Yeniden ‘Merhaba' derken...
Fotoğraf: Envato
İşçilerin ve emekçilerin kazanılmış haklarına saldırı hiç bu kadar “derin”e inmemişti.
Hükümetler, işçilerin emekçilerin haklarını ayaklar altına almakta hiç bu kadar pervasızlaşmamıştı.
Hükümetler ellerindeki her birikimi, her olanağı hiç bu kadar en büyük patronların ihtiyaçları için seferber etmemişti.
Hükümetler ve patronlar, işçiler ve emekçileri talepleri, işsizlik ve yoksulluğun büyümesi karşısında hiç bu kadar umursamaz davranmamışlardı.
Konfederasyonlar ve sendikalar, hükümet ve patronlar cephesinden emek cephesinin haklarına karşı ağır ve açık saldırılar karşısında hiç bu kadar sinmemişlerdi.
Bunlar, sadece OHAL var, Terörle Mücadele Yasası (TMY) ve KHK’lerle memleket idare ediliyor diye de olmuyor. Dahası emeğin haklarına yönelik saldırılar patronların hükümetlerinin “doğası”nda (“Fıtratı”nda mı deseydik) vardır. Ama o “doğa”nın ete kemiğe bürünüp, bir saldırıya dönüşmesi için ortamı olgunlaştıran, işçilerin ve emekçilerin örgütleri olan (Olması gereken) sendikaların mücadele alanını tümüyle boşaltmış olmalarıdır. Ve bu vurdumduymazlık, işçi ve kamu emekçileri sendikalarının başına çöreklenmiş olan bürokrasinin, patronları kıskandıracak, “steril” bir yaşam kurmuş olmalarıdır.(*) Ki, bu işçilerin, emekçilerin sorunlarından arındırılmış “steril dünya”, onların gözlerini kör, kulaklarını sağır ederken vicdanların da kör ve sağır etmiştir.
Bu yüzden sendikal bürokrasi de patronlar kadar işçilerin taleplerine duyarsızdır.
Onun içindir ki; günlerdir saya işçileri ülkenin dört bir yanında küçük atölye sahipleriyle greve gidip kentlerin sokaklarını sloganlarıyla sallarken bile sendika bürokratları rahatlarını bozmuyor. Ve bir zamanların işçisi bu bürokratlar, bir sendika yöneticisi, bu önemli işçi eyleminden kendilerine “görev” çıkarmıyor. Ne görev çıkarması, kaşanelerinin penceresinden kafasını uzatıp; “Caddeleri dolduran işçi kılıklı bu insanlar kim, ne istiyorlar?” diye soru bile sormuyorlar.
Onun içindir ki; bu sendika bürokratları, Hükümet yeni vergiler ve zamlar ilan ettiğinde, her çevreden tepkiler gelirken, sanki bu vergi zamlar üyelerini hiç etkilemiyormuş gibi “tık” demiyorlar.
Hükümet, “Yılbaşına kadar taşeron sorununu çözeceğiz” diyor, ama konfederasyonların, sendikaların başındaki zevat; “Nasıl çözeceksiniz? Taşeron sorununu çözmek adına kamu emekçilerinin iş güvencesini kaldırarak, kamudaki çalışma düzenini taşeronlaştırma planından mı söz ediyorsunuz?” demiyor.
“Kıdem tazminatı” ve kamu emekçilerinin “iş güvencesi” gibi en önemli kazanımlar hükümetin ve patronların “yakın ve somut tehdidi” altında ama bu tehdit, altı ay öncesinde olduğu kadar bile sendikaların gündeminde değil.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği gibi emekçilerin sermaye tarafından “insan olarak kabul edilme” mücadelesinin askıya alınması (Çıkarılan yasa 2020’ye kadar askıya alındı) bile sendika yöneticilerinin umurunda değil.
Sendikal mücadele ve onun sorunlarının böylesi büyümesi, sadece sendikacıların “başarısı” değildir. İşçiler, kamu emekçileri sendikal mücadeleyi sendikacılara bıraktıkları “Madem onları seçtik bizim adımıza mücadeleyi onlar yürütmeli” diyen “kolaycı”, “sınıf dışı tutum”, sendikal bürokrasinin sendikaların başında tutunmalarına dayanak sağlamıştır.
Dolayısıyla önümüzde, sendikal alanda “iki değil üç bileşenli bir mücadele” vardır:
1) Patronlara karşı mücadele,
2) Sendikal bürokrasiye karşı mücadele,
3) İşçiler içindeki sınıf dışı (burjuva-küçük burjuva) eğilimler, alışkanlıklara, sınıf dışı sendikacılık anlayışlarından gelen sendikacılık kültürüne karşı mücadele!
Bundan önce olduğu gibi bugün de bu köşeden böyle bir sendikal mücadeleye katkı yapmaya çalışacağım.
Mücadeleye bir katkı yapabilme dileğiyle, uzunca bir aradan sonra yeniden merhaba diyorum.
(*) Elbette her sendikadan çeşitli kademelerde azımsanmayacak sayıda mücadeleci sendikacılar vardır ve onlar bu olumsuz nitelemelerin dışındadır.
- Metal TİS'i ve bir kez daha sendika bürokrasisine karşı mücadele sorunu 08 Şubat 2020 00:08
- Şimdi gözler 5 Şubat’ta başlayacak metal grevinde! 31 Ocak 2020 00:12
- Grev komiteleri etrafında örgütlenme günleri 25 Ocak 2020 00:30
- Örgütsüzlük bir işçi sağlığı sorunudur! 22 Ocak 2020 00:21
- Şimdi zaman, gerçek bir grev için birleşme zamanıdır 18 Ocak 2020 00:00
- Din ve milliyetçilik istismarcılığı artık eskisi kadar etkili değil 15 Ocak 2020 00:40
- İşçiler siyasetle uğraşmadan kazanılmış haklarını bile savunamaz! 07 Ocak 2020 23:31
- İşçiler, iki 2020’den birini tercih edebilir! 03 Ocak 2020 00:29
- 2021 asgari ücretinde de aynı oyun sahnelenmesin diyorsak... 28 Aralık 2019 00:45
- "Asgari ücret"te bu yıl da aynı oyun sahnede! 21 Aralık 2019 00:36
- Ya işçiler devreye girerek kazanacak ya da hiçbir şey! 14 Aralık 2019 00:42
- MESS’in TİS’i YHK’ye götürmesi önlenmek isteniyorsa... 11 Aralık 2019 00:45