12 Ekim 2017 00:53

Tekerrürler coğrafyası

Tekerrürler coğrafyası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Malum, IKBY’nin 25 Eylül’deki bağımsızlık referandumu hamlesinden sonra Bağdat Hükümeti Erbil ve Süleymaniye’deki havalimanlarına dış hatlar uçuşlarını askıya aldı. Referandum sürecini izlemek isteyen gazeteciler başta olmak üzere IKBY’deki yabancılar için bölgeden çıkabilecekleri üç nokta var; iç hatlar uçuşları ile Bağdat üzerinden aktarma ve İran veya Türkiye sınır kapılarından çıkış yapmak…

Güzergahım Habur sınır kapısı… Sınır kalabalık. Yakıt tankerleri, tırlar ve kamyonlar sınırdaki trafiğin büyük kısmını oluşturuyor. Sivil araçların sayısında gözle görülür derecede azalma var. Muhtemelen, “Habur kapanır mı?​” tartışmalarının yanı sıra IKBY’deki belirsizliğin de etkisi var bunda.

Yine de Erbil-Mardin arası neredeyse 12 saatlik yolculuktan sonra Mardin’in sembollerinden biri olan Ulu Cami minaresi ve ardından göz alabildiğince uzanan açık arazi… Normalde oldukça fotoğrafik ve hatta birkaç satır karalatabilecek kadar ilham verici şairane bir manzara… Ancak biraz harita, biraz bölgenin sıcak gündemini takip edenler için bu muhteşem manzara ülkeler arası sınırlara, kırmızı çizgilere, kıyasıya savaş hatlarına, onlarca flama ve bayrağa dönüşüveriyor. Sabahın erken saatiyse sisler içinde ufukla birleşen masalsı coğrafya binlerce yıllık tekerrürlerin tarihinin özeti oluveriyor. Hep huzursuz, çoğunlukla kan revan, çağına göre paylaşım savaşının sebebi değişse de kitleleri öğüten sürekli bir devinim hali… 

Sırtınızı Eski Mardin’e verip biraz sola bakarsanız Zaho’dan Erbil’e ve oradan Bağdat’a açılan hat uzanır. Şimdilerde o hatta gerilim yüksek… IKBY’de, perdenin “Savaş mı çıkacak?​” senaryoları ile açıldığı yeni dönem birçok iniş çıkışa gebe olsa da şimdilik giderek düşen bir tansiyonda devam ediyor. Bağdat ve Erbil’den yapılan son açıklamalar iki tarafın da çatışma ve savaş riskinden kaçındığını ortaya koyuyor. Taraflar duruşlarından/kazanımlarından taviz vermeden diğerini masaya oturtma gayretinde. Şimdilik Erbil, “konfederalizm” modeli ile hem referandum sonrası kazanımlarını elde tutma hem de tansiyonu düşürme çabasında gibi görünüyor. Henüz resmi açıklama yapılmadı ve detayları belirginleşmedi ancak bu konuyu önümüzdeki günlerde çok tartışılacak başlıklardan biri olarak bir kenara not etmekte fayda var. 

IKBY’nin referandum sonrası halletmesi gereken sorunlar yığını büyük. Ancak Bağdat Hükümeti, Türkiye ve İran ile ilişkileri dengeleyip süreçleri soğuk kanlılıkla idare etmenin dışında iç sorunlarla da yüz yüze. Mesela, iç siyasi kesimlerle ortak zeminde buluşma, tamamen ithalata bağımlı anlayışın kırılması, bütün unsurları ile devlet mekanizmasının oluşturulması gibi yıllar alabilecek süreçler…

Bakışlarınızı biraz sağa, Akdeniz’e doğru kaydırırsanız Şengal’den Irak-Suriye sınırına kadar olan bölge çıkar karşınıza. Orası da şimdilik sessiz olsa da Irak içindeki statüsü tartışmalı bölgelerin paylaşımı aşamasında beklenmedik senaryolarla gündemimize düşebilecek kadar sıcak…

Ve Irak sınırından Suriye içlerine doğru Rakka-Deyr Ez Zor hattı… IŞİD ile son savaşların yaşandığı ve aslında insanlık tarihi açısından çok kısa da olsa modern insanın en karanlık dönemlerinden birinin belki bir virgül ile kapanacağı yerler… Ancak çekişme bununla da sınırlı değil elbette; Suriye ordusu ile YPG ve Suriye Demokratik Güçleri arasında Suriye’nin yeni siyasi dizaynı sürecinde daha güçlü yer alabilmek için devam eden bir yer kapma savaşı da sürüyor.

Mardin’in açıldığı Rojava ise en tepede ABD-Rusya, piramidin altına doğru Şam-Kamışlı, Türkiye-İran-Kürtler şeklinde devam eden girift bir mücadelenin politik arenası ne zamandır…

En sağda ise, çoktan beri kaynayan kazan; İdlip… Türkiye’nin küçük kıyameti olabilecek kadar riskli, hatalı politikaların toptan faturası olabilecek kadar komplike bir ateş topu gibi duran kent şimdilerde Türkiye’nin ana gündem maddesi. “Hava sahası kapalıyken İdlip’e bir operasyon nasıl mümkün olur” gibi hayati noktalar bir tarafa haritalar ve görünen o ki çoğunlukla temenniler üzerinden tartışılan İdlip, binlerce cihatçının yuvalandığı kent olarak Türkiye’nin uzun yıllar uğraşacağı yeni belalar doğurabilir. 

“Kürt kemerine engel, Afrin’e odaklanmış” olmaktan ibaret görünen İdlip operasyonunun detayları henüz belirginleşmedi. Sadece Astana sürecinde varılan bir uzlaşma ve İdlip içindeki Nusra Cephesi başta olmak üzere El Kaide uzantılı örgütlerin birkaç açıklamasını biliyoruz kamuoyu olarak… Evdeki hesap az çok belli de çarşıdaki hesapları hesaba katmamanın tek başına sonucu olarak karşımızda duran İdlip, yeni bir tekerrürün özeti de olabilir. Bekleyip göreceğiz, zira önceden tahmin yapmak pek mümkün değil epeydir. 

“Coğrafya kaderdir” gibi kitleleri pasif kabul eden genelleştirmelere itiraz etsem de muhteşem bir kent olan Mardin’de kadim izleri değil “tekerrürlerin kaderleri belirlediği bir coğrafyayı” görmek nasıl açıklanır; bilemiyorum. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa