05 Ekim 2017 01:21

'Yıldırım Demirören yeter'

'Yıldırım Demirören yeter'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbol konuşalım diyoruz da, nasıl konuşalım?

Bir futbol maçının üç ana bileşeni var.

Futbolcular, teknik ekip ve hakem.

Teknik ekip taktiği, oyun planını ortaya koyacak, futbolcular çıkıp oynayacak.

Hakem ne yapacak?

Elinde bir kurallar kitabı var.

Düdüğünü alıp, kendisine verilen iki kartla sahaya çıkacak ve futbolcuların kurallara uygun oynamasını sağlayacak.

Bu kadar.

Ama bu kadarı Demirören Federasyonu tarafından “idare edilen” memleket hakemlerine yetmiyor.

Federasyondan esen rüzgarlara göre her hafta eyyam kararlarına imzayı atıp, milyonlarca insanın gözüne baka baka ligin zirvesini ve düşme hattını şekillendiriyorlar.

İşler kendisine göre iyi giderken “Hakemde insan hata yapar” diyenler, işler tersine dönüp canı acıdığında “Hakem art niyetliydi, adalet” diye bağırıyor.

Sorun şu ki artık hakemler her maça kafalarının arkasında bir planla çıkıyorlar.

Çok basit örnek, bu hafta, iki ayrı maçta, iki ayrı hakem tarafından, Talisca’ya gösterilmeyen, Alper’e gösterilen kırmızı kartların geçen hafta oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş maçının bir yansıması olduğunu anlamayan futbolsever var mıdır acaba?

Peki, hakemlere direktif mi veriliyor?

Doğrudan hayır ama onlar da gündelik hayatta Demirören Holding bünyesinde maaşlı olarak çalışıp, yan iş olarak federasyon kurullarında görev yapanların aldıkları kararları görüyorlar. Aynı koşullarda kime ceza verildiğini kime verilmediğini, kimlerin kollanıp kimlerin ateşe atıldığının farkındalar. Bu işin her türlü hinliğini bilen hakemler için nasıl bir yönetim göstereceklerini belirleyen de Demirören Federasyonunun bu çifte standartlı kararlarını defalarca bu sütunda dile getirdim. Bir daha tekrarlamakta fayda var.

Böyle zamanlarda, “Ne oynadınız da hakemden şikayet ediyorsunuz” ya da “Gerekirse hakemi de yeneceksin” gibi bazı klişeler devreye giriyor. Bunlar hikaye, dünyanın en iyi takımını da kursanız hakemi yenemezsiniz. Hakemin kritik kararları sadece, gol, ofsayt ve kartlar değildir. Oynamak isteyen takıma orta sahada yapılan faullere göz yummak bile kısa süre sonra “Ne oynadınız ki?​” sorusuna yol açacak bir görüntü ortaya çıkartır.

Futbol ile yakından ilgilenenler biliyordu ama bu hafta Rıdvan Dilmen ana akım medyada açıkça dillendirdi. Federasyon yönetimi, diğer kanallara servis edilen 3 dakikalık görüntüde, görüntü üzerinden ceza verilmesini engellemek için bazı bölümlerin çıkarılmasını istemiş.

Maçları 90 dakika canlı izleyenler bilirler, yayıncı kuruluş bazı kritik kararları zaten özete bile almaz. Ancak bu sefer Şenol Güneş’in açıkça küfür ettiği bölüm görüntüye girmiş.

Federasyon hemen müdahale edip, görüntüyü çıkarttırmaya çalışıyor.

Bununla kalıyor mu?

Hayır.

Yayıncı kuruluş da diğer kanalları arayıp bu görüntünün yayımlanmamasını istiyor.

Federasyona gelen gözlemci raporları değiştiriliyor.

Ne güzel dünya değil mi?

Başka ne var?

Cemaat ile bağlantılı olduğu için uzaklaştırılan bir emniyet görevlisi Fenerbahçe-Beşiktaş maçında gözlemci olarak görev yapmış.

Rıdvan Dilmen yüksek sesle bunları dile getireli, bu satırlar yazıldığı sırada dört günden fazla zaman geçmişti ve federasyondan hâlâ yanıt yoktu.

Bundan sonra yanıt gelir mi? Bilmiyorum.

Ama bildiğim bu federasyon yönetiminin artık miadı doldu. Bu federasyon yönetimde kaldığı sürece sadece bu ligin sıralaması şaibeli olmayacak, memleket futbolu da geçmişi arar hale gelecek.

Beşiktaş taraftarı “Yıldırım Demirören Yeter” diyerek kurtuldu, şimdi memleket futbolunun kurtulması için “Yıldırım Demirören Yeter!”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa