Çuhadar'ın 'oyunları'
Fotoğraf: Envato
Ülkemizde seküler sanat üretiminin her geçen gün biraz daha zorlaştığı hepimizin malumu… Bir yanda iktidarın görünen ve görünmeyen baskısı diğer yandan teknik ve ekonomik sorunlar sanatçıları zapturapt altına alıyor ve üretmez hale getirerek atıllaştırıyor…
Bu zor koşullar altında tiyatrolar da her şeye rağmen perde demek ve seyirciyle buluşmak için inat ve ısrarla çalışmalarını sürdürüyor… Yine bildik sorunlar… Salon sıkıntısı, oyuncu problemi, prodüksiyon için yeterli desteğin bir türlü bulunamaması, gibi artık klişe sorunlar, perde açmak ve seyirciye ulaşmak en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor.
Tiyatrolar bu sıkıntılarla boğuşurken ve seyirciyle buluşmak için binbir emek ve alın teriyle çalışmalarını yürütürken, haber ve tanıtım için destek olması gereken medya temsilcileri ya işin magazin boyutuna bakıyorlar ya da kendi beğenilerini, meraklarını öne çıkararak, zımnen seyirciyi yönlendirme girişimi ile tanıtım ve haber yapıyorlar.
Geçtiğimiz hafta Hürriyet’in kadrosu ‘proje radikal’den kaydırma muhabiri Bahar Çuhadar, Milliyet’ten Asu Maro’yu, İKSV’nin Tiyatro Direktörü Leman Yılmaz’ı ve Tiyatro Eleştirmenleri Birliğinden Ragıp Ertuğrul’u yanına alarak “Bu hafta jürimiz, sezon programında kendilerinin de izlemek için en çok sabırsızlandıkları, hikayesi ve kadrosuyla en çok heyecan uyandıran 10 oyunu seçti” üst başlığı ile tam sayfa bir haber yaptı.
Tuhaf olan, haber yayımlandığında bu oyunların bir tanesi bile sahneye henüz çıkmamıştı… Oyunların bazıları ekim ayı içinde, bazıları ‘kasım sonu’, hatta adını andıkları oyunun bir tanesinin gösterim tarihi bile belli değildi. Çuhadar’ın haberi üzerine tiyatro ortamından tepkiler de peşinden geldi tabii haklı olarak… En sert tepki de Tiyatro Kare’den Nedim Saban cephesinden geldi.
Öncelikle sahneye çıkmamış oyunun büyüsüne kapılan, meraklı Çuhadar tiyatrocu değil, oyun izlediği pek fazla görülmüş bir muhabir de değil… Tiyatronun ne tür zorluklarla üretildiğini, bu süreçte tiyatrocuların çektiği ıstırapları ve oyunların seyirciyle nasıl buluşturulduğunun farkında değil sanırım.
İstanbul’da her yıl büyüklü küçüklü yaklaşık 120 tiyatro perde açıyor ve her birisi ciddi zorluklarla işini yapmaya çalışıyor. Bir gazeteci (eğer gerçekten gazeteciyse) bağımsız, nesnel, adaletli ve eşitlikçi bir anlayışla işini yapmak zorunda… 120 tiyatronun perde açtığı bir ortamda, sahneye çıkmamış 10 oyunu tanıtma haberi ayrımcılıktır… Diğer tiyatroları dışlama, yok sayma teşebbüsüdür ve haksızlıktır… Kimse kusura bakmasın. Ayrıca bu oyunlardan üç tanesinin İKSV’nin önümüzdeki kasım ayında gerçekleştirilecek olan festivale de çağırılmış olması ve festival kitapçığında oyunların tanıtım metnini Çuhadar’ın yazmış olması meseleyi daha da tartışmalı hale getiriyor.
Çuhadar’ın bu ayrımcı, dışlayıcı ve diğerlerini yok sayan, haksız rekabet, iltimas, kayırma ve seyirciyi yönlendirme amacı taşıyan haberine yıllardır tiyatro yapan sanatçılardan gelen tepkiler üzerine bir açıklama yapan Asu Maro merak ve tercihini şöyle savundu; “Bazısı metni, bazısı yönetmeni ve oyuncu kadrosu ile dikkatimi çeken oyunlardı ve elbette bu kişisel bir merak listesiydi… Tiyatroya yer ayrılmadığı için yakınılan ana akım gazetelerde yapılan bu tür popüler seçkiler tiyatronun önemine halel getirmez, aksine seyircinin merakını uyandırır diye düşünüyorum.” Ragıp Ertuğrul’da açıklamasında; “Ulusal basında sanata yeterince yer verilmemesi, sözün doğrusu aslında yeterince bile değil hiç yer verilmemesi; tüm sanatçıların, sanat kurumlarının ve sanatseverlerin kabul ettiği bir gerçek. Sanata en azından sırtını dönmeyerek küçük de olsa sütunlarını seyrek de olsa ayıran mecralarda, tiyatro üzerine bir eleştiri, bir tanıtım, bir değerlendirme, bir ajanda hazırlanması büyük nimet olarak görülmeli ne yazık ki.
Bu yolla ‘celebrity-ünlü’ olmayan, gişe garantili işler peşinde koşmayan, devletten destek almayan, bağımsız kalarak sanat yapmaya devam eden tiyatrocuları, tiyatro kumpanyalarını ve yaptıkları işleri duyurmak; kültür muhabirinin, editörün, gazetecinin, eleştirmenin sorumluluğu bana kalırsa.” Sahneye çıkmamış oyunu, metni, oyuncusu ve topluluk adı olarak merak eden Sevgili Ragıp Ertuğrul ve Asu Maro keşke oyunları sahnede görseydiniz ve sonrasında basında yer alsaydı. Maro ve Ertuğrul’un bu savunmalarından sonra takip ettiğim kadarıyla Bahar Çuhadar ve Leman Yılmaz’dan bir açıklama yapılmadı ya da ben fark etmedim.Tartışma devam ediyor…
- Bir üslup, bir tavır: Ferhan Şensoy 02 Eylül 2021 00:09
- Osman Kavala 26 Temmuz 2020 00:06
- Sanatçıların işsizliği 18 Temmuz 2020 22:59
- Rıfat Ilgaz ile Asım Bezirci; iki koca çınar 04 Temmuz 2020 23:54
- Bir Güney Cihangir Hikayesi; Der Flamingo 20 Haziran 2020 23:33
- Karanlık Hikâye 07 Haziran 2020 00:05
- Kanayan coğrafyanın imgesi 10 Mayıs 2020 00:01
- Hayatı karşılayan şiirler 12 Nisan 2020 00:02
- Ferhan Şensoy’dan Gecedeste 29 Mart 2020 00:15
- Sağanak adımlarla düşlere, ütopyaya 14 Mart 2020 20:52
- Ağaçlar ayakta ölür 07 Mart 2020 22:00
- Muzaffer İlhan Erdost’a saygı 29 Şubat 2020 23:38