11 Ekim 2017 01:37

Bir gece ansızın

Bir gece ansızın

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ortadoğu’da bir strateji, yol haritası çizmek kolay değil. Hele sorununu çözmek için hedef tayin edeyim derken sorunun bir parçası oluveren, oyun kuruyorum derken kurulmuş oyunların içinde kaybolan, günü kurtarmak zorunda kaldığı her durumda “kandırılan” siyasi iktidarın ufku, her seferinde, yaptığı hatalar zincirinin kendisini götürdüğü yerden başlamak zorunda kalıyorsa. Sık sık eldeki bulgurdan olma vakası başına geliyorsa… Bu durumda ‘bir gece ansızın gelebiliriz’den başka sığınacak yer kalmaz.

Daha geçen hafta Kürdistan referandumu ile ilgili fırtınalar kopuyor ve Barzani’ye parmak sallanıyordu. Bir gece ansızın şarkısı yine söylenmeye başlanmış, sınır tatbikatlarına girişilmişti. Kürdistan’a operasyon beklenirken ansızın İdlib harekatı başladı.   

Suriye savaşı altı yıldır sürüyor. Bu altı yıl boyunca siyasi iktidar defalarca taktik değiştirdi; Esad rejimini devirmek ve komşu ülkenin topraklarına bayrak açmak hayalini kurduğu noktadan, İran ile kolkola Esad’ı ve Suriye’deki çıkarlarını kurtarmaya çalışan Rusya’yla ortak hareket noktasına geldi. Buraya gelene kadar bir gece ansızın uçaklar düşürüldü, bir gece ansızın özürler dilendi… hezeyanın biri diğerini izledi. 

Siyasi iktidarın kendisine ve ülkeye tayin ettiği beka sorunun odağında Kürtler yer aldığı sürece, örneğin Afrin’e doğudan ya da batıdan kuzeyden veya güneyden neresi uyarsa oradan yaklaşmak önemli bir öncelik. Artık bir takıntı haline gelmiş olan Kürt kantonlarının birbiriyle irtibatını kesmek, hepsini birden güney sınırdan açık denizlere giden yolu ve doğal gaz hatlarını kapatan bariyer olarak gördüğü için Suriye topraklarında üslenebilmek doğrusu çok takla atmayı gerektirdi.     

Ancak bu uğurda o emperyalistten şu emperyaliste kapı aşındırmaların giderek biriktirdiği gerilimin Ortadoğu’da nüfuz alanlarının yeniden kurulması sırasında kaynağını tarihten ve hırstan alan hak iddiası ile şiştiği noktada bu enerjinin bir savaşla boşaltılması gerekiyordu. Siyasi iktidar savaşsız yapamayacağı bir noktaya çoktan gelmişti. ABD’den Avrupa’ya, yakınlardan uzak komşulara kadar söz dalaşları, notalar ve tehditler bu gerilimin boşaltılmasına değil tersine daha fazla birikmesine neden oldu.

Öte yandan dışarıda ve içeride savaş ve gerilim politikalarının mevcut dozu perçinleyici gücünü zaten yitirdi. Çözülmeye başlayan toplumsal tabanın toparlanması, düşen oy oranlarının icabına bakılması için gereken milli dava hezeyanını yeniden körüklemek için de doğrusu bir savaş gerekliydi. Siyasi iktidar her çözülmede el yükseltmek, yorgun kaslara daha fazla uyaran yüklemek zorunda. Böyle dönemler “aramızdaki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakalım, konu vatan meselesidir” diye kenetlenme çağrılarının yükseldiği zamanlardır aynı zamanda. 

Bu süreç kurtarıcının kurtarıcılığının tescillenmesi için bir olanak olarak görülmektedir. Artık halı altına süpürülemeyen pisliklerinden, üzerlerindeki FETÖ şaibesinden bunalan seçmenlerin savunamadığı belediye başkanlarının, birer parti kadrosu muamelesi yapılarak görevden alınmasının, partiye seçim sürecinde bir canlılık kazandırmayı amaçladığı gizlenen bir şey değil. Fakat 2023 vizyonunu sürükleyemeyecek kadar yorgun kadrolara nöbet değişimi yaptırmak kolay da aynı yorgunluktan mustarip seçmenleri dinçleştirecek gerekli uyaran artık etkisi sınırlı müdahalelere karşı aşılanmış durumda. Gelen gideni de aratabilir ayrıca. 

Yani nereden bakılırsa bakılsın bir gece ansızın savaş gündemdeydi. Bu halka yeni bir faturanın da gündemde olması anlamına gelir. Savaş acı demektir. Evdeki hesabın çarşıya uymaması, zafer beklerken hezimet ihtimalinin belirmesidir. Vergi demektir, zam demektir; seferberlik ve gözyaşı, kan demektir, ölüm demektir.

İdlip’den zararın neresinden dönülürse o kadar iyidir. O bataklıkta kazanılacak hiçbir şey yoktur. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa