Biri bizi gözetliyor
Ünlü bir politika efelenmesidir.
İlkin Ankara Şehremaneti Reisi söylemişti Anayasa değişikliği tartışılırken:
“Bağırsanız da çağırsanız da bu yasa geçecek.”
Nereden?
Meclisten.
Meclis neresi?
Muhalefet partilerini oturumlardan sille tokat atan, vekillerini kodese tıkan AKP efeleri.
Efeler gücünü nereden alıyor?
Akşam yatılıp sabah uzatılan OHAL’den.
OHAL’in yasası KHK’lerden...
Öyle adamakıllı düşünmeye de lüzum yok. Kararname olmasa da Bay E, rüyasında ne gördüyse sabahında kanun hükmünde kararname hükmü yasa oluveriyor.
Bir tür rüyaya yatma!
Yat rüyaya, bak yasaya!
Gerçekler mi? Onlarla kim ilgilenir ki!
Eğitimde dinselleşme, ekonomide disk kayması...
Müftülere nikah kıyma yetkisi...
Mapushanede gazeteciler, yazarlar...
Ölümle sınanan öğretmenler, akademisyenler...
Ortadoğu bataklığında savaş...
İğneden ipliğe zam...
Bay E’nin rüyaları hep bu minvalde.
Bay E. uyanıyor bizi gözlüyor.
Dumanı burnunda minibüs şoförü de böyle diyor on günde bir gelen hat zammını yolcuyla sabahın köründe tartışırken:
“Ben yapmadım, devlet yaptı. Git, onunla dövüş!”
Biçare yolcu, devleti bulsa derdini dökecek ama sıkıntısını minibüs şoföründen çıkarıyor.
Şoför, yeniden höykürüyor:
“Minibüste kamera var, dikkatli konuş, gözetleniyorsun!”
Biri bizi gözetliyor.
Yolcu, çaresiz susuyor.
Korku, dağları bekletirmiş.
Korku, dolaşıyor sokaklarda, evlerde, çarşılarda.
OHAL de bu hal işte!
Korkuyu çoğaltmak...
Oğuz Atay’ın kulakları çınlasın “korkuyu beklerken” buluyoruz kendimizi.
Zulümden ve cezadan korkup dağlara çekilmiyoruz ama şehirler dağlara döndü.
Şiddet, kan, öfke gündelik hayatın dili oldu.
Meclis dili, savaş diyor da başka bir şey demiyor.
Puslu havalarda kurtlar peşimizde.
Her yerde bir harman yeri dağınıklığı...
Aile bakanı konuşuyor:
“Özel hayatın dokunulmazlığı...”
Biri bizi gözetlerken, hayatımızı kameralar evirip çevirirken hangi hayatın dokunulmazlığı!
Eğitim bakanı konuşuyor:
“Yavrularımız, değişen sınav sisteminden zarar görmeyecek.”
Yavrularınsa gelecek kaygısı arttıkça artıyor.
Genç kızlarımızı, kadınlarımızı imamların, müftülerin eline bırakmak istiyorlar.
Bay E, o bildik egemen dili kullanıyor:
“İsteseniz de istemeseniz de Meclisten geçecek!”
Müftüler kıyacak kızlarımızın nikahlarını.
Sonra imamlar, müezzinler, şıhlar, şeyhler, mollalar...
İmam nikahı daha önce yok muydu, diyecekler.
Şimdi resmi nikahın yerine geçecek.
Her mahalleye bir imam atayacaklar.
Olmadı HEİAK ..
“Her Eve İmam Atama Kurumu”
Kıy kıy at!
Yetmedi, Bay E. kıyacak nikahlarımızı.
Şimdilik sadece nikah şahidi...
Evrensel'i Takip Et