18 Ekim 2017 00:15

Direnen akademi: KODA

Direnen akademi: KODA

Fotoğraf: Envato

Paylaş

11 Ocak 2016’da 1128 akademisyen ve araştırmacı “Bu suça ortak olmayacağız” başlığı taşıyan ve daha sonra Barış Bildirisi olarak anılmaya başlanan bildiriye imza attıklarında sanırım birçok kişi işin bu noktaya varacağını pek kestirememişti. 

Çoğu kişi için imza vermenin artık anlamlı bir mücadele biçimi olmaktan çıktığı bir zamanda bu imzalar, yarattığı etki ile Türkiye tarihine şimdiden yazılmayı hak eden sonuçlar doğurdu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzacı akademisyenlere karşı takındığı tutum ve yargı ile diğer devlet kurumlarının bu tutumla uyumlu tavırları ihraçları gündeme getirerek tam bir bilim insanı kırımına yol açtı. 

Şu ana kadarki sonuçları bakımından bunun darbe dönemlerini geride bırakan bir etkiye sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak bunu söylemekle yetinmek tarihi sadece egemen olanın ezme pratiği ile açıklamak olur ki, ortaya koydukları direngen tutumla ihraç edilen barış akademisyenleri bunu hiçbir biçimde hak etmiyorlar. Kocaeli Üniversitesinden ihraç edilen akademisyenlerin bu açıdan özel bir yere sahip oldukları ise yadsınamaz.

“Barış Bildirisi’nin KOÜ ilk imzacılarından 19 akademisyeni ya 1 Eylül 2016’nın geç saatlerinde gelen mesajlarla ve çalan telefonlarla ya da 2 Eylül sabahına uyandıklarında artık işsiz olduklarını öğrendiler. (...) Barış imzacılarını Dünya Barış Günü’nde atmaya başlamışlardı. KOÜ imzacıları, 15 Temmuz sonrası OHAL koşullarında KHK’ler ile topluca işten atılan ilk barış akademisyenlerinden oldular.”
KOÜ’den ihraç edilen akademisyenler arasında bulunan Doç. Dr. Güven Bakırezer ve Doç. Dr. M. Hakan Koçak’ın kaleme aldığı ‘KODA’nın ilk uzun yılı’ başlıklı makalede o süreç özetlenirken, ihraç edilen akademisyenlerin ihraçlarını takip eden günlerde Kocaeli Dayanışma Akademisini (KODA) kurdukları anlatılıyor. Bu, onların ‘Kenti ve öğrencilerimizi terk etmiyoruz’ sözlerinin de somut bir ifadesiydi. 
28 Eylül 2016 günü alternatif bir açılış şöleni düzenleyen KODA, gerçekleştirdiği seminerleri de ‘Kocaeli Dayanışma Akademisi’nin İlk Uzun Yılı’ başlığı ile kitaplaştırdı. Dipnot Yayınları tarafından yayımlanan kitaptaki ders sunumlarında anlama ve değiştirme çabasının yan yana yürüdüğünü özellikle belirtmek gerekiyor.

Bunun, KODA’yı oluşturan akademisyenlerin ihraç edilmeden önceki bilimsel pratiklerinin bir devamı olduğunu da özellikle vurgulamalıyız.
Bu gerçeği sanırım en iyi, ihraçların ardından yazdıkları mektuplarla Kocaeli’deki Ford Otosan işçileri dile getirmişti.

O mektuplardan birkaç cümle şöyle:

“Ülkede olan bu darbe girişimine karşıyız. Kocaeli Üniversitesinden ihraç edilen barış için imza vermiş çok değerli hocalarımızın da bu darbe girişimine karşı olduklarını biliyorum. (...) Biz grevdeyken bize destek veren bu hocalarımız aynı zamanda işçi sınıfının ve halkın yanında yer aldıklarını ortaya koydular. Onlar bu ülkenin aydınlık yüzleridir. Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu, Doç. Dr. Hakan Koçak, Doç. Dr. Aynur Özuğurlu bu ülke ve biz, sizlere çok şey borçluyuz.”

“Ben otomotiv sektöründe, Ford Otosan fabrikasında çalışan bir işçiyim. Geçen sene haklarımızı almak ve sendikada söz hakkımız için greve çıkmıştık. Bu haklı mücadelemizde bize en büyük desteği bilgileriyle, tecrübeleriyle Kocaeli Üniversitesinden hocalarımız vermişti. Direniş alanımızı ziyaret eden hocalarımız saatlerce bizimle sohbet etmiş, bıkmadan usanmadan sorularımıza yanıt vermişti. O zaman bizim haklı mücadelemize sessiz kalan iktidar, bizim mücadelemize ‘ses’ olan, ‘destek’ olan hocalarımızı üniversiteden ihraç etmiş. Hem de hiç ilgisi olmayan nedenlerden dolayı. Bu çok gülünç.”

“Ford Otosan’da çalışan bir işçi olarak son yayımlanan KHK ile direnişimize desteğe gelen akademisyenlerin görevlerinden alındığını öğrendim. Bu uygulamayı kınadığımı belirtmek isterim.(...) Görevden alınanlar arasında ayrıca sanayinin tüm canlı yaşamını tehdit ettiği ilimizde, kanser vakalarının geldiği korkunç boyutu ortaya koyan hocalarımız da var.” (Ford işçileri ihraç edilen akademisyenler için yazdı, Evrensel, 8 Eylül 2016)

Kitapta sırasıyla şu isimlerin seminer sunumları yer alıyor: Doç. Dr. Güven Bakırezer, Dr. Ruhi Demiray, Doç. Dr. T. Gül Köksal, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Doç. Dr. Aynur Özuğurlu, Yard. Doç. Dr. Hülya Kendir, Prof. Dr. Veli Deniz, Prof. Dr. Yücel Demirer, Prof. Dr. Ümit Biçer, Doç. Dr. Aslı Kayhan, Araştırma Görevlisi Ömer Furkan Özdemir, Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu, Doç. Dr. Mehmet Rauf Kesici, Prof. Dr. Zelal Ekinci, Araştırma Görevlisi Adem Yeşilyurt, Doç. Dr. M. Hakan Koçak, Prof. Dr. Nilay Etiler, Yard. Doç. Dr. Derya Keskin Demirer, Doç. Dr. Özlem Özkan, Prof. Dr. Cengiz Erçin.

Belki başka bir kentte yaşadığınız için bu önemli seminerleri kaçırmış olabilirsiniz. Kocaeli’nin direnen akademisyenlerinin seminer sunumlarından oluşan bu kitap bu açıdan da iyi bir fırsat. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa