15 Ekim 2017 00:54

Bir sonraki katliamdan önce

Bir sonraki katliamdan önce

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir açık hava konseri sırasında silah sesleri duyuluyor. Başlangıçta seyircilerin çok azı duyduklarının gerçekte ne anlama geldiğini kavrıyor. Bazıları uzakta bir yerlerde havai fişeklerin patlatıldığını düşünüyor. Bazıları gürültülerin tepelerinde dönen helikopterden geldiğini sanıyor. Bazıları da sahnedeki müzik grubunun ilginç sesler çıkarmak istediği görüşünde. Ama birdenbire müzik duruyor. Mermilerin yol açtığı yaralardan fışkıran kanlar içinde insanlar yere yıkılıyor. Ve yavaş yavaş, sanki rüyadaymış ya da seyredilen bir korku filmi bilince çıkıyormuş gibi, seyirciler çevrelerinde ne olup bittiğini anlamaya başlıyorlar. Otomatik silahtan çıkan mermiler arasında geceyi çığlıklar kaplıyor. 

Bu Pazar (1 Ekim), Amerika için tipik olan şekilde, yeni bir şehir bitmek bilmeyen katliamlar serisine katılıyor. 15 dakika içerisinde düzinelerce insan ölüyor, beş yüzden fazla insan yaralanıyor. Bu korkunç olayla ABD’nin değişmez  “cinnet olayları” kitabında yeni bir sayfa açılıyor. Yeni bölümde; “Nevada çölündeki kumarbazlar şehri Las Vegas’ta ABD’nin en kanlı katliamı gerçekleştirildi” yazıyor. 

Politikacı ve polisler kameraların önünde kusuyor, bir otelin 32. katında cesedi bulunan tetikçiye lanet okuyor. Bir zamanlar insan olan o kişi artık sayıyla anılıyor. Çünkü, bu gecenin sonunda katil, kendisi de dahil 60 kişiyi öldürdü. Yaralılardan bazıları ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğundan sayı artabilir. 

Böylesi anlarda politikacılar da ne yapacaklarını bilemez duruma düşüyorlar. Güçlü bir sistemin her türlü hakla donattığı politikacılar ölenler için dua etmekten başka bir şey yapamıyorlar. Neden bu durumdalar? Çünkü ruhlarını gönüllü olarak, Ulusal Silah Satıcıları Birliği gibi silah lobicilerine satmış durumdalar. 

Kendini de öldüren katil, yıllarca bir cezaevinin karanlık hücresinde kalmayacak  ya da celladının önünde idamını beklemeyecek. Politikacılar da her zamanki gibi  başları eğik dua eden görüntülerle halkın önüne çıkacaklar, bayraklar yarıya indirilecek. Ve bu sefer de başka bir şey yapılmayacak! 

2012 yılında Connecticut eyaletindeki Newton şehrinde Sandy-Hook-İlkokulu’nda 20 çocuk ve 7 yetişkinin öldürüldüğü katliam ABD’nin en kanlı ‘cinnet olayı’ ilan edilmişti. 2016 yılında Florida eyaletindeki Orlando’da Pulse gece kulübünde 50 kişi katledildi ve ‘en kanlı cinnet olayı’ listesinde ilk sıraya geçti. Politikacılar dualar etmek ve vaatlerde bulunmaktan başka bir şey yapmadılar. Şimdi 59 kişinin katledildiği, ABD’nin en büyük katliamı ile karşı karşıyayız. En fazla kişinin öldürüldüğü ‘cinnet olayları’ listesinde birinci sıraya geçecek, bir sonraki katliama kadar tabii ki...                                                                                           

***

Arada sırada elimize geçmişin derinliklerinden gelen bir bilgi mücevheri erişiyor ve günümüzü aydınlatıyor. Birdenbire ortaya çıkıveren bir kaynak gözümüzü açıyor. 1850’li yıllarda muhafazakar İspanyol Diplomat, Filozof ve Katolik Juan Donosa Cortés (1809-1853), geleceği haber verilen modern devlet üzerine eleştirel şeyler yazdı. Her şeyden önce, “tartışan bir sınıf” olarak nitelendirdiği burjuva liberalizmi eleştirdi.

Cortés eleştirilerini, Aydınlanma’nın etkilerini, 1789 Fransız Devrimi’nin ve 1848 Fransız Şubat Devrimi’nin politik sonuçlarını reddetmek üzerinden geliştirdi. Hayatının sonuna doğru, konuşmayıp harekete geçtikleri için diktatörlüklere onay verdi. Yine de eleştirisindeki bir bakış açısı bizim işimize yarayabilir.

Cortés’in  en önemli eleştirilerinden biri, burjuva liberal “sınıf”ın toplumsal hareketlerle ilgilenmemesi, onlarla temas etmemesiydi. Ona göre gelişmekte olan burjuva liberalizminin kahramanları, hiçbir şekilde bu tür hareketlere katılmayacaklar, kendilerini gazetelerde görüşlerini ortaya koymakla sınırlayacaklardı. Sadece zaman zaman yasama organında aktif rol oynayıp bazı yasama prosedürlerini ortaya çıkarmak için çaba harcayabilecekleri düşünülebilirdi. Ancak daha fazlasına hazır değillerdi. Cortés kısaca liberal burjuvaların  sosyal sorumluluğunun yalnızca konuşmaktan ibaret olduğunu söyledi. Diğer sınıfların çıkarlarını savunarak ayrıcalıklarını tehlikeye atmaya istekli değillerdi.

Trump rejiminin devleti ele geçirip iktidar aygıtı içindeki konumunu güçlendirmesinden sonra,birçok tartışma yaşamaktayız. Bunların bazıları oldukça eleştirel. Fakat gazetelerde veya Facebook gibi sosyal medyada, genelde internette yapılan toplumsal tartışmalar yoluyla sosyal hareketler oluşturulmaz.

Hareketler, gerçek sosyal ve siyasal hareketler, siyasal bilinçleri dönüştürür. Yükselmiş bilinç, toplumsal hareketlerin gıdasıdır, onların toplumsal değişim için mücadelede daha da güçlenmesine, gelişmesine yardımcı olur. Toplumu değiştirmek için tek yol budur. Tartışmalar tek başına yeterli değildir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa