleri de ortak bir kader etrafında birleştiren bir adım oldu. Referandum sonrası sürecin iyi idare edilmemesi bütün Kürtlerin 24 Eylül’deki kazanımlarını bile kaybetmesine yol açabilecek kadar riskli.
TÜRKİYE VE İRAN’IN TEHDİTLERİ
-Referandum sonrası yeni süreç özellikle Türkiye ve İran’ı tedirgin eden olasılıklara gebe. Bağımsızlık ilanı henüz olmasa da referandum, kendi Kürt sorunlarını çözememiş bu iki ülkedeki Kürt toplumu için önemli bir psikolojik eşik oldu. Ancak siyasi söylemler ne kadar sert olursa olsun her iki ülkenin sınır kapılarını kapatması, ekonomik yaptırımları hayata geçirmesi, petrol anlaşmalarını askıya almaları şimdilik pek olası değil.
Kaldı ki, Türkiye ve İran arasında bölgede bir nüfuz savaşı var. İran’ın Bağdat Hükümeti üzerinde etkisi malum, Türkiye’nin IKBY’ye yönelik yaptırımları İran’ın nüfuz alanını genişletebileceği gibi İran’ın hamleleri de Türkiye’ye yeni fırsatlar verebilir. Bu durumda, Türkiye ve İran’ın birbirlerinin hamlelerini kollamak zorunda olduğunu da dikkate almak lazım.
-Siyasi söylemler giderek sertleşiyor ve önümüzdeki haftalarda tansiyonun daha da yükselmesi mümkün. Son olarak Bağdat Hükümeti, IKBY’den sınır kapılarının ve petrol bölgelerinin idaresini vermesini isteyerek 3 gün süre tanıdı. Bu açıklamadan sonra uçuş iptalleri başladı. Oldukça ciddi bir durum ancak yaptırımların sürdürülebilirliği de önemli.
-Petrol nedeniyle ülkelerin çöktüğü bir çağda petrol zengini bir bölgede kontratları ve çıkarları olan ülkelerin, uluslararası şirketlerin de söyleyecek sözleri olacaktır. Savaş yorgunu Irak’ta istikrar ihtiyacı ajandalarına uygun askeri, siyasi ve ticari yatırımlar yapan tarafların da önceliği şimdilik.
MÜDAHALE OLASILIĞI ŞİMDİLİK ZAYIF
-“Savaş çıkar mı?” sorusuna dönecek olursak; savaş riski her daim baki bu coğrafyada ancak referandum nedeniyle topyekun savaş hali ve dış müdahale olasılığı şimdilik zayıf. Yine Türkiye ve İran’ın doğrudan cephe açıp savaşa girmesi de pek olası değil. Türkiye ve İran dahil Irak’taki aktörlerin müttefikleri üzerinden hamleler yapmaları beklenebilir. Bu nedenle, Bağdat-Erbil ilişkilerini yakından izlemek gerek.
Kerkük başta olmak üzere özellikle Irak Ordusu ve Haşd-u Şaabi ile Peşmerge güçlerinin yakın olduğu hatlarda kısa süreli çatışmalar da mümkün.
ŞİMDİ NE OLACAK?
-IKBY’nin önündeki ateş toplarından biri de “devletin tesisi süreci.” Yeni bir anayasa yazılacak, bölge içindeki etnik ve dini grupların memnun olacağı bir anayasa da çetin müzakereler gerektirecek gibi görünüyor.
-Bir de IKBY içindeki siyasi partilerin kendi aralarındaki çatlaklar var. Karşılıklı hamlelerle 24 Eylül’e kadar devam eden bu iç mücadele “bağımsızlığa karşı çıkıyorlar” havasının oluşmaya başlamasıyla iç muhalefetin geri adım attığı bir noktada durdu. Ancak iç muhalefet de yeni argümanlarla, belki yeni oluşumlarla kaldığı yerden devam edecek gibi görünüyor. Tabi, bölge dışından şiddetli tepkiler IKBY içi çatlakları buzluğa kaldırabileceği gibi geçmişte çatışmış Kürt taraflar arasında yeni bir birlik de yaratabilir.
Sonuç olarak, bütün ihtimaller mümkün; şimdilik savaş hariç…
Evrensel'i Takip Et